Özgür’le bu kez Feridun Oral’ın renkleri arasında bir yolculuğa çıktık. Yine kendi dünyamızda, hem yan yana hem bir başımıza. Bir yandan evrende her şeyin bir karşılığı da var işte. Bu kez cümlelerimiz arasına sızan yazarımızla bir buluşma anımız yok, ama hayaller ve gerçekler arasında kurulmuş sağlam köprüler var. Bir de ihtimaller. Feridun Oral ile bir fincan kahve eşliğinde buluşup renklerinden, çocuk edebiyatından sohbet etme ihtimalimiz, kuşların kanatlarında ya da ne bileyim bulutlarda, balonlarda, muhakkak evrenin bir yerinde saklı. Bizim onu bulmamızı bekliyor.
Sınırı olmayan yolculuğumuzda bu kez çocuk ruhlarımızın konuğu Feridun Oral’dı.
Bizimle oynar mısınız?
Şimdi iki çocuk ruhun kaleminden, Feridun Oral!
Özgür’ün kaleminden:
Günümüzde çocuk edebiyatı alanında çalışan uzman kişiler, farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle beraber çocuk yazınının ortaya çıkış nedenlerini, çocuk dünyasının gerçeklerini, dünyayı algılama biçimlerini ve içinde bulundukları modern zamanların fantastik kurgularını ciddiye alıp yetişkin edebiyatına geçişte bir “ara basamak” başka bir deyişle bir “köprü” olarak değerlendirmekteler. Nitelik kazandırıp “Nitelikli Çocuk Edebiyatı” başlığı altında yazarın edebi metnine, hikâyesine estetik duyarlılık kazandırmak, yaratıcı düşünme becerilerini teşvik etmek, sorgulayan, soru sormayı ilke edinen ve özgürce değerlendirmeler yapan erdemli insan olma yolunda emin adımlarla ilerleyen yeni bir yazın oluşturmaktadırlar. Özellikle eğitim kurumlarında kitapların eğitmenler tarafından ya da zümre başkanlarının onaylarından geçip çocuklarımıza ulaşmaları için bu az önce saydığım özelliklerin hepsi doğal olarak önem kazanmaktadır.
Şimdi nereden ve nasıl başlamalıyım bilmiyorum, ama çocuk yazın edebiyatına kattıklarıyla büyük bir yazar ve çizerle beraberiz bugün. Hikâyeleri çizimleri kadar güzel olan ve okuyucusunun hayal gücünü gıdıklayan, en önemlisi de okuma sevgisini pekiştiren çok yönlü bir sanatçı; Feridun Oral.
Oral, öykülerini özellikle doğanın içinden dostluk ve dayanışma temalarıyla anlatan sıcacık bir anlatıcıdır. Doğayı ve içindeki canlıları sevgiyle kaleme getiren, hem çizen hem yazan sanatçıdır.
Bir lokmacık masalların anlatıcısıdır o.
Yurtdışında kitapları en çok yayınlanan yazardır o.
Kitapları ve çizimleri hem büyük bir keyifle okunan hem de hüzünle takip edilen, minik okuyucuların gönlünü fetheden saygın bir kişiliktir o.
Hikâyelerinin başrolünde doğa, mevsimler ve doğa ile barışık yaşayan sevimli hayvan dostlarımız vardır. Paylaşarak, çoğalarak mutlu sona ulaşan kahramanları onu hiç terk etmez.
Çocuk edebiyatının nasıl olması gerektiği konusunda uzun yıllar düşünen bir kalemdir Feridun Oral.
Çocukları renk ve çizgilerin estetik dünyasıyla tanıştıran ve kendi anadilleriyle seslenen ya da kulaklarına hikâyeler fısıldayan temel yol göstericidir.
Yeni nesil okuyucularını yazdıkları ve çizdikleriyle besleyen, onlara hayatı daha kolay anlama, toplumsal değerleri önemseten, çevresine ve doğasına sahip çıkan duyarlılıkla tanıştırmaktadır. Konularını doğal ve güncel çevresinden seçen, dilin sadeliğinden uzaklaşmadan okuma alışkanlığı üzerinde titizlikle duran Feridun Oral, çocukların duygu ve düşüncelerini ciddiye alır. Yazdıklarıyla kendi dünyasını bizlere açan sayın Oral okuma kültürüne en önemli basamak kabul edilen çocuk edebiyatıyla devam etmektedir.
Hep düşünürüm; yazarlar yeni nesillere yazdıklarıyla kültürel miraslarını sunarlar, aradan uzun yıllar geçse bile günün birinde bir yerlerde mutlaka onlarla karşılaşır ya da buluşursunuz.
Yağmurlu bir İstanbul sabahında İstiklal Caddesi’nin en dingin saatlerinde kendimle baş başa yürürken daha fazla ıslanmamak için YKY Kitabevi’ne sığınıp saatlerce çocuk kitaplarının içinde vakit geçirdim. İşte o vakitlerde tanıdım, sevdim Feridun Oral’ı ve yazıp çizdiklerini.
Bir aşağıya bir yukarıya geçer gibi ömrümden geçti sanki tramvaylar. Ne fötr şapkalı beyefendiler ne şık hanımefendiler artık varlar, galiba hiç olmayacaklar, ama Feridun Oral’ın sımsıcak hikâyelerinde umut yüklü sözcükler yarınların hatırına hep var olacaktır.
Daha fazla geç kalmamak için ne olur sizler de hemen tanışın çok yönlü sanatçı Feridun Oral ile…
Benden tavsiye…
Damla’nın kaleminden:
Küçükken tüm hayatımı renkler üzerine kurmak gibi bir hayalim vardı. Elimden boya kalemleri eksik olmazdı. Çizerdim de. Hep devam da ettim üstelik. Ama sonra zamanla bu hayalin öznesi kelimeler oldu. Yine de renklerle olan bağım hiç incinmedi. Onları özenle sakladım kalbimin gizli odacıklarında. Kitapları çok sevdim evet, ama sadece hikâyesi için değil. Renkleri de sardı sarmaladı beni. İşin özü, ne kelimelerden ne renklerden vazgeçtim…
Daha önce itiraf etmiştim; ben çocuk kitaplarını gerçekten okumaya sanırım yetişkinliğe ilk adımlarımdan sonra başladım. Parçası olmaktan keyif aldığım bu sektörde çocuk kitaplarının renklerine bir kez daha vuruldum. Feridun Oral da o renkleri en özel şekilde hayata geçirenlerden biri. Kedilerin her şiirde büründüğü renkler, yavru ahtapotun sekiz delikli giysilerinin deseni, çok uzaklardaki büyük ormanda yaşayan kırmızı kanatlı baykuşlar, böğürtlen cini ile yakın arkadaş olan sarı gagalı kuş, onları tanıştıran yaşlı ağaç ve yapraklarını küçük kuş için kış boyu dökmeyişi… Hikâyesini kendisi yazsın ya da yazmasın, Feridun Oral’ın adının geçtiği kitaplarda yer alan duygu dolu renklerin tanımı bunlar. En azından birkaçı. Evet, Oral kimi kitaplarının hikâyesini kelimelerle de yazıyor, ama dahası o, kitaplarına en çok çizgileriyle ve renkleriyle hayat veriyor.
Fark ediyor musunuz bilmiyorum, Feridun Oral’ın çizgileri canlanıyor…
Onun beni, bir kez daha yeniden demeliyim, renkleriyle kendine çekişi şiirlerini Yalvaç Ural’ın kaleme aldığı Mırnâme/Büyüklere Kedi Şiirleri’nde oldu. Kedilere olan kalpten sevgim bir yana, bu şiirlerdeki kediler çizgilerde de yaşıyordu. Gerçekten. Kelimelerle bir olup piste çıkan çizgiler, renklerle coşuyordu. Her bir şiir, renkleriyle hayatın içinden sesleniyordu. Hala da sesleniyor; duyuyor musunuz?
Bilir kediler,
Ölünce, cennete gidecekler.
Çünkü çocuklar,
Cennette de olsalar,
Kedisiz yaşayamazlar.
İşte bu yüzden,
Bilir ki kediler…
Ölünce
Onlar da
Cennete gidecekler.
Şiiri okurken bütünleşen resme bir kez daha bakıyorum. Melek kanatlı bir çocuk, kedinin boynunu okşuyor ve ikisi de çok mutlu. Bir mozaik görünümünde resmedilen bu şiirin adı da Mozaik Kedi. Daha pek çok şiirin resmini yeniden okurken sağ yanımda, mesken tuttuğu turuncu koltukta kaçıncı uykusuna daldığını kestiremediğim kedimiz Mükremin Çıtır’a takılıyor gözüm. Onu birinci çoğul şahısta sahiplenişimiz ve büyükler için resmedilmiş kedi şiirlerine bir kez daha hayran oluyorum. Parmaklarım bir kez daha geziniyor çizgilerin üzerinde. Yine, yeniden hissediyorum.
Ben, onun değerini kendimce geç keşfetmiş olabilirim, ancak Feridun Oral, 1986’dan bu yana resim ve çizimleriyle hem ülkemizde hem de yurt dışında pek çok yerde sergileniyor. Elbette pek çok ödülü de var. Kitapları başka dillerde yaşayan çocuklar için de basıldı. Şimdi bu cümleleri kurmuşken elimde bulunan bir ödüllü kitabından bahsetmek istiyorum. 2012 yılında Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından “Yılın En İyi Resimli Çocuk Kitabı” seçilen Kırmızı Kanatlı Baykuş!
“Hiç arkadaşım yok, üstelik uçamıyorum. Kanatlarım kırmızı ve güçlü değil.”
Kitapta şu cümlenin altını kalın bir şekilde çizdim. Bu kitabın hikâyesi de çizgileri de sevgili Oral’a ait ve bence sadece bu cümlede bile bir çocuğun dünyasında arkadaşlığın filizlenmesine sebep olabilirdi. Evet, gerçekten de Feridun Oral hikâyelerinde çocukların ve çocukluğunu yitirmemek için çabalayanların dünyasına umut aşılıyor. O, hikâyelerinde ve renklerinde en çok arkadaşlığı, yardım etmenin yüceliğini, iyi bir insan olmak için çabalamak gerektiğini, kalbimizin düşündüğümüzden çok daha fazla meziyetleri olduğunu renklerin arasından usulca fısıldıyor…
Çocuk ruhum onun renkleri arasında gezindiği için çok şanslı hissediyor. Kırmızı Kanatlı Baykuş’un dostluk ve büyüme serüvenini kalpten kucaklayabiliyorum. Bundan başka bir şey söylemem gerekirse, artık Böğürtlen Cini benim de arkadaşım. Böğürtlen Cini ve Sarı Gaga’nın hikâyesi, biliyorum ki bana bambaşka dünyanın kapılarını aralayacak. Hayatı yaşarken bunu bir yerde anlayacağım. Hikâyesi Sara Şahinkanat’a ait Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor adlı kitapta yer alan çizgilerde ve renklerde, Feridun Oral’ın ahtapotlara kazandırdığı formla ahtapot yavrusu olmaktan bıkan Nino’nun bir gün kahraman oluşunu sekiz koluna borçlu olmasını, inanan gözlerle okurken kendime şaşmamam da bundan.
Kitaplar sadece renklerden ve sözcüklerden ibaret değil, biliyorum; Feridun Oral da bunun en özel kanıtlarından biri. O, tüm alameti farikasını apaçık çocuk edebiyatına adıyor…
Not: Bu kez kendi iç dünyamdan bir alıntı ile bitirmek istiyorum:
Okuyacak son bir serçe bulana kadar yazarım diye düşünüyorum.
Hazırlayanlar: Özgür Özgülgün ve Damla Karakuş
İlk yorum yapan siz olun