Başarılı ve cesaret veren bir üst düzey yönetici olmasının yanı sıra, PWN İstanbul’un (Professional Women’s Network – Profesyonel İş Kadınları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı olan, Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler adlı kitap projesiyle de ses getiren Aylin Satun Olsun’la iş yaşamının kilometre taşlarından hedeflerine kadar pek çok konuyu konuştuk.
Mine Alpan: İnsan Kaynakları alanının yanı sıra daha bir çok konuda başarı sağlayan Aylin Satun Olsun’u yakından tanıyabilir miyiz?
Aylin Satun Olsun: Kendimi sivil toplum gönüllüsü, insan kaynakları lideri olarak tanımlıyorum. Evliyim ve 16 yaşında bir oğlum var.
Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunuyum, ardından yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, Avrupa Birliği üzerine tamamladım. Halen Psikoloji üzerine ikinci yüksek lisans derslerine devam ediyorum.
İnsan Kaynakları ve Yönetim alanında, otomotiv, enerji, elektrik, demir çelik ve tekstil sektörlerinde, İnsan Kaynakları Direktörü, Genel Müdür Yardımcısı, İnsan Kaynakları Bölge Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Halen Fark Holding’in İnsan kaynaklarına liderlik ediyorum. 2013 yılında PWN İstanbul networkünü kuran gönüllü grup arasında yer aldım. Ayrıca PWN İstanbul’un Yönetim Kurulu Başkanıyım. Kendime ait www.aylinsatunolsun.com isimli bir web sitem var. Zaman zaman orada insan kaynakları, seyahat, kitap yorumları, çeşitlik ve kapsayıcılık üzerine yazılar yazıyorum. Yakın zamanda da pandemi döneminde 15 liderle yaptığım röportajlardan oluşan “Pandemide Liderlik -Zamansız Söyleşiler” kitabım raflarda yerini aldı.
Kadınların iş hayatında sürdürülebilir bir şekilde var olmaları ve yükselmelerini destekleyen gönüllü bir kuruluş olan PWN İstanbul’un (Professional Women’s Network – Profesyonel İş Kadınları Derneği) başkanısınız, iş yoğunluğunuzun dışında böylesi önemli bir amaçla yoğun çalışmalarda bulunan derneğin başkanlığını yürütmek nasıl bir duygu sizin için?
Hayatım boyunca, iş dışında sivil toplum derneklerinde gönüllü olmak benim için önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Öğrenciliğimden itibaren öğrenci kulüpleri, sonrasında Rotaract kulüp, arkasından mesleki dernekler… Sanırım gönüllülük, bir amaç doğrultusunda iş dışında çalışmak beni tamamlayan bir olgu. Evet çok çalışıyorum. Akşamları, hafta sonları hatırı sayılır zamanı dernek aktivitelerine ayırıyorum. Bu beni bütünlüyor, tam tersine enerji veriyor, besliyor diyebilirim. İş yaşamına girince bazen her şeyi tekdüze yaşamaya başlıyorsunuz, gönüllülük size yeni insanlar tanıtıyor, destek, işbirliği, paylaşım, çözümün bir parçası olduğunuz duygusu bence çok kıymetli.
PWN İstanbul Yönetim Kurulu Başkanlığı’nızdan bu yana ve yine başkan seçildiğiniz bu yeni dönemde ne gibi yeni çalışmalar ve yeni projeler gerçekleşti, gerçekleşecek biraz bunlardan bahseder misiniz?
PWN İstanbul 2013 yılında, iş yaşamında kadınların liderlik gelişimini desteklemek için kurulmuş, toplumsal cinsiyet eşitliği misyonu için çalışan kadınlı erkekli bir network. Oldukça hızlı büyüyen bir iş ağı olduk. Tüm çalışmalarda gönüllülük esası ile yürüyor. Şu anda yeni yönetim kurulu olarak ajandamızda on beşin üzerinde proje olduğunu söyleyebilirim.
Kadın çemberleri, yaygınlaşmış ve çeşitlendirilmiş mentoring uygulamaları, toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik atölyeleri ile bilinçlendirme çalışmaları, üniversitelerde PWN kulüp ve gençlik etkinlikleri, aile dostu şirket uygulamaları, reklamlarda toplumsal cinsiyet sertifikası, çocuk sebebi ile işlerinden ayrılmış kadınlara meslek edindirme ve istihdam projesi, kadınlara finansal yetkinlik kazandırma, girişimcilik programları vb. aklıma hızlıca gelen projeler.
Bir önceki dönemde önyargılar üzerine bir Ideathon ile 300’ün üzerinde fikre ulaştık. Şimdi onları hayata geçiriyoruz. Kadın çemberleri ile üyelerimiz arasında tanışıklık ve işbirliğini arttırma planımız vardı. Yaklaşık 150 kadın üyemiz 20 farklı kadın çemberinde kişisel ağlarını geliştirme ve birlikte öğrenme fırsatını buldular. Mercer’ın stratejik ortağı olarak “Kadın Parladıkça” global ölçekli araştırmanın 2.sini gerçekleştirdik. pandemi karantina döneminde 80’in üzerinde etkinlik ve eğitimle üyelerimizin yanında olduk.
“Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler” kitabını yazma fikri nasıl oluştu ?
