Şimdiye kadar yayımlanan kitaplarınız Eksik Bak, Zarf Zihin ve Ateşte Nadas şiir türündeydi. Kâhinin Ninnisi’yle birlikte ilk kez öykü denediniz. Niçin bu türe geçmek istediniz?
Edebi türlerde kendimi yeniden inşa etmeyi seviyorum. Kâhinin Ninnisi’ni yazarken çoğu kez şiir yazdım. Şiirlerimde yarattığım dünyayı, atmosferi öykülerime yansıtmayı, derinleştirmeyi istedim. Öykü yazarken bu yolculuğun beni nereye götüreceğini deneyimlemek kendimle yeniden buluşmamı ve tanışmamı sağlayan kapıları açtı diyebilirim. Farklı edebi türlerde eser vermeyi önemsiyorum.
Şairlikten, şarkı sözü yazarlığından öykü yazarlığına geçişiniz nasıl oldu? İlk ne zaman ve nasıl karar verdiniz öykü yazmaya?
Öykü yazmaya beş yıl önce karar verdim. Öykü yazarken zorlandığımı fark ettim ama kendimi zorlamak ve süreci deneyimlemek için devam ettim. Yazma sürecimde şiire kaçtığımı kabul ediyorum. Lakin Kâhinin Ninnisi dil üzerine çalıştığım, kelimeleri özenle seçtiğim, bu dili kitabın genelinde sürdürmek için uğraştığım bir metin oldu. Öykülerin şiirlerle çevrili olduğu fark edilecektir. Şiir bütün metinlerimden sızar.
Öykü yazmakla şiir yazmak arasında nasıl bir fark var sizin için? İki türle kurduğunuz ilişki için neler söylemek istersiniz?
Şiirlerimde izlek ve döngüsellik vardır. Öykülerimle de odaklandığım konuları, kavramları, bağlamları biraz daha açmak istedim. Kendi metinlerim arasında dolaşmanın besleyici bir yönü var. Metinlerimde karakterler, duygular, anlam katmanları çapraz olarak belirebilir. Şöyle bir gerçek var ki şiir benim evim, her zaman ona dönüyorum.
Şiir kitaplarınızdaki üslubunuzla okuru bir yandan masalsı bir dünyaya çeker gibisiniz. Kahin’in Ninnisi ise bu dünyanın yansıması gibi adeta. Kitaplarınız arasında bu anlamda bir bağ kurduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Yarattığım dünyada okurlarımla buluşmak. Evet, bu keyif verici bir deneyim olur. Çünkü yarattığım bu dünyanın, bu atmosferin bizi şu andan koparmadan, köklerimizi anlamamızı, kabul etmemizi ve başlangıcın ışığında devam etmemizi sağlayabileceğini düşünüyorum.
Mitoloji ve masala başvurmanızdaki temel sebep nedir? Bu türlerin gerçekliği içinde olmak size ne hissettiriyor?
Mitlerin ve masalların gücüne inanıyorum. Mitoloji geçmişle olan bağımızı hatırlamamıza, bugün ile doğru iletişim içinde olmamıza, kendini bulamayan, kaybolan ruhlarımıza ışıktır. Masallar anlatıldıkları zamanın gerçekliğini yansıtmaktadırlar. Bu gizli anlamlar bütününü çözümlenmesi gereken bir şifre olarak görüyorum. Masallar ve mitler bilinçaltımıza yerleşen öykülerdir. Kâhinin Ninnisi ile bilinçaltımıza seslenmeyi umuyorum. Bu gizemli alandan seslenen ninnilerimle öykülerimin usun sırlı noktalarında dolaşması fikri beni heyecanlandırıyor.
