Yazan: Çağla Özden
“Ürkmesinler diye yavru kedicikleri öpmeli. Vaktinde bir öpücük korku ve üzüntüden kurtarır kedicikleri.”
Bir kediyle yaşamak, onun varlığını yakınında hissetmek, kendine çizdiği sınırları aşarak sevgisini kazanmak güzeldir. Kucağında kediyle kitap okumanın, film izlemenin, uyumanın ayrıcalığını ancak kedi sahipleri bilir.
Kediler, özgürlüklerine düşkünlükleri, estetik varlıkları, kendilerine özgü alışkanlıkları ile evcilleştirildiklerinden beri insanların vazgeçilmez hayat arkadaşı oldular.
Kedileri bu kadar ilginç bulanların aklından şu sorunun geçtiğine eminim: Acaba bir kedi olarak yaşamak nasıl olur?
Genç Timaş’ın Ebrar Karadeniz çevirisiyle okurla buluşturduğu “Selam, Ben Kitty”, bu sorunun cevabını veriyor; kedi olmayı bir kedinin dilinden anlatıyor. Stiftung Buchkunst “2018’in En İyi Almanca Kitabı” adayı romanı, ödüllü çocuk ve gençlik kitabı yazarı Mirjam Pressler kaleme almış.
“Hayat ancak geriye bakarak anlaşılabilir, fakat yalnızca ileriye bakarak yaşanabilir.” – SØREN KIERKEGAARD
Sahibiyle huzurlu bir hayat süren kedi Kitty, ansızın değişen hayatıyla zor bir mücadeleye girişiyor. Düşünmeyi ve yaşamayı seven, hareketli Kitty, kendi mücadelesini verirken biz okuyucu olarak aynı zamanda onun olgunlaşma sürecine de şahit oluyoruz. Bir ev kedisi olarak başladığı hayatına bir anda sokaklarda devam etmek zorunda kalması, yardımlaşmanın önemini, annelik ve aile kavramlarını bu macera içinde okuruna aktarıyor. Düşünmeyi sevmesi doğal olarak hayatı sorgulamasına da sebep oluyor ve bu sorgu süreci bizi hepimizin yaşadığı tecrübelere götürüyor.
“Selam, Ben Kitty”, genç kitabı olarak okuruyla buluşsa da yetişkinlerin de ilgisini çekebilecek sıcacık ve yalın bir dile sahip. Kitty’nin hikayesi bizlere mücadele etmeyi, dostluğu, umudu ve bir aileye sahip olmanın önemini, bir kedinin insanla kurduğu bağı ve dünyaya bakışını anlatırken, aynı zamanda hayvan sevgisi, sokak hayvanlarına sahip çıkılması gibi toplumsal konulara dikkati çekiyor. Sokakta yürürken yanından geçip gittiğimiz onca hayvanın yerine kendimizi koyduğumuzda dünyaya bambaşka bakmaya başlıyoruz. Mirjam Pressler, yazım dilinin akıcılığı ve samimiyeti ile okuyucusuna böyle güçlü bir empati kurdurmayı başarmış.
Kitabın kapak tasarımı ve içindeki çizimler kendi gibi neşeli, doğal ve keyifli. Özellikle bölüm geçişlerindeki özgün şiirler okuyucuların dikkatini çekecek.
Tomris Uyar’ın, “Hangimiz bir kedi kadar bağımsız, barışığız dünyayla.” dediği yerde başlıyor Kitty’nin hikayesi… Tüm kedi severler ve kedi olmayı düşünenler için umudun kazandığı, özgür bir dünya anlatılıyor.
“Öterse horoz helada, bu gelir şu iki anlama: Ya değişir hayat kökünden ya da kalır şimdi nasılsa.”
İlk yorum yapan siz olun