İnceleme: Aydın Meral
“Hayduke kayanın kıyısına yüzüstü yatar. Işık üzerindedir. Acımasız, sessiz, düşünceler kadar hızlı, iğne kadar sivri, yılan kadar delici bir şey, altındaki eti acıtarak gömleğinin kolunu sıyırır. Hayduke silahını çeker, ışık söner.” (Sabotaj Çetesi, s. 335, Edward Abbey, Sel Yayıncılık,)
Bazen bazı kurgusal metinler, gerçeklikle herhangi bir bağlamsallık kurmadan yazarın masasında yaratılır ve zihnin yarattığı olay örgüsü dışında herhangi bir gerçek oluşa gönderme yapmaz ve kapalı bir sistem olarak işler. Edwar Abbey ise bu yöntemi yerle bir eden ve döneme, Amerika’ya, doğanın sömürülmesine, aktivistliğine ve sarsıcı birçok yönü derinlemesine işlemektedir.
Doğa yıkımına karşı verdiği mücadele, Amerika hukukunu eleştiren ve FBI’nın takibine girecek kadar etkin rol oynayan Abbey, Sabotaj Çetesi’ni oluşturan tüm yapıları yaşamındaki eylemsel ve düşünsel arka plandan almıştır ama bu alış salt bir biyografik yön değil, kurgunun yoğun, iyi işlenmiş ve başarılı dilsel bir yapıyla yaratmıştır. Belki de Abbey, yazının girişinde alıntılanmış bölümü birebir yaşadığı anlardan alımlamıştır zira o yaşamındaki mücadelesi salt bir düşünsel alan olarak değil bizzat Amerika coğrafyasında bulunmuş, çöl yürüyüşü gerçekleştirerek fiziksel olarak deneyimlemiştir.
Hayır, doğal alanlar bir lüks değil insan ruhunun bir gereksinimi ve yaşamımız için su gibi ekmek gibi hayati önem taşıyor. Yaban alanlardan, doğal kalıp bozulmamış yerlerden arta kalan ne varsa tahrip eden bir medeniyet, kendi kendini köklerinden koparıyor ve medeniyet ilkelerinin kendisine ihanet ediyor demektir. (Edebiyat ve Toprak Etiği, s. 73, Ufuk ÖZDAĞ, Ürün Yayınları) derken ve bunu Çölde Tek Başına: Yabanıl Doğada Bir Mevsim adlı kült kitabında derinlemesine işlerken tüm yazdıklarını kendi içinde yoğun olarak yaşadığına da ikna eder bizi. Doğaya insan merkezli bir bakış açısının doğayı ve geniş ölçekte tüm yaşamın zarara uğratıldığını söyler ve aslında modern toplumun kendi ayağına sıktığını ima eder.
Endüstriyel tarımın, toprağı işleme yöntemlerinin, su politikalarının ve bu bağlamın arkasındaki tüm fikriyatın aslında (sözüm ona) modern toplumu yaratırken bir yandan da bu politika ve eylemler sadece toplumu değil tüm gezegenin yıkıcı sonuçlarla karşı karşıya kalacağı fikrini savunan Edward Abbey’in bu fikirleri şu an yaşadığımız corona pandemisi, küresel ısınma, plastik sorunu ve buzulların erimesi gibi olaylar yokken söylemesi savunduğu ve bedel verdiği şeylerde aslında keskin bir öngörüye sahip olduğunu göstermektedir.
Abbey’in fikirsel bağlamını verdikten sonra tüm bu yönlerini kurguyla birleştirdiği romanı Sabotaj Çetesi’ni oluştururken nesnel kalıplar yerine kurgunun esnekliğini fazlasıyla kullanmıştır. Olay akışları, dilsel becerileri ve kaliteli bir romandan beklenilen karakterlerin gelişmeye ve değişmeye açık olması ve aynı zamanda çizgiselden çok düzlemsel bir olay ağı gibi özellikleri başarılı bir şekilde yerine getirmiştir. Ana karakter Hayduke merkezli kurgulanan romanda doğa savunucusu dört Amerikan coğrafyasında doğayı özgürleştirmek için girişilen ve baraj bentlerini, viyadükleri, demir yollarına, köprülere vb diğer fiziki alanlara tahrip amaçlı saldırıları işlerken Abbey’in doğaya, toprağa, iklime, hayvanlara ve tüm bunların bileşkesi olan yaşama ilişkin deneyimlerini güçlü ve sarsıcı betimlemeleriyle okuyoruz.
Dar çerçeve ile başlayan sabotajlar maddi kaybı yüksek sonuçlar doğurmaya başlayınca geniş çaplı ablukalarla yakalanmaya çalışılan şebeke’nin eylemleri daha da gündeme oturmaya başlar ve aslında bu onların hareket alanlarının daralmasını da beraberinde getirir. Bu hengâme olup biterken biz okuyucuların payına düşen de yoğun duygular yaşatan takip süreçlerini okumak olur. Ölüm-yaşam ipi gerilirken Abbey’in karakterleri özgün diyaloglar ve özellikle Hayduke öncülüğünde zekice planlanan olayları yaratıp sonuçlandırmaya devam etmektedir. Tüm bunlar olurken Hayduke’nin geri dönüşler yaparak anlattığı önceki deneyimleri romanın ve anın bağlamında yerli yerine otururken romana bir felsefik bakış açısı da katarak okuyuculara toplumların/devletlerin politikalarına dair sorgulayışlar getirmektedir.
Sabotaj Çetesi, her ne kadar günümüz bağlamında yer bulan bir içerik sarmalında olsa da kadimlikten modernliği uzun bir skala yakalamıştır ve doğa, insan, dinler, mitoloji, sosyoloji ve insan zihnine ait tüm olguları düzlemsel bir bağlamla işlemiştir ve edebiyat çevrelerinin kült romanlar listesinde yer açmaları gereken bir metindir.
Hayduke’nin ölüm anını anlatan bölümde ölüm anını izleyen düşmanı bile insanı derinden sarsan bir anlatış getirerek romanın düşünsel ruhuna bir saygı duruşu sergiler ancak Edward Abbey, dil ve kurgu olarak zirveye çıkmışken de yerinde durmaz ve kitabın sonunda okuyucuya büyük bir gülümseme anı yaşatır. Abbey, bir doğa eylemcisidir. Haylaz bir çocuktur. Ama artık kaliteli bir kurgucudur da…
Aydın Meral hakkında;
Kocaeli Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği lisans bölümünü (2010) bitiren yazar; ardından Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsünde yüksek lisans (2012), Anadolu Üniversitesinde Sosyoloji lisans (2016) ve Kültürel Miras önlisans (2019), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çocuk Edebiyatı yüksek lisans (2016) bölümlerini tamamladı ve halen Artuklu Üniversitesinde Uygulamalı İngilizce Çevirmenlik Bölümünde okumaktadır. Basılı ve dijital platformlarda edebiyat, eğitim ve sosyoloji üzerine yazılar yazmaya devam eden yazar, halen bir devlet okulunda idareci olarak çalışmakta ve bu okul bünyesinde yazarlık dersleri vermektedir.
İlk yorum yapan siz olun