Kahin’in Ninnisi’nde bazı masalların kurgusuyla oynuyor, farklı masallardaki karakterleri bir araya getiriyorsunuz. Bu var olan kurgusal karakterler dışında kendiniz de yeni baştan mitolojik karakterler yaratmışsınız. Bu kurgusal deneyi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Yapısökümcü bir yaklaşım olduğunu söyleyebilirim. Bir kavrama, olguya farklı açıdan bakmayı denemek alışkın olduğum bir durum. Masalları tersine çevirmek, hep bilinen sonları kabul etmemek, karakterleri buluşturmak, bunları yaparken dikkat çekmek istediğim konulara değinmek ve bunları okurun odağına almak istedim. Masalları yeni bir bakış açısıyla okura sunmak, var olan masallara yeni özellikler katarak tekrar dolaşımda olmasını sağlamak… Ateşte Nadas kitabımdaki “Hatıra/sızmış” şiirimde dediğim gibi:
gözlere bakmaksa derdi güncellemek
kuyudan çıkarmak Yusuf’u
tutup yeniye batırmak
kovanda kraliçeyle tanışmak
Kurgunuz içinde alegorik bir yapı veya unsurlar var mı?
Kâhinin Ninnisi sembollerle bezenmiş bir metin. Gücünü buradan alıyor. Toplumsal sorunları, sistemin yarattığı meseleleri, insan doğasının aksak yanlarını sembolize ederek kurguladığım öykülerimde ötekileştirme, ihanet, haset, kadın hakları, aşk, fedakârlık, duyarsızlık ve birçok kavram sembollerle belirmektedir.
Kahin’in Ninnisi’yle sanırım Türkiye’de ilk kez kendi şarkıları, besteleri olan ve bunların yapımını da bizzat yazar olarak üstlendiğiniz bir kitap çıkardınız. Kitabı geliştirme süreci nasıldı?
Türk edebiyatında bir ilk olma özelliğini taşıyor. İlk öyküyü yazarken melodiyi mırıldanmaya başladığımda içimdeki coşkuyu anlatamam. Öykümün kendi müziği vardı. Dostlarım ve hocalarımla paylaştığımda desteklediler. Bu cesaretle üç öykümün şarkısı oldu. Müzikle iç içe büyüdüğüm için, küçük yaşlarımdan beri şarkı sözü yazdığım için bütün bu deneyimlerin birleşiminden kendine ait müzikleri olan öyküler ortaya çıktı. Şarkıları stüdyoda kaydetmek, karakterlerin seslerine bürünmek, kendi sesimi mikrofonda duymak, sadece mırıldandığınız melodilerin somut olarak karşınızda olması hepsi birer birer o kadar farklı yönlerimi buluşturdu ki tam anlamıyla size aktarabilir miyim bilmiyorum.
Şarkıları yazma ve bunları seslendirip kitaba QR kodlarıyla birlikte ekleme fikri nasıl ortaya çıktı? Bunları yazıp kaydetmeniz ne kadar zamanda gerçekleşti? Kayıtta neler yaşadınız?
Kitabı yazma sürem dört yılı buldu. Bu süre zarfında şarkılar oluştu, şiirlerimi kendim seslendirdiğim için bu yönümü geliştirerek kitaba dahil etmek istedim. Yazma süresi bittikten sonra kayıt için daha önce birlikte çalıştığım ve kendimi rahat hissettiğim stüdyo Imp Production House’a kayıt için gittim. İlk kez şarkı kaydı yapacağım için tedirginliğim vardı. Orada ilmek ilmek işledik şarkılarımı ve ses sanatçılarının ne kadar zorlu bir iş yaptığını daha iyi anladım.
Şiir daha çok bir “ben biçimi”dir. Öykü veya öykü gibi kurgularda ise daha farklı işler süreç. Bu bağlamda kitaba kendinizden neler kattınız?
Kâhinin Ninnisi’nde kitabın içine girerek düş ile gerçekliğin sınırlarını zorladığımı düşünüyorum.
Bu kitapla okura ne sunmayı hedeflediniz? Okurdan beklentiniz tam olarak nedir?
Kâhinin Ninnisi okuyana ait. Sevgilerimle…
Röportaj: Nur Oğuz
İlk yorum yapan siz olun