Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et Şadiye başın için.
Bir şarkı düşünün hem eğlence fasıllarında hem hüzünlü sofralarda çalınan. Ahengi ile içinizi titreten, anlamı ile gözlerinizin önünde bir tablo canlanan. Bir şarkı hicaz makamından… Peki, ya hicaz makamı nedir? En eski musiki makamlarından biridir. Hicazın bir özelliği de hüzünlü bir tınısının olmasıdır. Hatta Farabi’ye göre bu makam insan ruhuna tevazu vermektedir. İşte hicaz makamından bir eser: Ada Sahilleri. Bestekar Mehmet Güntekin tarafından “İstanbul’un 100 Şarkısı” ismi ile yayımlanan eserde yer alan bu güzel şarkının da hikayesi var. Eserde şarkılarla İstanbul’un kokusunu ve dokusunu derinden hissediyorsunuz.
Şöyle bir soru sorsam; dinlediğiniz şarkıların bir hikayesi olduğunu düşünür müsünüz? Eğer düşünüyorsanız şarkıları ruhuyla dinliyorsunuz demektir. Nesilden nesile aktarılan ve dillerde ninni gibi dolanan bu şarkıların elbette bir yaşanmışlığı var. Ada Sahilleri, ayrıca sonradan üzerine söz yazılan bestelerden biridir. Musullu Hafız Şaşı Osman Efendi tarafından bestelenmiştir. Bazı kaynaklarda bestenin Yesari Asım Arsoy’un adada yılarca ziyaret ettiği Suzan Hanım’a ithaf ettiği geçmektedir.
Şarkının hikayesine gelecek olursak şöyle: Münip Cemal ile Şadiye’nin imkânsız aşk hikayesi… Münip Cemal adanın en yakışıklı delikanlısı. Şadiye Hanım ise Bahri Paşa’nın kızı, dönemin önemli hanımefendilerindendir. Şadiye Hanım yaz dönemlerinde adaya gelmektedir. Genç adam onu gördüğü andan itibaren bir kara sevdaya tutulmuştur, o günden sonra da mektup aracılığı ile sürekli yazışıp durmuşlardır. Gece geç vakitlerde bulup hasbihal ederler. Sonrasında gencin ailesi kızı istemeye gittiklerinde maalesef kızın küçük olduğunu söyleyerek vermezler. Şadiye’ye hasret Münip Cemal, kâh ağlar kâh yazar. Aşkını ve acısını kağıtlara döker.
Ardından bir haber gelir istanbul’dan, Şadiye’nin babası düğüne davet eder onları. Tabii bu haberin ardından genç adam durmaz, sevgilisine ulaşmak için çırpınır. Bu havada denize gidilmeyeceğini söyleseler de dinlemez. Sabahı beklemeden azgın suların içine atıverir kendini. Hırçın dalgaların arasında kalbindeki aşkıyla beraber kaybolup gider genç adam. Sabah haber adaya yayıldığında bir mektup da beraberinde gelir. İstanbul’dan gelen mektupta şunlar yazıyordur: “Canım Münip’im, sana büyük bir müjdem var. Babamı seninle evlenmeye razı ettim. Pek yakında ablam evleniyor. İnşallah düğünlerini beraber yaparız.” (Kaynak: Ayhan Bilgin, Her Şarkının Bir Hikâyesi Var, İstanbul, 1959 / Mehmet Güntekin, İstanbul’un 100 Şarkısı)
Şadiye ve Münip Cemal’in hikayesi Ada Sahilleri ile böylece son bulmuş gibi dursa da hala dillerde ve gönüllerde yaşamaktadır. Şadiye Hanım sonrasında saraya gelin gitmiştir. Ailesi 1924’te sürgün edilmesiyle hayatını Fransa ve Amerika’da vatan hasretiyle sürmüştür. Hıncal Uluç’un dediğine göre; ‘’Hanedan gelinlerindenmiş. New York’ta yaşarmış, üç beş kuruş emekli maaşı ile ve de kimseden yardım kabul etmeyerek.. Bütün kış parasını kuruş kuruş biriktirir, yazın bir ay tatile İstanbul’a gelirmiş. Yanında sandığı.. İçinde saraylı hanımın saraylı kılıkları.. Tarabya Oteline yerleşir, her gün saat beşte, o muhteşem kıyafetlerini giyer, otelin yol kenarı terasına iner ve denize bakarak çayını içermiş.. Hayatının en büyük mutluluğu yılda bir ay o beş çayları..’’ (Hıncal Uluç’un Şadiye Hala’nın Sarayı yazısından)
Bir rivayete göre de şöyle: Birbirine deli gibi âşık sevgililerden genç kadın bir gün denizde kaybolur. Kadının aşığı ise kendisini sahillere vurur. Şile’den ta Prens Adaları’na kadar bütün sahillerde biçare halde dolanır durur ve kaybolan aşkını bekler. Bir umutla sevdiceğinin bir gün denizden çıkıp geleceğine inanır. Yaşadıkları kendisine fazla gelir ve şarkıyı yazar, dilden dile dolanır.
Birbirine aşık iki insanın arasındaki efsanevi aşk böylece günümüze kadar ulaşır. Ada Sahilleri nesillerce söylenegelen ve unutulmayan sanat eseri olur. Birbirinden farklı ses sanatçılarının eşsiz yorumlarını da katarak söylediği bu şarkıyı, hikayesiyle beraber daha bir anlamlı şekilde dinlemek isteyeceğinizi umuyorum. O halde buyurun:
Suat Sayın:
Sevim Tanyürek:
Necmi Rıza Ahıskan:
Müzeyyen Senar:
Mustafa Keser- İsmail Olgay:
Hamiyet Yüceses:
Melihat Gülses:
İbrahim Tatlıses:
Müslüm Gürses:
Fasl-ı Beyoğlu
Ahmet Kaya:
Sertap Erener:
Muazzez Ersoy:
Candan Erçetin:
Umut Akyürek:
Şevval Sam:
Ebru Gündeş:
Eylem Aktaş:
Yabancı Sanatçıların Yorumu:
İlk yorum yapan siz olun