İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Anıt Ağaçlar ve Sembolizmalar

Ülkemizin en yaşlı anıt ağaçlarını ve sembolik anlamlarını hiç merak ettiniz mi? İlkçağ toplumları tarafından şan, şeref, zenginlik ve büyüklüğün göstergesi sayılan anıt ağaçların görkemli görünüşleriyle saygı duyulan doğal eserler olarak kabul edilen anıt ağaçların mitolojik ve sembolik anlamları oldukça geniştir.

Yeni bir şehri ziyaret edince öncelikle müze, tarihi ibadet yerleri ve anıt ağaçları ziyaret eden bendeniz bu yazıyı büyük bir heyecanla hazırladım.

Ağaçlar birçok insan için özel anlam taşıdığından  bu yazının öncelikle okuyan herkese böylece bütüne katkısı olmasını dilerim. 

Mitoloji ve destanlara konu olmaları hatta bazı devletlerin bayraklarında ağaç ve yaprak motifleri olarak yer almaları, devletler arasında yapılan antlaşmalarda simge olarak kullanılmaları ve bulundukları yörelere turizm yönünden katkıda bulunmaları, anıt ağaçları oldukça önemli kılmaktadır.

Kültürel ve mistik özelliklerinden dolayı anıt ağaçların varlığı insanlar için büyük önem taşımaktadır. Anıt ağaçlar; geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe kültürel köprü vazifesi görmektedir. Geleneklerde en sık rastladığımız ağaç sembolü maddesel olarak ta ekosistemin devamlılığını birçok hayvana yuva olarak sağlarken , metafizik olarakta insanı sembolize eder. 

Öncelikle “ağaçların dinler tarihinde ki yerinden ve sembolik anlamlarından”  bahsetmek istiyorum. 

Yahudiliğin kutsal kitabı Tevrat’ta, “Hayat ağacından” bahsedilir. Bu sembol mimaride, edebiyatta, sanatta ve birçok alanda yaygın bir şekilde işlenmiştir. Hayat Ağacı’nın doğurganlığın, ölümsüzlüğün, şansın, bereketin, sağlığın, hastalıktan kurtulmanın sembolü olarak taşıdığı anlamı, mit ve efsanelerde defalarca yer almıştır.

İslam dininde ise “mutluluk ağacı” kavramı vardır, bu ağaç Tuba ağacı olarak isimlendirilir ve bu ağacın kökleri son göğün içindeki Sidre’den ulaştığı rivayet edilmektedir. İslam dininde  zeytin ağacı,  kutsal kitap Kuran’ da bahsi geçen “şifa, aydınlık, ilerlemek” kavramlarını tasvir eden bir ağaç türüdür.

Hıristiyan sembolizminde, ağaçların farklı dünyaları birbirine bağlayan bir eksen olduğuna, “Babil Cenneti’nin batı kapısında hem  Hakikat Ağacı’nın hem de Hayat Ağacı’nın” var olduğuna inanılır. 

Kutsal tüm dinlerde bahsi geçen, Âdem ile Havva’nın, yasak meyveyi paylaşmaları sonunda Cennet’ten uzaklaştırılmaları ile “elma ağacı” iyiyi ve kötüyü ayırt etme, bilgiyi anlamak için rahatlık yerine zorluğun tercih edilmesini sembolize etmektedir.

Efsanelere ve kutsal kitaplara bolca konu olan zeytin ağacı; barışı, bolluğu bereketi, bilgeliği ve ölümsüzlüğü anlatan kutsal bir ağaçtır. İnsanlığın doğuşu ile ilgili efsanede Âdem Peygamber’in  nihai kabul görüşünü, Nuh Peygamber hikayesinde ise doğa ile barışı simgeler. Antik dönemde ise “şifalı altın sıvı” olarak tasvir edilir. Zeytin ağacı için  tarihin farklı dönemlerinde korunması için çeşitli kanunlar sağlanmıştır.

Antik Çağlardan Kalma Zeytin Ağacı Mozaiği

Eski inanışlara göre ağaç kendi yapısında tüm kozmosu yeniler, dolayısıyla ağaç simgesi kadını sembolize eder, çünkü toprak anadan gelmiştir. Değişime uğrar, meyveler verir ve aynı zamanda yeri ve göğü birbirine bağlayan “köprü vazifesi” görmektedir.

Tarihin en eski yazılı destanı, ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsü  olan Gılgamış destanında ise kral, denizin dibinde aradığı ölümsüzlük bitkisi olan ‘hayat ağacı’ için keşfe çıkmıştır. 

Osmanlı kültüründe minareye benzer biçimiyle “servi ağacı” dayanıklılığı ve her mevsim kalması nedeniyle Osmanlı Sanatında sıkça motifler aracılığıyla karşımıza çıkmaktadır. Servi ağacının ince uzun yapısına rağmen rüzgarda savrulmayışı, sabrı ve dürüstlüğü anlatmaktadır. 

