Cem Güventürk’ün ilk kişisel sergisi ‘Kendime Ulaşacağım ama Hangi Yoldan?’, 16 Eylül’de HopeAlkazar’da açıldı. Pelin Ateş’te, sanatçı Cem Güventürk ile sergi kapsamında bir röportaj gerçekleştirdi. Keyifli okumalar.
Cem Bey merhaba, kişisel sergi oluşturma fikriniz ne zaman doğdu? Bu fikir size neler hissettirdi?
Merhaba. Bu uzun süredir aklımda olan bir plandı aslında, çünkü dergi çizerliği yaparken de ben yine tuvale çalışır gibi benzer malzemeler kullanıyordum, bire bir işler üretiyordum, daima bir sergi planım vardı bu süreçte küratörüm Banu Seyhan’la tanıştık ve aslında macera başlamış oldu.
Hazırlık ve yaratım süreçlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Daha önce dergi çizerliği yaparken de genelde geleneksel yöntemlerle hazırlıyordum çalışmalarımı, o yüzden hep aklımda olan bir fikirdi diyebilirim. Bu yaptığım işleri daha büyük kanvaslarda daha farklı form ve anlatım şekilleriyle izleyiciye sunma fikri beni heyecanlandırıyordu. Sergi fikri de buradan çıktı, anlatmak, söylemek istediklerimi gerçekleştirebileceğim yeni bir alan oldu, ve ortaya çıkan yapıtlardan, yapmak istediklerimi gerçekleştirmiş olmanın heyecanıyla sergi fikrim de gerçekleşmiş oldu.
İzleyicileri hangi hislerle buluşturmayı hedeflediniz?
Doğal bir gerçeklikle rahatsız etmek istiyorum aslında, oksimoron bir durum oluşsun istiyorum bi yandan. Çünkü renkler, neşeli gibi görünen ama altında çok karanlık bir mesaj da olan, çok komik gibi görünüp hiç düşünmek istemediğimiz bir şeyleri işaret eden dünyalar yaratmaya çalışıyorum.
Eser yaratım dönemimizde kaçınmak istediğiniz özellikle dikkat ettiğiniz noktalar oldu mu ?
Genelde böyle sınırlandırmalar koymam kendime ve işlerime. Yaptığım şeyi çok sıkı tutmamaya biraz özgürleştirip onun da beni kolumdan çekip bir yerlere savurmasına müsaade ederim. Bu sergi süresince de böyle oldu, asla bir konu veya bir fikre sabit kalmadım, birçok farklı şeyi bir araya getirip onların ne oluşturduklarını test etmeyi seviyorum.
İlk kişisel serginizde kendini gerçekleştirme döneminde insan psikolojisine ayna tutan bir seçki yer alıyor. Tüm bu eserler oluşurken ya da bitirdikten sonra siz kişisel olarak öze ulaşma çabanızda herhangi bir hesaplaşma yaşadınız mı ?
Serginin isminden de anlaşılacağı gibi aslında tüm eserler bir sorgulama ve sorgulatma üzerine inşa edildi. Sonuçta hepimiz kendimize ulaşmaya kendimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz, bunun nasıl ne şekilde hangi yoldan olacağının reçetesini çıkartmaya gayret ediyoruz. İzleyici de bu yolun aslında en önemli parçası ve eşlikçisi oluyor.
Serginizin küratörlüğünü üstlenen Banu Seyhan ile yollarınız nasıl kesişti ?
Çok sevgili dostum Ali Elmacı vasıtasıyla oldu, bir dost meclisinde otururken ben sergi fikrimden bahsetmiştim. O da beni Banu’yla tanıştırdı. Kısa sürede bir araya geldik ve ne kadar aynı dili konuştuğumuzu fark ettik, hızlı bir planlamaya işe koyulduk. Oluşan bu kimya ve ortaya çıkan bu güzel iş birliği beni hayli memnun etti.
Röportaj: Pelin Ateş
İlk yorum yapan siz olun