1984 yılında İstanbul’da doğan Can Gümüş, Yeditepe Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünden mezun oldu. Görsel sanatlar yerine müzik kariyerine devam etmek istediği için stüdyo müzisyeni olarak çeşitli gruplarla çaldı ve bu sebeple ABD California eyaletine yerleşti. Gitar okulu olan Hollywood Musicians Institute Guitar Institute of Technology bölümüne girmeye hak kazandı. Bu eğitim sürecinde Keith Wyatt, Jennifer Batten, Paul Gilbert, Robben Ford, Scott Henderson gibi isimlerden eğitim alan ve karşılıklı çalma fırsatı yakalayan Can Gümüş, eğitimini tamamladıktan sonra ABD’de çeşitli müzisyen ve gruplarla çalışmalarına devam etti ve turnelere katıldı. Türkiye’ye döndükten sonra 2010 yılına kadar çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü. 2006 ve 2007 yıllarında Sabancı Üniversitesi’nde (Muzikus) eğitim vermeye başladı. 2010 yılında ani bir kararla çocukluğundan beri hayalini kurduğu Latin Amerika ülkesi Brezilya’ya yerleşti. Bu esnada Porto Alegre şehrinde bulunan UFRGS -Universidade Federal do Rio Grande do Sul’da perküsyon eğitimleri aldı ve akademinin perküsyon grubuna katıldı. Bu sayede Arjantin, Uruguay gibi ülkeleri gezme ve tanıma fırsatı yakaladı. Brezilya’da çeşitli yerel müzisyen ve gruplarla çalıştıktan sonra 2013 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yapan Can Gümüş, ülkemizde Brezilya kültürünün henüz pek bilinmediği, Portekizce’nin yaygınlaşmadığı ve öğretilmediği dönemde Dr. Mustafa Özköse’nin de desteğiyle Brezilya Kültür Merkezi’nin temellerini attı. Yedi yılı aşkın bir süredir Portekizce kursları, festivaller ve diğer kültür etkinliklerinin de organizasyonlarını düzenleyerek Brezilya kültürünü Türkiye’ye tanıtan Gümüş aynı zamanda Türkiye’de yaşayan Brezilya vatandaşlarının da kendilerini evlerinde gibi hissetmelerini amaçladı. 2017 yılında ise bir diğer hayali olan ve Türkiye’nin ilk Blues & Rock müzik okulu olan Rock Akademi’yi kurdu ve günümüze kadar bu proje adı altında konser, seminer, workshoplar düzenledi. İçinde bulunduğumuz yılda ise müzik eğitimi yayınlarına başlayan sanatçı, aynı proje adı altında bas gitarist Onur Şengül (Hayko Cepkin, Electric Blue) ile sokak hayvanları için düzenlenen 7 seriden oluşan workshoplar düzenledi. Başarılı müzisyen Can Gümüş’le müziği, yaşamını ve bugüne dek büyük bir başarıyla sürdürdüğü çalışmalarını konuştuk.
Mine Alpan: Türkiye’de ilkleri gerçekleştirerek Brezilya Kültür Merkezini ve Blues & Rock müzik okulu olan Rock Akademi’yi kurdunuz. Bu yolculuk nasıl başladı sizi bu serüvene yönlendiren neydi?
Can Gümüş: Brezilya Kültür Merkezi 2013 yılında Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra kuruldu. Brezilya’ya yerleşmeden önce Türkiye’de Portekizce eğitimi veren herhangi bir kurum yoktu. Benim gibi Brezilya ve Portekiz’de yaşamak isteyen birçok TC vatandaşı Portekizce kursu bulamıyordu. Bu yüzden bu boşluğu doldurmak istedim. Bildiğiniz gibi Brezilya kültürü çok renkli bir kültür, Türkiye’ye döndüğümde Brezilya kültüründen uzak kalmıştım. Türkiye’de bunu sadece dil eğitimi ile değil, müzik, dans, mutfak, görsel sanatlar, spor yönünden de kısacası diğer kültürel yönlerden de tanıtmak istedim. Elbette bunu tek başıma yapabilmem çok zordu. İlk yardımcı olan Psikiyatrist Dr. Mustafa Özköseydi. Kendisi o dönemde Brezilya’daki klinikleri araştırıyordu. Daha sonrasında Türkiye’de yaşayan ve bu kültüre ilgi duyan TC vatandaşları, Brezilya vatandaşları, konsolosluklar da destek oldu. Merkezimiz son 2 yıldır Avrupa Birliği tarafından da desteklenmeye başlandı.
Rock Akademi serüveni ise 2017 yılında benzer sebeplerden dolayı başladı. Aslında 2003 yılından beri hep hayalini kurduğum bir oluşumdu. O yıllarda Jack Black’in oynadığı School of Rock filmini izlediğimde bu fikir doğdu ancak hem ekonomik olarak hem de cesaret olarak gerekli motivasyonu bulamamıştım. 2017 senesinde ise bunu daha fazla ertelemenin gereksiz olduğunu ve bir yerden başlamak gerektiğini düşündüm. Bu projeyi başlatmamdaki bir diğer neden ise Rock ve Blues alanında enstrüman eğitimlerinin Türkiye’de henüz kurumsallaşmamış olmasıydı. Eğitimler ya bireysel olarak belirli bir müfredata bağlı kalmadan ya da müzik merkezleri tarafından diğer enstrümanlarla birlikte öğretiliyordu. Rock Akademi projesiyle birlikte müfredatlı, öğrenciyi takip eden, sürekliliği sağlayan, öğrenciye sahne veren ve birbirleriyle tanışıp karşılıklı müzik yapan hatta grup kuran bir oluşum oldu.
Müzik eğitimi almadan kaliteli müzik yapılabilmek mümkün mü?
Cevap hem evet hem hayır. Anlatacak hikayesi olan herkes müzik yapabilir. Farklı üslubu olan daha hızlı yol alır. Hepimiz enstrüman öğrenirken bir taklit sürecinden geçiyoruz tıpkı dil öğrenirken anne ve babamızın konuşmalarını imite edip, tekrarlayarak içselleştirmemiz gibi. Benim örnek aldığım müzisyen ise Stevie Ray Vaughan idi. Bir süre sonra bu farklı bir üsluba dönüşüp o üslupla farklı hikayeler anlatmaya başladığımızda ortaya dinlenebilir müzikler çıkıyor. Bob Dylan’ı ele alalım. Belki de çoğumuz için iyi bir sesi yok ama dinlerken hepimizi büyülüyor. Müziği ve anlattığı hikayeleri içselleştirebildiği için çok doğal ve samimi geliyor. Diğer yandan müzik yarışmalarında Bob Dylan coverı yapan ve sesini ona benzetmeye çalışan bir yarışmacı dinlediğimizde bu kadar organik gelmiyor çünkü tüm dikkatini Bob Dylan’a benzetmeye ayırıyor ve hissiyatı kayboluyor.
Söz konusu enstrüman çalmak ise evet iyi bir eğitim sürecinden geçmeniz gerekir. Enstrümanist olmak için birçok müzik türüne hâkim olmanız lazım. Armoni ve Teori konularına ve enstrüman hakimiyetine sahip biri geçmişte yapılan müzikleri deşifre edebilir, duyduğunu kolay analiz edebilir, kendi müzik stilini daha hızlı inşa edebilir. Bu süreç eğitim almadan olmaz demem yanlış olur elbet ancak eğitim bu süreci hızlandırır. Çoğumuz yeni bir şeyler öğrenirken yaptığımız hataları göremiyoruz ve yıllarca bunun farkına varmadan tekrar ediyoruz. Biri bize gösterdiğinde ise birkaç saat içinde o sorunu çözebiliyoruz. Bir diğer dikkatimi çeken konu ise Türkiye’de yapılan eleştirileri hakaret olarak algılamamız. Bu yüzden eleştirmesi gereken bilirkişiler bundan uzak durabiliyor dolayısıyla tenkitin olmadığı bir ortamda kendimizi düzeltmemiz zaman alabiliyor.
Yıllardır başarıyla sürdürdüğünüz müzik çalışmalarınızla ilgili bir albüm çalışması hazırlamayı düşündünüz mü?
Şu an 2021 senesinde çıkartmayı planladığımız Blues 1-2-3 gitar metodunun seslerini kaydediyoruz. Aralarında kendi şarkılarıma da yer verdim.
Brezilya Kültür Merkezi kurulduğundan bu yana ne gibi faaliyetlere imza atıldı ve ilerleyen aylarda yeni projeler var mı?
Kurulduğumuz ilk yıllarda Brezilya’nın herkes tarafından bilinen yönlerini tanıtmayı hedeflemiştik. Bunlar samba, bossa nova, capoeira, Brezilya yemekleri vb. Çoğu zaten icra ediliyordu ancak festival kapsamında hepsi bir araya getirilmemişti. İlk festivalimiz 2015 yılında böylece yapılmış oldu. İlerleyen yıllarda ise rutin olarak devam etti. Ülke genelinde ismimiz duyulmaya başlamıştı. Son 2 senedir biraz daha bilinmeyen yönlerini ele almak istedik. Fotoğraf sergisi, film gösterimi, tarih, dans, tiyatro alanlarında ülkemizi ziyarete gelen sanatçı ve akademisyenlerden destek aldık ve beraber etkinlikler düzenledik. Artık sadece samba ve capoeira değil de Xote, Baiao, Lundu, Carimbo, Forro, Frevo türlerini de tanıtmaya başladık. İlerleyen aylarda bu projelere devam etmek istiyoruz fakat pandemi süresinde bu projeleri askıya aldık.
Karantina günleri boyunca evde geçirdiğiniz süre zarfında çalışmalarınız ile ilgili yeni fikirler ortaya çıktı mı?
Evet sürekli ertelediğim kitabın yazımını ve kayıtlarını bitirdim. Diğer yandan online eğitimler başladığı için bu dönem normalden daha yoğun geçti. Bu sefer şehir dışından da eğitimlerimize katılan öğrencilerimiz oldu. Bu durumda her şey normale döndüğünde İstanbul dışında da workshoplar ve seminerler düzenleyeceğiz gibi görünüyor. İçeriklerini şimdiden oluşturmaya başladım.
“Blues Gitar 1 – 2 – 3 ” ismini taşıyan bir kitap çalışmanız olduğunu duyduk, kitabın içeriği hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? Ve kitap ne zaman yayımlanacak?
Blues Gitar 1 yayınlanacak olan ilk kitap tamamen Blues gitara giriş niteliğinde olacak. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde ritim konusu, ikinci bölümde ise solo konusuna değineceğim. İkinci kitap ise orta seviyeler için olacak. Hali hazırda Blues gitar çalanların geliştirmek için faydalanacağı bir kitap içeriği oldu. Üçüncü ve son kitap ise blues-caz ağırlıklı olacak. Bu aşamada alışılmış standart blues kalıplarının dışına nasıl çıkılabileceğini gösterecek. İlk kitabı geçtiğimiz Nisan ayında planlamıştık ancak bu süreçten sonra 2021 yılına kaldı. Sanırım Nisan-Mayıs civarında çıkacak.
Blues ve Rock müzik okulunuzda verdiğiniz eğitimlerde kişinin müzik yeteneğini ortaya çıkartmada siz ne tür yöntemler izliyorsunuz?
Öğrenci geldiğinde eğer sıfırdan başlamıyorsa ve müzik geçmişi varsa ilk olarak karşılıklı çalıyoruz. Bu aşamada teknik, ritim ve melodi bilgisine bakıyoruz. Armoni ve teoriyi enstrümana aktarabiliyor mu, çaldığı enstrümanda notalara hâkim mi (özellikle gitar çalanlar bu konuda çok eksik oluyor) hangi stillerde çalıyor gibi. Eğitim sürecine başlayınca bazı ekoller üzerinde durmayı seviyoruz. 60’lardan günümüze yapılmış müzikal fikirleri analiz edip onları gerektiğinde çalıyoruz. Bunu yapmadan iyi bir dinleyici olmak bile yetmiyor bence. Aranan sound nedir, o enstrümanı çalmaya iten örnek alınan müzisyenler kimlerdir, bunlar da önemli.
İlk etapta öğrenciye müziği anlatıyoruz ve çalmayı gösteriyoruz. İkinci aşamada dinlediği müzikleri deşifre etmeyi biliyor mu, gerektiğinde emprovize eşlik edebiliyor mu ve son olarak üçüncü aşamada bir grupla çalmaya hazır mı? Herhangi bir ülkenin bir şehrinde düzenlenen bir jam sessiona katılıp sorunsuzca eşlik edebiliyor mu bunların üzerinde duruyoruz.
Harika. Ülkemizde eleştirinin hakaret olarak algılanıyor olması, gerçekten konusunda iyi olan kişilerin de yorum yapmaktan kaçınmasına neden oluyor.