Dünyanın en büyük defne yaprağı üreticisi Türkiye’dir. Her dem yeşil olan defne ağacı şifacılıkta kullanılması sebebiyle tarih boyunca birçok inanışa ve efsaneye konu olmuştur. Antakya Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Hatay’ın Defne ilçesinin bugünkü ismi de Daphne’den gelir. Antik çağlarda ise bol güneşli yerlerde yaşaması sebebiyle defne ağacı Güneş’i sembolize etmektedir.

Günümüzde Aydın ve Muğla illeri olan antik Karia bölgesinde ise Yunan mitolojisinde, koruyucu özelliği ile bahsi geçen incir ağacı vardır. Bu arada  incirin gövdesindeki yumrular doğurganlığı ifade eder. 

Ülkemizde sıkça rastladığımız “çınar ağacının” olduğu yerlerde su kaynağı olma ihtimalinin yüksek olması sebebiyle antik dönemde anlatılan efsanelerde ve sanat eserlerinde özellikle yer almaktadır. Yunan mitolojisinde anlatılan efsaneye göre birbirini çok seven bir çiftin ölümsüzlüğe kavuşabilmek için  göğe yükselerek çınar ağacına dönüştüğü söylenir. Aynı efsaneye göre çift ıhlamur ağacına dönüşerek sonsuzluğa kavuşur ve ülkemizde şifa ağacı olarak kabul edilen ıhlamur ağacı aslında mitolojiye göre sır   saklamak kavramı ile ilişkilendirilir.

Ihlamur ile Çınar Ağacı (Philemon ile Baukis) Efsanesi

Peki… Kuşlar ve kemirgen hayvanlar tarafından yuva olarak kullanılan böylece yaşam döngüsünün en önemli parçası olan “Anıt Ağaçlar nasıl tespit edilmektedir  ve yaşları nasıl hesaplanmaktadır” ? 

Anıt Ağaçlar ülkemizde, “Envanter Seçim Kuralları ve İşaretleme Standardına” göre “Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonları”   tarafından tescil kararları ile bakanlıkça tespit edilir.  Ağaçların yaşları ise türlerine göre değişmektedir ancak yinede ağacın budaklı gövdesi ve gövde içinde yer alan halkasal dairelerin sayısı ağaçların ömrü hakkında bilgi verir.  En yaşlı ağaçlarda genellikle rastladığımız budak ve gövdede yer alan eski oyuk ve derin çizgiler tıpkı yaşı ilerlemiş bir insanda olgunluğu ve bilgeliği nedeniyle saygı hissi uyandırmaktadır. Sanatçı Archimboldo “ağaç ve insan yansımasını” şüphesiz en doğru şekilde yansıtan sanatçılar arasındadır. En çok bilinen eseri olan “Dört Mevsim” adını verdiği sanat serisi; çiçek ve ağaçlardan oluşturulmuştur. İlkbahar, taze yapraklardan oluşan; elbisesinin yakası beyaz papatyalarla bezeli genç bir erkek şeklinde tasvir edilmiştir. Yaz bedeniyse saz ve buğday başaklarıyla; bereketi ve bolluğu imgelemektedir. 

Giuseppe Arcimboldo ilkbahar tablosu

Ülkemizde var olan anıt ağaçları başlıca sıralayacak olursam;

Ambar Katran – Antalya

Eyüp Sultan Çınarı – İstanbul

İnkaya Çınarı – Bursa

2000 Yaşındaki Zeytin Ağacı: Teos – İzmir

Cami Avlusundaki Zincirli Servi – İstanbul

Atatürk’ün Hassasiyeti: Yürüyen Köşk Ağacı – Yalova

Eybetli Sedir: Koca Katran – Antalya

Uyuyan Ağaç – İstanbul

Ahtapot Ağaç … ve daha saymakla bitiremeyeceğim; tarihe tanıklık etmiş, geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe kültürel köprü vazifesi gören “ kıymetli anıt ağaçlar” çok ama çok değerli ve kıymetlisiniz!

Bu hafta ki yazımı ise “ağaç hakkında söylenmiş özdeyişler” ile taçlandırıyorum.  Yeni bir yazı da görüşmek dileğiyle, hoşçakalınız. 

Ağaç kökünden yıkılır. – Türk atasözü

Acıkan yaprağı duymayan ağaç kurur. – Hasan Yılmaz

İyi ağaçtan talihli dal çıkar. – Mevlana

Ağaçlar ölmeye yukarıdan başlarlar. – Peter Drucker

Her insan meyvesi ile tanınır. – Martin Luther

Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız. – Türk Atasözü

Köklü bir ağaçta dal eksik olmaz. – Salburcuoğlu

Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler. – Mevlâna

İyi bir ağaca sarılan gölgesiz kalmaz. – Cervantes

Yazan: Tülay Çağlar Kadı

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir