Ulusal ve uluslararası projelere yazdığı müziklerle dikkat çekici başarılara imza atan, genç medya müziği bestecisi ve Agora Senfoni Orkestrası kurucu şefi / müzik direktörü Yağız Oral ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
-Yağız Bey merhaba. Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Müzikle lise yıllarımda amatör olarak tanıştım. Çok geçmeden karakterimin önemli bir parçası ve kendimi ifade biçimim haline geldi. Ancak müzikle profesyonel olarak tanışmam özellikle gitar çalmaya çok ciddi bir emek ve zaman harcadıktan hemen sonra girdiğim çok sesli koroda oldu diyebilirim. Sonrasında ise konservatuvar, orkestra ve bestecilik çalışmalarım ile devamı geldi.
-Bir projeyi kabul etme sürecinizdeki kriterler nelerdir?
Geçmişte yer aldığım projelerin sayısını göz önünde bulundurup, daha fazla tecrübe edinmeye odaklanıyordum. Fakat şu an çalıştığım insanları daha dikkatli seçmeye ve izleyicileri etkileyecek, iz bırakan, kaliteli projelerde yer almaya özen gösteriyorum. Bu doğrultuda projenin kalitesi ve yapım sürecinde karşı taraf ile iletişimim son derece önemli hale geliyor.
-Yazacağınız müziklerin temasını oluşturma süreciniz nasıl ilerliyor?
Bir yapım müzik yazmaya hazır hale gelip bana ulaştığında, görüntüde neyin nerede olacağı kabaca kesinleşmiş oluyor. Üzerinde çalışacağım görüntünün her karesinin; zaman, mekan, boyut ve süre gibi tüm detaylarını inceliyor ve bu detaylara göre bir enstrümantasyon çıkartıyorum. Bu sayede yazacağım müziğin nasıl duyulacağı ortaya çıkmış oluyor. Sonrasında piyano eşliğinde karalamalar devreye giriyor ve yazmak istediğim temanın ilk hali bu eskizlerden doğuyor.
-Besteciliğin yanı sıra, uzun süredir aktif olan ve kurucu şefliğini yaptığınız Agora Senfoni Orkestrasıyla çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Agora Senfoni Orkestrası (AGO) mevcut sanat ortamında sanatçıların karşılaştığı sorunları çözebilme adına kolektif bir bilinçle hareket ederek, orkestra akademisi niteliğinde çalışmalarını sürdüren ve konserler veren çözüm odaklı bağımsız bir orkestra olarak kuruldu. Ünlü İtalyan tenor Alessandro Safina’nın Asya turnesi kapsamında Türkiye’deki turne orkestrası olarak çalışma fırsatı yakaladık. Bunun yanı sıra ölüme terk edilmiş veya istismara uğramış hayvanlara kucak açan Angel’s Farm derneği yardım konseri ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 24 Kasım Öğretmenler Günü gibi özel günlerde belediye destekli konserler vererek başarılı ve ses getiren çalışmalara imza atmaya devam ediyoruz.
-İçinde bulunduğunuz ve sizi en çok etkileyen yapımlardan bir örnek verebilir misiniz?
Şüphesiz 2023 son çeyreğinde tamamlamış olduğum, Terminal döneme girmiş sınırlı vakitleri kalan insanların son isteğini yerine getiren bir vakıf olan Dilek Ambulans Vakfı’ndaki bir hastanın başından geçen süreci izlediğimiz Hasan Ete’nin yönettiği, Hollanda- Türkiye ortak yapımı belgesel filmi ‘The Good Death’. Bana hayattan çok gerçek bir kesit gözlemleme şansı sunduğu için bu yapıma müzik yazmak benim için çok özel ve anlamlıydı.
-Güncel ve devam eden projeleriniz nelerdir?
Besteleme süreci yeni tamamlanan, fragmanlarıyla şimdiden ödül almaya başlamış Burak Doğansoysal’ın yönettiği Türkiye’nin en kapsamlı habitat belgeseli olan Anadolu Kadim Doğa, Müzik ve sesini hazırlamış olduğum Türkiye’de pek çok bağımsız sanat projesine ev sahipliği yapan Cermodern ve dijital müzecilik alanında çalışmalar yapan Reo-tek işbirliğiyle hazırlanan “Gizemli Dünyalar” serisinin ilki olan Maya projesi ve Türk Hava Yolları, Akbank gibi prestijli markaların tanıtım müzikleri diyebilirim şu an için.
-Bestecilik kariyerinizdeki gelecek hedefleriniz ve bizi bekleyen yeni projeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yazmış olduğum müziklerin insanları etkiliyor olması ve müzik yoluyla bir hikaye anlatıyor olmak en çok tatmin olduğum duygulardan biri. Bu sebeple ilerleyen zamanlar için en büyük hedefim buna devam edebilmek ve yeni hikayelerin sesi olabilmek.
Gelecek çalışmalarım arasında bir dijital platform dizisi ve bir animasyon projesi var. Bunun yanı sıra birkaç farklı büyük reklam ve oyun projesi olacak.
İlk yorum yapan siz olun