16.sı düzenlenen İstanbul Bienali bu kez 7. Kıta başlığıyla bir açılış yaptı. Pera Müzesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Büyükada’da ziyaretçilerine kapılarını aralayan ve 25 ülkeden 56 sanatçının 220 den fazla eserine ev sahipliği yapan serginin bu yıl ki başlığı, İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla ‘Yedinci Kıta’ olarak duyuruldu.
Bienal’in ana teması olan “7. Kıta” adını Pasifik Okyanusu’nun ortasında bulunan 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki devasa çöp yığınından alıyor. Öyle ki bu devasa plastik yığını Türkiye’nin yüzölçümünün neredeyse 5 katı büyüklüğünde.
Küratör Borrioud, reddettiğimiz her şeyden oluşan bu kıtanın, antroposen çağının nihai sembolü olduğunu söylüyor. Bilim adamları içinde bulunduğumuz ve insan elinin etkisiyle şu anki haline gelen bu çağa antroposen adını veriyor. 7. kıta ilk başta akıllarda gerçek bir kıta algısı oluştursa da gerçek bir kıta olmaktan çok hayali bir nesne ve insanlığın yeni durumuna dair bir metafor olarak görülebilecek olguyu gözler önüne seriyor.
Ünlü yazar Andreas malm ise gezegeni tehdit eden şeyin, kapitalist üretim biçimi tarafından şekillendirilen insan faaliyetleri olduğuna vurgu yapıyor. Kapitalist dünyanın insan eliyle bıraktığı izler olarak tanımlayabiliriz… İnsan eylemlerinin doğaya etkisi her şeyin birbirine bağlı olduğu bir dünya yaratırken, sadece insanı değil insan olmayanı da etkisi altına alıyor. Doğa ve insan ilişkisini altüst eden ve yaşadığımız çevre arasında doğrudan bi bağ kuran antroposen çağına girerken günümüz teknolojisi de yalnızca insanı ele alamaz.
İşte burada sanat devreye giriyor. Sanat ve ekoloji arasındaki bu kaçınılmaz bağ ise şimdi bunu bize 7. KITA olarak sergiliyor. 7. kıta sanatı, insanın etkilerini ve bıraktığı izleri, diğer canlılarla etkileşimini araştıran bir antropoloji olarak tanımlıyor. Sözlerime bienal’in küratörlüğünü yapan fransız akademisyen ve yazar nicolas borrioud’un sözüyle son vermek istiyorum “Gezegen gibi zihinlerimiz de çöplüğe döndü.”
Tüm bu ekolojik travmaların ve içinde bulunduğumuz dünyanın şimdiki hali için de çöplüğe dönen zihinlerimizin birer yansıması diyebilir miyiz ?
İlk yorum yapan siz olun