Yazan: Sema Güven
“Açgözlülük insanların ruhunu zehirliyor ve dünyayı nefretle dolduruyor. İnsanoğlu yaptığı her şeyin hızını artırdı, ancak aynı zamanda içine kapandı. İnsanlara makinelerden daha çok ihtiyacımız var. Zekâ, iyilik ve merhamet olmadan hayat vahşi bir şey haline gelir ve biz de bu vahşetin altında eziliriz” – Charlie Chaplin
Charlie Chaplin’in en bilinen filmlerinin başında yer alan 1936 yapımı Modern Zamanlar (Modern Times), 1929 yılındaki sosyal ve ekonomik krizi tüm çıplaklığı ile gösteren bir filmdir. Amerikan Endüstriyel Şirketi’nde çarklı makinelerin arasında sıkışıp kalan hayatları konu alır. Başroldeki Charlie Chaplin, Şarlo karakteri ile karşımıza çıkar. Film makineleşme üzerinden devam eder. Şarlo’nun otomatiğe bağlanmış hayata isyan etmesi ve psikolojik bunalıma girmesi sonucu akıl hastanesinde yatması, akıl hastanesinden çıktıktan sonra elinde kırmızı bayrak sallarken komünist olduğu zannedilmesi bunun sonucunda ceza alması, cezası bittikten sonra evsiz bir kız ile tanışması ve sonrasındaki yaşananları anlatır. Tren istasyonundan sürü halinde çıkan mavi yakalı işçiler etraflarına dahi bakmayarak iş yerlerine yetişmeye çalışmaları sistemin kölesi olduklarını ve insani dürtülerin yok olduğunu hem kendilerine hem de topluma yabancılaşmalarını da ele alır. Dönemin toplumsal sorunlarına ve panoptikon iktidar tarzına kendi mizahı ile karşılık vererek seyirci ile buluşturur.
Otoriter kontrol sistemlerini oluşturmaya çalışan imparatorlukların yeni bir yapı sistemi oluşturmak istemeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Samuel Bentham’dan yapı tasarlanması isteniyor ve Bentham’da kardeşi Jeremy Bentham ile birlikte 1785 yılında Panoptikon adını verdikleri hapishane modelini tasarlar. ‘Pan’ (bütün) ve ‘opticon’ (gözlemlemek) sözcüklerinden türetilmiştir. Temel düşünce geniş olan kitleyi bir arada tutmaktır. Yapının merkezinde gözetleyici yer almaktadır ve kimse gözetleyiciyi görmemektedir. Görünmeden gözetlemenin temel amacı kişiye izlenmese dahi izlenmişlik duygusunun verilmesidir. Böylelikle kişi kendini otoritenin buyurduğu şekilde hareket etmeye zorlar. Yuvarlak yapıda tasarlanan binanın hem dışa hem içe bakan pencereleri vardır, çevresinde ana hücreler yer alır ve hücreler meydana bakar. Meydanın ortasında ise gözetleme kulesi yer alır. Hücrelerin ışık alması ve pencereleri gözetleyicinin güçlü olmasına yönelik tasarlanır. Pencerelerden birinin amacı sadece ışık alması için tasarlanırken diğeri hücrelerdeki kişilerin görünürlüğünü artırmaya yönelik yapılmıştır. Böylelikle mahkûmların hiçbiri gözetleyicinin orada olup olmadığını anlayamaz. Kuleden hücrelere ışık verildiğinde mahkûmların hiçbiri gözetleyiciyi görmemekle beraber iktidara sahip olan gözetleyici her mahkûmun siluetini görebilmektedir. Sonuç olarak mahkûmlar her zaman izlendiklerini düşünerek otorite altında olduklarını hisseder.
İşverenin işçilerini kamera yolu ile izlemesi ve işçilerin işverenden müthiş korku duyması, ne zaman izlendiklerini bilmedikleri için her zaman otoriteye uymaları, hal ve hareketlerindeki en ufak bir yanlış ya da işte ufak bir aksamanın olması halinde gözetleyicinin yani işverenin uyarıda bulunması panoptikon iktidar tarzına bir örnektir. Şarlo’nun tuvalete gidip sigara içtiği sahnede gözetleyicinin anında görmesi ve ikaz etmesi, işçilerin yavaşladığı esnada gözetleyicinin hızlanmaları gerektiği hususunda uyarı da bulunması da bir örnektir. Büyük ekranların yanlarında yer alan, statü olarak üstün olan işçiler de gözetleyicinin bekçileridir.
İlk yorum yapan siz olun