Tycho Brahe 1601’de bugün, Prag’da hayatını kaybetmişti. Büyük gökbilimci Danimarka’nın soylu bir ailesinden geliyordu ama son yıllarını Prag’da geçirmiş ve burada toprağa verilmişti.
Genelgeçer kaynaklarda Brahe için gökbilimin gelişmesinde önemli pay sahibi diye yazar. Çıplak gözle gözlemin son büyük ustasıdır, ondan sonra gelenler mutlaka aletli gözlem yapmıştır. Buna karşın handiyse hatasız kesinlikte sonuçlar elde ettiği gözlemleri şaşırtıcıdır. Bu gözlem defterlerini hediye ettiği çırağı yani Kepler, gökbilimin en büyükleri arasına girebildiyse biraz da Brahe sayesindedir.
Oysa biraz daha yakın bakıldığında, Brahe’nin yaşamı tuhaflıklarla, hatta günümüz paparazzilerinin keyifle peşine düşecekleri hikâyelerle yüklüdür. Örneğin ilk soru: Brahe neden ülkesi Danimarka’da değil Prag’da öldü ve gömüldü?
Brahe Danimarka’da gözlemleri için kendisine bir ada tahsis edilmiş, kraliyet tarafından saygı duyulan bir bilim insanıydı. Ne var ki, adanın yerlileriyle iyi geçindiği söylenemezdi, çünkü alışılmadık yükseklikte vergi toplamak istiyor ve cahil saydığı kişilere hiç de “şefkatli” davranmıyordu.
Himayesinde olduğu Kral 2. Frederick ölüp Danimarka tahtına savaş meraklısı 4. Christian geçince, Brahe eski rahatlığını bulamayacağı hissine kapıldı. Kraliyet ailesi ne dese ne vaat etse nafile, adasını bırakıp göç etmeye karar verdi. Belki bu küskünlük yüzünden, Danimarka da Brahe’ye küstür; mezarının Prag’dan anavatanına taşınması şimdiye dek hiç söz konusu edilmemiş, hatta ima yoluyla bile dillendirilmemiştir. Yakın zamanlara dek Brahe, ülkesinde nerdeyse kaçak gözüyle bakılan biriydi.
Pekiyi, Brahe’nin mezarı Prag’da nerede dersiniz? Gökbilimci, Prag Eski Şehir Meydanının en güzel kiliselerinden Tyn Kilisesinin duvarında gömülüdür. Şimdi ikinci soruya geçelim: Brahe, koca Avrupa kıtasında göç etmek için başka yer değil de neden Prag’ı seçti?
Bu sorunun yanıtı da, Kutsal Roma – Germen İmparatoru 2. Rudolf’tur. 2. Rudolf da en az Brahe denli nevi şahsına münhasır biriydi. Ulaşabildiği pek çok bilim insanını, bunlarla birlikte hiç azımsanmayacak sayıdaki şarlatanı başkenti Prag’a toplamıştı. Brahe de davet edilenler arasındaydı.
2. Rudolf’un beklentisi, Brahe’nin gök cisimlerini gözlemesiydi ama gözlemden edinilecek sonuç pek sandığınız gibi değil: İmparator geleceği yıldızlardan öğrenme peşindeydi! Dolayısıyla Brahe’nin yıldız haritaları, günümüz astrologlarının yıldız fallarını kanıtlı yapması dışında İmparatorun zerre umurunda değildi.
Geçerken bilgi: 2. Rudolf’un diğer takıntılı amacı da değersiz nesnelerden altın elde edip zenginliğine zenginlik katmaktı – günümüz kimya biliminin atası bu sözde bilime simya deniyordu. Az önce adı geçen şarlatanları bu amaçla Prag’a toplamış ve onlara halk arasına karışmadan “deney” yapabilecekleri bir sokak tahsis etmişti. Bu sokak, kraliyet şatosunun hemen arkasındaki, kötü şöhretini pek çabuk kazanan Simyacılar Sokağı’ydı. Prag’a gidenler hemen anımsar, günümüzde ancak ücret ödeyerek girilen Altın Yol, bu sokaktır – resmi adının nerden geldiğini tahmin edebilirsiniz.
Brahe, simya işlerine karışmadı, önce Prag’ın biraz dışında sonra kent merkezinde gökleri gözlemeyi sürdürdü. Kepler, Prag’da onun yardımcısı oldu, Brahe ölümünden sonra bilimsel notlarını Kepler’e bırakarak kuramlarını oluşturmasında önemli rol oynadı. Ama beri yandan, bildiğiniz müneccimlik yapmaktan hiç vazgeçmedi.
Bu kadarı da olur mu demeyin, Brahe cücelerin geleceği görebileceğine inanmak gibi ciddi batıl inançlar sahibiydi. Büyük bir gökbilimciydi ama günümüzdeki anlamıyla bilim insanı değildi: Gökbilimle astrolojinin, hurafeyle formülün iç içe yaşadığı bir çağın çelişkilerini taşıyordu.
Gelelim işin paparazzilik bölümüne: Brahe tam 35 yıl, burnu olmadan yaşamıştı. Çünkü üçüncü dereceden bir kuzeniyle düello yapmaya kalkmış, sonuçta bir kılıç darbesiyle burnundan olmuştu. Yaşamının sonuna dek takma burnuyla insan içine çıkmış, hakkındaki efsaneleri biraz da bu garip görünümü desteklemişti. Brahe çoğu tablosunda takma burnuyla resimlenir; yaşarken de altın – gümüş burnuyla şaşaalı bir görünüm verdiği söylenegelmiştir.
Sadece burun mu, ölümünün zehirlenmeye bağlı olduğu yüzyıllarca dedikodu malzemesi olmuştu. Kimileri, bu zehirleme işini ustasının yerinde gözü olan Kepler’in tasarladığını bile iddia etmiştir. Sonuçta Brahe’nin mezarı ilki 1901, ikincisi 2010’da olmak üzere iki kez açılmış, vücudundan arta kalanlardan örnek alınarak incelenmiştir.
Mezarında rahat bırakılmayan gökbilimcinin zehirlenmediği kesindir, resmi kayıtlardaki gibi mesane rahatsızlığından ölmüştür. Takma burnunun altın ya da gümüşten olmadığı da anlaşılmıştır, Brahe pirinçten mamul bir burun takıyordu. Ama ilginç sonuç şu: Vücudunda olması gerekenden fazla altın emaresine rastlanmıştır. Brahe, herhalde Simyacılar Sokağındaki deneylerden uzak duramamış olacak!
Batıl inançlar, dedikodular ve yıldız fallarıyla örülmüş hayatıyla Tycho Brahe, günümüzde Prag’ın simgelerinden biri. Her ne kadar Kafka düzeyinde ilgi görmese de, dikkatle bakıldığında Prag’da ondan izler bulmak mümkündür.
Meraklısına: Gökbilimin iki ustasını birlikte gösteren heykel Prag’da, Keplerova Caddesinin güney ucundadır.
İlk yorum yapan siz olun