Yazan: Elif Patan
Tüm kutsal kitaplarda olduğu gibi İncil de kendi dininin öğretilerinden meydana gelir. Kitab-ı Mukaddes’te yer alan anlatıların çoğu dinin önemli doktrinlerini vurgulamak için kullanılmaktadır.
İncil’de yer alan İsa’nın Mucizeleri bölümünde, İsa’nın Tanrı’nın dinini yaydığı sırada gerçekleştirdiği mucizeler yer alır. Mucizelerden biri olan İsa’nın Fırtınayı Durduruşu şu şekilde anlatılmaktadır:
İsa ve öğrencileri tekneye bindiler. Kıyıdan uzaklaştıktan sonra denizde büyük bir fırtına belirdi. Deniz dalgalanmaya başladı ve dalgalar tekneyi salladı. Bu sırada uyuyan İsa’yı öğrencileri uyandırdı ve ona yakarmaya başladılar. “Kurtar bizi, öleceğiz” dediler. İsa, öğrencilerine dönerek “neden korkuyorsunuz böyle ey kıt imanlılar” dedi. Sonra ayağa kalktı ve fırtınayı dindirdi. İsa’nın mucizesine tanık olan öğrencileri şaşkınlık içinde İsa’ya döndüler “Sen nasıl birisin böyle, deniz ve rüzgar senin buyruğunu yerine getiriyor” dediler. (Matta 8: 23-27; Markos 4: 35-41; Luka 8: 22-25)
Hristiyan sembolizmine göre İsa’nın Fırtınayı Durduruşu mucizesi ‘inanç’ ve ‘korku’ arasındaki çatışmayı anlatır. Dinbilimsel açımlamalarda durdurulan fırtına ile İsa’nın ana doktrinlerinden biri örneklendirilmiş olur. Söz konusu doktrin, korku ve şüphe olgularının inancın önündeki en büyük engel olduğudur. Bununla birlikte Ortaçağ dinbilimcilerinin bakış açısına göre ansızın çıkan fırtına, şeytanı ya da günahkar dünyayı simgelemektedir. İçerisinde İsa ve havarilerinin bulunduğu kayık ise kiliseyi sembolize etmektedir. Bu noktada anlatı, günahkarlığa karşı İsa tarafından kilisenin kurtarılması olarak yorumlanabilmektedir. (Yüzgüller, 2008: 55)
Gemi ya da tekne motifi Hristiyanlık’ta Tanrı evi yani kiliseyle eşdeğer bir anlam taşımaktadır. Tanrı’nın evi olarak ön plana çıkan gemi anlatılarından biri de Nuh tufanıdır. Nuh tufanında korunan canlıların tamamı gemide yani kilisededir. Dışarıda kalan tüm canlılar helak olurken gemidekiler Tanrı tarafından korunmuştur.
İsa’nın suda yürüyüşü mucizesi ise Matta, Markos ve Yuhanna İncillerinde Kalabalığın Doyurulması anlatısından sonra yer alır.
Mucizesinde göre İsa’nın öğrencileri tekneyle karşı kıyaya geçerken İsa tek başına dua etmek için dağa çıkar. İsa’nın gece boyunca dağda yalnız kaldığı sırada tekne rüzgarın etkisiyle kıyıdan uzaklaşır. Esen güçlü rüzgar tekneyi sallamaktadır. Sabaha doğru suda yürüyerek kayığın olduğu yere doğru gitmeye başlar. İsa’nın suda yürüdüğünü gören öğrencileri gördüklerine inanamaz ve İsa’ya “Bu sen misin?” diye sorarlar. İsa, “Yüreklenin, korkmayın bu benim” der. Öğrencilerin biri olan Petrus, “Ya Rab sensen bana izin ver, suların üzerinde yürüyerek sana geleyim” der. İsa, “Gel” diye karşılık verince Petrus kayıktan inerek, suyun üzerinde İsa’ya doğru yürümeye başlar. Ancak hemen yakınında esen rüzgardan korkan Petrus, suya doğru batmaya başlar. İsa’dan yardım ister. Petrus’a elini uzatan İsa, “ey kıt imanlı insan, ne diye korku duydun?” Petrus ve İsa tekneye binince rüzgarda durur. Teknedeki öğrenciler şaşkınlık içinde İsa’ya “Sen gerçekten Tanrı’nın oğlusun” der. (Matta 14: 22-33; Markos 6: 45-52; Yuhanna 6: 15-21)
Hristiyan sembolizminde İsa’nın Suda Yürüyüşü mucizesi, Fırtınanın Durduruluşu ile aynı şekilde yorumlanmaktadır. Esen rüzgar, çıkan fırtınayla eşdeğerdir ve günahkar dünyayı sembolize etmektedir. Tanrı’nın evi yani tekne sallanırken Havarilerin yaşadığı korku İsa sayesinde son bulmuştur. Günahkar dünyaya karşı İsa’nın kiliseyi koruduğu anlatıda, Petrus’un suda yürürken esen güçlü rüzgara bakmasıyla suya batması ise korku ve şüphe kavramlarının inanç üzerindeki olumsuz etkisini göstermektedir. İsa’nın havarilerinin sınandığı bu mucizede Petrus, korkuya kapılmış ve inancı zedelenmiştir. Korku ve şüphe duymayan İsa’nın Suda Yürüyüşü ise ideal inanç örneği oluşturmaktadır.
Her iki mucize de insana özünde olması gereken inancı anlatmaktadır. Şüphe ve soru işaretleri inanca gölge düşürür. Tanrıya akılla değil kalple inanılır.
İlk yorum yapan siz olun