–Ezgi Hanım merhaba. Arjantin tangoya ilginiz nasıl başladı ve Arjantin tango eğitmeni olmaya ne zaman karar verdiniz?
Arjantin tangoyla ilk tanışmam lise yıllarında oldu. Modern dans dersleri alıyordum ve hocamız sene sonu gösterisi için tango koreografisi hazırlamıştı bize. Tango müziği bende derin bir etki bıraktı ve üniversiteyi kazanır kazanmaz ilk işim, İstanbul Üniversitesi Dans Kulübü’nde Arjantin Tango derslerine başlamak oldu.
Uzun yıllar eğitmen olmayı düşünmedim. Samsun’a dönmek fikrimi değiştirdi. Burada bir şeylerin gelişmesi gerekiyordu, hatta daha da önemlisi şayet burada kalacaksam, kendime yaşayabileceğim bir alan yaratmak zorundaydım.
–Tango eğitiminde en önemli faktörler nelerdir? Öğrencilerinizin başarılı olmaları için neler yaparsınız?
Tango dansını öğrenmeye gelen birine, pek kısa bir zaman içinde tangonun sadece bir dans olmadığını, kapıdan içeri girdiğinde kendine ve insanlığa dair çok şey anlayabileceğini hissettirmek en önemli şey sanıyorum. Bir başka konu, herkesin ayrı bir yolu olduğunu kavramak. Eğitmenlik, bu dansı öğrenmek isteyen kişinin yoluna girebilmekle fazlasıyla ilişkili. Dolayısıyla öğretmenin pek çok yolunu bulmak ve keşfetmek gerekiyor sürekli olarak. Diğer bir önemli konu ise tangonun bir diyalog üzerine kurulu olması ve bu diyalogun her an yeniden nitelikli bir şekilde kurulabilmesi için kişilere sadece konuşabilmeyi değil, konuşurken karşılarındakine ne hissettirdiklerini gösterebilmek gerekiyor. Yani güçlü bir empati yaratmak en önemliler arasında.
Öğrencilerin başarılı olması, yaptıkları şeye dair az ya da çok bir tutku hissetmeleriyle mümkün. Bu nedenle farklı yollardan benim hissettiğim tutkuyu onlara bulaştırmanın yollarını arıyorum. Bazen film izleyerek, bazen bir kitap önerisiyle, bazen bir tango orkestrasının konserine giderek ya da şehir dışındaki tango etkinliklerine katılmalarını sağlayarak.
–Tangonun öğrenilmesi ve öğretimi sırasında en zorlandığınız konular nelerdir ve bu zorlukları nasıl aşarsınız?
Tango öğrenmenin en büyük zorluğu dinlemenin zorluğundan geliyor sanırım. Dinlemek konusunda zorlanıyoruz. Dinlemek için durabilmek, sakin kalabilmek ve anda olmak, bir sonrayı planlamıyor olmak gerekli. İnsan başkası gibi düşünüp, başkası adına karar verip, beklentiler ve olası planlar içinde boğuşurken, nasıl olup da duracak ve dinleyecek -içini, ötekini ve evreni-? Tangoyu vazgeçilmez yapan şeylerden biri de bu; burada, bu tango alanında en azından dinleme ve duyma şansımız artıyor.
Tango öğrenirken yaşanan bir diğer zorluk, haddinden fazla harekete, tekniğe ya da forma odaklanmak. Evet hareketler önemli, fakat esas mevzuyu “diyalogu” kaçırmadan. Evet teknik önemli, fakat anlamı ıskalamadan. Bu dansın Arjantin’in varoşlarında ortaya çıkmış bir dans olduğunu, saraylarda icat olmadığını, mükemmellik arayışının beyhude olduğunu, güzel olmanın ancak otantik olmaktan geçtiğini türlü yollardan sürekli yineliyorum. Çünkü genellikle gördüğüm, kişilerin kafasında öğrenme süreçlerinin yanlış ve doğru, başarılı ve başarısız ile ilişkili olduğu. Hep söylenir “tango is not a destination, it’s journey”, işte tam öyle, hayat gibi…
Tango öğretmenin kendinden menkul bir zorluğu yok sanıyorum. İnsanların farklı tipte zorlukları var ve daha önce de söylediğim gibi, zorlukları onların yollarına ortak olup birlikte yürürken çözebilirsek çözüyoruz. Bedensel zorluklardan çok, karakter, kültür, içinde bulunulan şartlar ve alışkanlıklar belirliyor zorlukları ve bir de en önemlisi kişinin bunları değiştirme cesareti ve istekliliği. Biri için fiziksel alanına bu kadar yaklaşılması problem olabilir, gündelik hayatta herkese liderlik etmeye alışmış biri için karşı tarafın yönlendirmesine kendini teslim etmek zorlayıcı olabilir, yıllarca masa başı bir işte çalışıp sonra bedenin belli bir form kazanmasını sağlamak güç olabilir. Tüm bunlar kişiler kendini değiştirmek istediğinde ve buna cesaret ettiğinde aşılabiliyor. Her durumda ve her yeni kişide bu zorlukları aşmanın yeni bir yolunu ve dilini kurmak da bize kalıyor.
–Tango eğitmeni olarak en büyük başarınız nedir ve öğrencileriniz için hedefleriniz nelerdir?
Tango eğitmeni olarak en büyük başarım tangoyu yüzlerce insanın hayatına bir yaşama biçimi olarak yerleştirebilmiş olmak sanıyorum. Öyle ya da böyle onlar için bir sığınak oluşturmak. Tango aracılığıyla değişen karakterlerini, ilişki kurma biçimlerini ve hayata bakışlarını seyretmek ise mükâfatım oluyor. Ama aramızda kalsın, hepsi kendi sığınağımın ıssız kalmaması için. Kendimi ifade etmek için seçtiğim dili ancak onlar da konuşabilirse, yalnızlığımı bir nebze unutabilirim.
Bir diğer başarı hissini ise bir tango dansçısı olarak Samsun’dan, uluslararası alana açılabilmiş olmakta ve pek çok ülkede dansımı ve bilgimi paylaşabilir hale gelmiş olmakta buluyorum. Sevdiğim ve en çok inandığım şeyle dünyayı gezebildiğim için bahtiyarım.
Benimle yetişen tangocular için gerçekçi tek bir hedefim var; onların her gittikleri yerde tango dilini konuşan insanlarla rahatlıkla konuşabiliyor olmaları ve hayatlarını bu karşılaşmalar içerisinde zenginleştirebilmeleri.
–Tango eğitimine yeni başlayan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir ve ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Tangoya yeni başlayanlara önerim, gerçekten bu dansı/müziği/kültürü sevdiklerini hissediyorlarsa, emek/zaman vermekten asla vazgeçmemeleri. Çünkü, karşılığında tahmin edemeyecekleri bir bolluğun içinde bulacaklar kendilerini. Bilgiyi doğru ya da yanlış diye sınıflandırmaktansa, hangi bilginin nerede ve ne zaman geçerli olabileceğini anlamaya çalışmaları. Hareketleri yapmak ya da yapamamak üzerinden kendilerini yargılamaktansa, kurdukları ilişkiler içinde ne kadar samimiyetle orada olduklarını gözden geçirmeleri…
İlk yorum yapan siz olun