Yazmak benim için bir tutku. Konuşulanları yazdığınız an, o bambaşka bir kimlik kazanıyor. Pandemi ile birlikte çok farklı tecrübeler edindik çok farklı duygular yaşadık. Geçen sene karantina başlayınca, bizde üyelerimizle bağlantıyı sürekli tutmak için, tüm iletişimimizi dijitale taşıdık. Peşi sıra etkinlikler yapıyorduk. Pandemi sonrasını anlamaya çalışırken, pek çok değerli insanla bir araya gelip, ortak akıl oluşturmaya çalışıyorduk. Uzun süredir benim kafamda bir kitap yazma planı hep vardı ama farklı bir konu üzerinde çalışıyordum. Bir gün acaba, pandemi tecrübelerimizi kitaplaştırsak nasıl olur diye konuşurken, hızla tasarım aşamasına geçtik ve kolları sıvadık. Yaklaşık sekiz aylık bir çalışma ile sonunda kitabımızı raflarda görebildik.
“Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler” başlığı ile hazırladığınız bu kitap, günümüz koşullarının bir kaydı bir anlamda. Çok değerli bir çok yöneticinin oldukça ilgi çekici pandemi hikayelerini yazdınız. Söyleşi için seçtiğiniz kişileri nasıl belirlediniz?
İş yaşamı çok geniş bir network gözükse de aslında, hepimiz belirli sınırlı bir çevre içinde hareket ediyoruz. Kitabımızda röportajları olan liderler hem kişisel network’üm içinde iletişimde olduğum aynı zamanda da derneğimizin gönüllüsü olan kişilerdi. Burada ilk amacımız tabi ki pandemi döneminde, liderlerin kişisel tecrübelerini, geleceğe bakışlarını kayda almaktı; ama bir diğer amaçta toplumsal cinsiyet üzerine çalışan bir STK lideri olarak, bu konuya dikkat çeken, elçilik eden, ortak değerler etrafında birleştiğimiz liderlerle bu çalışmayı yapmaktı. Onun içinde bazı temel kriterler belirledik. PWN üyesi olan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu kendisi ve şirketi için bir stratejik öncelik olarak ele alan liderlerle bu çalışmayı yapmak istedim. Ayrıca kadın ve erkek liderlerin eşit temsili önemliydi. Farklı sektörlerden bir katılım olsun istedik. Sonuçta 15 lider bir araya geldi. Mustafa Cem Açık, Güldem Berkman, Damla Birol, Ahmet Dördüncü, Hüseyin Gelis, Beril Koparal, Levent Kömür, Türkan Özilhan, Canan Özsoy, Ahmet Pura, Ahu Büyükkuşoğlu Serter, Tankut Turnaoğlu, Murat Yeşildere, Ahmet Zeytinoğlu.
“Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler” kaleme aldığınız ilk kitabınız, bundan sonraki zamanda kitap yazmaya devam edecek misiniz ? Birinci kitap yazıldıktan sonra ondan alınan feyz, beraberinde ikinci kitap projesini de getirir. Sizin planlarınız arasında kurguladığınız ve “bu konuyu da kaleme alacağım” dediğiniz bir kitap projeniz var mı?
Aslında var. Yıllardır önyargılar üzerine bir kitap yazma planım vardı. Bir dönem odaklanıp taslağını kaleme almıştım. Yaklaşık yüz sayfayı aşan bir içeriğim var. Kitabın bir yönetim kitabı olmasını istemiyorum. Kurgusunda biraz daha hikayelere, önyargıların kişisel etkilerine de yer vermek istiyorum. Ne zaman hayata geçiririm bilmiyorum ama en büyük hayalim bu konuyu kitaplaştırmak…
Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler kitabımın, kitaplaştırma sürecinin ise bana öğretileri büyük oldu.
Gerçekten bir kitabın basılma süreci çok emek istiyor. Röportajlar, deşifresi, düzenlemesi, hikayeleştirilmesinden basım sürecine önemli aşamaları var. Sonuçta basılı bir kitabı elinize aldığınızda, bunun kişisel hazzı tanımlanamaz.
Covit – 19 virüsü ile birlikte hepimizin yaşamında değişiklikler oldu; sanat etkinlikleri, konserler, yüz yüze toplantılar, buluşmalar hayatımızda pek yer alamıyor. En çok neyi özlüyorsunuz?
Ben işim gereği çok fazla evde kalmadım; rutinde iş – ev arası gidip gelmeler devam etti. Diğer yandan sonuçta sosyal bir varlığız. Pandemiden etkilenmemek mümkün mü?
Bu yeni normalin hepimize kaybettirdikleri kadar kazandırdıkları da oldu. Önce hepimiz “ne kadar güzel bir hayatımız varmış” diye iç geçirmedik mi ? Günlük hayatta sıradan, farkında bile olmadığımız onlarca şey ne kadar da bizi biz yapan, enerji veren etkinliklermiş. Yürümek, arkadaşlarımızla buluşmak, bir kafede oturmak, bir açık hava konserinde bir ağızdan şarkı söylemek, dans etmek, sarılmak, doğum günü partileri, ev buluşmaları herhalde bunun özlemini çekmeyen kimse yoktur. Ben bir de seyahat etmeyi çok özlüyorum. Başka şehirleri, ülkeleri gezmeyi, oralarda kalabalıklara karışmayı… Arkadaşlarım ile konser, sinema organizasyonları, hepsini özlüyorum.
Aylin hanım, sizi siz yapan değerler nedir?
Samimiyet, adalet ve açıklık.
Son olarak, okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Çok teşekkür ederim. Kitabın önsözünü R. Roosevelt’in: “Dün tarihtir, yarın bilinmeyendir, bugün ise bir hediye” sözü ile bitirmiştim. Yine öyle yapalım. Hepimizin, hayatı bir hediye olarak yaşaması dileğiyle…
İlk yorum yapan siz olun