Yazan: Sema Güven
Çocuk ve gençlik edebiyatının doğuşu her ne kadar matbaanın icadına kadar gitse de bilimsel olarak kabul görüşü 18. yüzyıl Aydınlanma Çağı’nı gösterir. Lakin yeni araştırmacılar tarafından geç dönem Ortaçağ’ına uzandığı da söylenir. Dünya edebiyatının klasikleşmiş masalları olmakla beraber çocuk edebiyatının en çok ilgi çeken masalları arasında Grimm Kardeşlerin Masalları, Andersen Masalları ve Perrault Masalları yer alır. Anlatı geleneğine dayalı masallar çocukları büyülü dünyaya götürür, çocukların hayal evrenini genişleterek yaratıcı bireyler olmalarını sağlar. Hayal dünyasını genişleten masalların yanında çocuğun büyümesini ve yetişkin bir birey olma sürecini olumsuz etkileyen, toplumsal kalıp yargıların oluşum sürecinde etkin rol oynayan masallarda vardır.
Masallar kısadır, gelenekselleşmiştir ve diğer masallar ile arasında benzerlik taşır. İyi-kötü, güzel-çirkin, alçak gönüllülük-kibir, adalet-haksızlık, ceza-ödül gibi zıt konular üzerinde durur. Yer ve zamanı belirsizdir. Masalların yapı taşı üvey anne, prenses, cin, peri ve devlerden oluşur. Elma, ayna, yüzük, kurbağa, 7-3 sayısı gibi tekrarlanan semboller ve motifler yer alır. Masallar “bir varmış bir yokmuş ya da evvel zaman içinde kalbur saman içinde” ifadeleriyle başlar. Gerçek hayattaki olayları bazen dolaylı bazen de doğrudan yansıtır.
Çocuğun bilinçaltına gizli göndermelerde bulunan ve kadın imgesinin çocukluk döneminden dayatıldığı masalların başında Charles Perrault’un yazdığı sonrasında Grimm Kardeşler tarafından tekrar düzenlenen Kırmızı Başlıklı Kız masalı gelir. Masal boyunca anne kızına dikkatli olması gerektiğini söylemektedir. Başına kötü bir şey gelmesinden ziyade bekâretini koruması gerektiği için kızını uyarmaktadır. Taktığı kırmızı pelerin de aynı şekilde bekâreti sembolize eder. Grimm Kardeşler tarafından yazılan Pamuk Prenses ve 7 Cüceler ise Pamuk Prenses üvey annesinden kaçıp bir kulübeye sığındığında toplumsal kalıp yargıları üstlendiği görülür. Kulübede yaşayan 7 cücelerin yataklarını toplar, evi temizler ve yemek yapar. 7 Cüceler, Pamuk Prensesi her ne kadar yabancılarla konuşmaması gerektiği konusunda ikaz etse de Pamuk Prenses yabancı ile konuşur ve ataerkil topluma karşı çıktığı için kırmızı elma ile zehirlenir ve onu kurtaran bir prenstir. Kırmızı elma, evlilik öncesi yasak ilişkiyi temsil eder. Camdan tabut ise prensesin dokunulmamışlığının, saflığının simgesidir. Prensin gelmesi ve Pamuk Prensesi alnından öpmesi de dokunulmamışlığı simgeler. Kadın kahraman her zaman erkek kahraman tarafından kurtarılır ve masalın sonu evlilik ile sonuçlanır. Evlilik ile kadına annelik ve eş rolü dikte edilir. Masalda hem cadı kadın imgesi hem de pasif kadın imgesi yer alır.
Görüleceği üzere toplumsal cinsiyet kimliğinin oluşmasında masalların önemi büyüktür. Masallar ataerkil toplum tarafından ortaya konulmuş toplumsal bir sözleşmedir. Masallarda evlenmek istemeyen, asi ve boyun eğmeyen kadın her zaman cadı ile tasvir edilmiştir. Üvey anne ve cadı kadın imgesi her masalda görülür. Küçük okurun bilinçaltında üvey anne, üvey kızının üzerinde baskı kuran, öldürmek isteyen, kıskanç kadın olarak yer alır. Güçlü olan, bağımsız kadın da cadı kadın ile özdeşleşir. Aynı şekilde kadın- erkek çatışması, kız kardeşin namusu erkek kardeşten sorulur ve erkek kardeş kollar, kurnaz kadın, cinsel tacize uğrayan kadın, acımasız kadın gibi alt mesajlarda küçük okurun bilincine bilinç dışı kazanımlar olarak yerleştirilmiştir.
İlk yorum yapan siz olun