İnceleme: Aynur Kulak
Bir yazarın diğer iki yazarın hayatlarını konu edindiği yaşamlarını bir anlatıya dönüştürmesi edebiyat adına ilgi çekici bir metin sunabilir önünüze. Emanuele Trevi’nin Düşbaz Yayınları tarafından yayımlanan İki Yaşam kitabı tam da böyle bir kitap. Edebiyat dünyası adına örnekleri yok mu bu tür anlatıların? Elbette var. Trevi’nin bu anlamda bir çok emsal kitap okuduğuna eminim. İki Yaşam’ın farkı biyografilerine odaklanarak ele aldığı iki çok iyi dost olan İtalyan yazar Rocco Carbone ile bir diğer İtalyan yazar Pia Pera’nın ilişkilerini karşılaştırmalı bir yaşam mücadelesi ile işlemesi. Aslında onların hikâyelerini bize aktaran anlatıcı Emanuele Trevi ile üç çok iyi dostun anlatısı diyebiliriz İki Yaşam için. Bu durum üç farklı cepheyi yaşam biçimleri, psikolojileri, hayata bakış açıları ve Trevi’nin çağdaş İtalyan edebiyatının bu en önemli yazarlarına dışarıdan bakıp son derece içeriden bir iç görüyle yorumlayabilmesi ile bambaşka bir yerde buluşturuyor. Uçsuz bucaksız bir edebiyat anlatısında.
İki Yaşam, Rocco Carbone ile Pia Pera’nın dostluklarının, dostluklarının yanı sıra farklı doğalarının ve zıtlıklarının hikâyesi. Karakterleri birbirinden çokça farklılık gösteren bu iki yazarın hayat ve edebiyat içerisindeki yolculukları farklılık gösterse de dostlukları sürmüş. Bu dostluk üzerine oluşan İki Yaşam anlatısı farklı yaşamları gözler önüne sermesiyle de önemli bir kısa biyografiler metni.
Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Rocco Carbone anlatılıyor . Emanuele Trevi zor bir karakter olarak anlatıyor Rocco’yu. Onu anlatmaya başlar başlamaz ismiyle müsemma olduğunu belirtiyor. “… ismi bir maden krallığının sertliğini ve inatçılığını akla getirirdi.” Sert ve rekabetçi olan bu adamın, bu sertliğini ve rekabetçiliğini edebiyata da yansıtmış olması tesadüf değil. Küçük bir kasabada, mizacı sert bir çevre ve aile içerisinde yetişen Rocco için hem büyüme ve yaşamın içinde olma hem de yazma meselesi hiç de kolay bir iş değildi.
“En başından beri hiçbir şeyden memnun değildi. Dünya edebiyat tarihinde, Rocco gibi, kapağından satışa, incelemelerin kalitesinden yayıncılarla ilişkilere kadar her işi her yönüyle ince eleyip sık dokuyan biri olduğunu hayal etmek güç. Aşk gibi (Bu konuya sonra değineceğim) yazmak da Rocco’nun en tehlikeli ve yıkıcı iki yeteneğini harekete geçirirdi: Boş sebeplerle canını sıkmak ve başkaları tarafından hayal kırıklığına uğramak.”
Bu sertlikten birbiri ardına yaşadığı hayal kırıklıklarından olsa gerek İtalyan edebiyatının bu en yaratıcı yazarı, “Ben bir hobi aramıyorum.” diyerek gurur ve özgüveninin bayrağını göndere çekerken yapmaya karar verdiği her konuda sürdürülebilirliği ön plana koyar. İyi şiirler de yazmasına rağmen düzyazı metinlerde ilerleyerek hikâyeler yazmaya başlar. Yazmak onu tamamen içine çekecek tek edimdir. Bu yüzden de sadece yazmak konusuna her hücresiyle bağlanır ve sadece yazma edimine olan güveni tamdır. Her gün iki sayfa yazar.
Pia Pera’nın ele alındığı bölüme bir fotoğraf ile giriş yaparız. Bu bölüme Pia’nın Bahçesi ismini vermiştir Emenuele Trevi.
“Bu fotoğrafı, 1989 ya da 1990 yılında bir gece Rocco çekmişti. Del Boschette Sokağı’ndaki evindeydik; dikkatli olmaya yemin etseniz bile eninde sonunda başınızı çarpacağınız o lanet olası krişlerin sürekli tehdidi altındaydık. Rocco’nun tesadüf eseri yakaladığı bu anı çok seviyorum: Pia, gülerken koruyucu elini uzatıp başımı çarpmama engel oluyor. Fotoğrafın Rocco’ya ait olduğunu ve o akşam sadece üçümüz olduğumuzu, varlığını neredeyse otuz yıldır unutmuş olduğum, dolaba istiflenmiş bir yığın kağıdı düzenlerken tesadüfen ortaya çıkan albümün öteki fotoğraflarından anlıyorum.”
İki yaşam üç kişinin yaşamı her şeyden önce, bu çok açık artık ve İki yaşam aynı zamanda hafızayı (hafızalarımızı) harekete geçiren bir metin. Bu yüzden sadece otobiyografik özellikler taşıyan biyografik bir anlatı diyemeyiz. Okudukça gördüğümüz şey kitabın baştan sona bundan daha fazlasını vaat etmesi. Bu noktada Pia Pera’nın otantik ve doğal yaşamı hakkında konuşulabilir. Aynı tesadüfen çekilmiş o anın fotoğrafı gibi Pia’nın yaşamı doğal akışkan bir yaşam olarak anlatılıyor. Trevi, Pia’nın öykülerini onun yaşamının gerçek yansımaları olarak aktarıyor. Onun bir süvari gibi yaşadığını, başına gelen çok kötü şeylerden sonra dahi (Ki bu şeyler Rocco ile olan ilişkisinden kaynaklanıyor) acı çeken bir münzevi gibi köşesine çekileceğine bir süvari kararlılığı ile yaşamaına devam ettiğini anlatıyor.
“Çok fazla seyahat ediyor, insanın tuhaflığına merak duymaya devam ediyor ve fırsat buldukça da sürüngen koleksiyonunu zenginleştiriyordu.”
Gözlerini hayata çok genç yaşta zamansız yummuş İtalyan edebiyatının bu iki önemli yazarı her ne yaşamış olurlarsa olsunlar birbirlerine derin bir dostlukla bağlı kalmışlar. Rocco Carbone’nin darbeye meyilli kişiliği ile Pia Pera’nın önyargısız seven hassas ruhu onların birbirlerine duydukları sevgide ve dostluklarında bir denge oluşturmuş. Güzin Molo’nun çevirisi ile okuduğumuz İki Yaşam tek bir tür veya tek bir açı üzerinden okuyamayacağınız çok katmanlı bir anlatı olarak kitapçı raflarındaki yerini aldı. Gözden kaçırmayın lütfen.
İlk yorum yapan siz olun