Tam adıyla Paul Karl Wilhelm Scheerbart, 1863’de bugün doğmuştu. Öncelikle yazardı ama binbir marifet bir adamdı. Şair olarak başladığı yazarlığı kısa metinleriyle sürdürdü. Çizimleriyle de nam saldı, sınırlara sığmayan hayal gücü pek çok alanda çağının önünde görünmesini sağladı. Tuhaf makineler tasarlayan mucit bir yanı da vardı.
Dışavurumcu edebiyatın öncülerindendi. Almanca dışındaki dillere çok geç ve eksik çevrildi, benzer sorun Türkçede de vardı, neyse ki son zamanlarda Scheerbart’tan örnekleri okuyabiliyoruz. Bir yönüyle kutup noktası gibiydi: pek çok yazar ve sanatçıyla görüşen, etkilendiği kadar, belki daha fazla etkileyen biri oldu. Çevresindekilerin zihinlerini açma yeteneğine sahipti.
Sadece yazar değil, mimarlık konusunda sıradışı bir öncüydü. Mimarlık demişken, mimar değildi – ne öğrenimini gördü ne de meslek olarak yaptı ama mimari üzerine düşündü. Çağının önünde oluşu, belki yazarlığından çok mimari tasarımlarında belirgindir. Camdan mamul yapılar inşa etmek düşüncesini, bildiğimce ilk dillendiren Scheerbart olmuştur.
Çelik-beton uygarlığının dışında bir yol olduğunu düşünmeye, hatta belki düşlemeye cesaret edebilmek… Bunu bir seçenek olarak sunmak günümüzde bile güç. Kendisi doğrudan öne sürmese de, cam mimarisinin bambaşka düşünsel anlamları vardı: Walter Benjamin başta olmak üzere, Scheerbart’ın yolundan gidip, onun düşüncelerini geliştirenler oldu.
Bir tek düşünürler mi, meslekten mimarları da etkiledi. En önemli takipçilerinden biri Bruno Taut’tu. Nazi zulmünden kaçıp yerleştiği ülkemizde çalışan, burada hayatını kaybeden Alman mimar Taut, Edirnekapı Şehitliğinde gömülüdür. Geçerken ülkemizde iz bırakan Taut’a da bir selam yollayalım.
İlk yorum yapan siz olun