Röportaj: Damla Karakuş
Özge’yle Bahadır’la (Çolak) yaptığımız röportajdan sonra tanıştık. Onun da kitabı Ange Yayınları’ndan çıktı. Edebiyatın birleştirici gücü bizi bir araya getirdi de diyebiliriz. Küçük öykülerini çok sevdim ve üzerine biraz konuşalım, onu siz de tanıyın istedim. Necmi Bey’in Alışkanlıkları’nı çalışma masama akşam güneşi vururken tek solukta okurken içimden şöyle geçmişti: Ah şimdi kısa bir tren yolculuğunda olsaydım, bu öyküler yola ne çok yakışırdı… Belki siz öyle yapmak istersiniz…
Keyifli okumalar…
Sevgili Özge, merhaba! Seni tanıyarak başlayalım mı?
Merhaba Damla, üniversiteden arkadaşım Bahadır vasıtasıyla seni tanımaktan çok memnunum. Ben 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldum. Önce bir gazetede istihbarat ve kültür sanat editörlüğü yaptım. Daha sonra medyanın çeşitli alanlarında çalıştım, hâlâ da metin yazarlığı yapmaktayım. En başından beri yazmaya okumaya meraklıydım ama bir kitabın yazarı olmak hepsinden daha gurur verici bir duyguymuş, bunu yaşayınca anladım.
Necmi Bey’in Alışkanlıkları ilk kitabın mı? Yazarlık serüvenin nasıl başladı? Anlatsana biraz…
Necmi Bey’in Alışkanlıkları ilk kitabım oldu, hatta yazma serüvenimin ilk istasyonu oldu diyebilirim. Şimdiye kadar edebiyatla hep yakından ilgili oldum. Yerli ve yabancı fark etmez, okuyan biriydim. Bir yandan gazetecilik ve metin yazarlığı işleri de yazma sürecini beslemiş olabilir. Kısacası bende hep kalem vardı, şimdi de bir defter buldum ve yazdım diyebilirim. 2022 Ağustos ayının kısmetiymiş kitap haline getirmek.
Peki, kitabının adı neden Necmi Bey’in Alışkanlıkları?
Buna karar vermek epeyce zor olmuştu aslında. Aklımda kitaptaki öykülerden birkaç alternatif daha vardı. Mesela kitabın sonunda bulunan “Yalvaç’ın Asal Sayıları”nı düşünmüştüm isim olarak. Sonra bunun tam oturmadığını fark ettim. Hatta biraz korktum diyebilirim. Asal sayı denince matematik sevmeyenler kaçar diye düşündüm. Biraz düşününce Necmi Bey olmalı dedim. Çünkü gerçekten ilginç bir karakter, okurun da ilgileneceğini düşündüm.
Alışkanlıklar konusunu nasıl değerlendiriyorsun? İnsan her şeye çok mu çabuk alışıyor dersin?
İnsanoğlu, başına gelen çoğu şeye alışıyor ama elbette bazılarının zorlu süreçleri var. Yani bu kimine göre iki gün, kimine göre iki yıl olabilir. Hatta bazı durumlar travma yaratır, çünkü hayat böyle bir yer. Ama yol aldığımız yaşamda, geçtiğimiz her durak arkamızda kalıyor. Bunun için bazen isteyerek bazen de istemeyerek alışıyoruz hayata. Önemli olan neye alıştığımızı fark etmek.
Senin alışkanlıkların neler peki? Örneğin yazı konusunda ne gibi alışkanlıkların var?
Bu konuda fikrim şöyle açıkçası; bir insan bir şeyler yazıyorsa elbette daha öncesinde bir şeyler okumuştur. Beni de yazmaya iten faktörlerin başında okuma alışkanlığım geliyor olmalı diye düşünüyorum. Sevdiğin yazarları sürekli okuma istikrarı ama bir yandan da yeni yazarları merak edip, onları keşfetmek de bir alışkanlık. Kısacası iyi şeyler yazmak için iyi okumalar yapmayı alışkanlık haline getirmek gerekir.
Kitabın kapağını ilk gördüğümde beni bir novellanın beklediğini düşünmüştüm ama küçük öykülerle karşılaştım?
Evet, aslında daha çok durum öyküleri, yani bir olay örgüsünden ziyade o anı o durumu anlatan küçük öykülerden oluşuyor.
Seni bu küçük öyküleri yazmaya çağıran ne oldu? Kahramanlarınla nerede, nasıl tanıştın?
Şimdiye kadar öykü türünde çok fazla eser okumamla ilgili bir çıkış noktası olabilir diye düşünüyorum. Mesela Türk edebiyatına bakacak olursak Sait Faik’i çok okurdum ya da Aziz Nesin’in mizah öykülerinden bir raf var kitaplığımda diyebilirim. Keza Ferit Edgü’nün anlatılarını da çok severim ve sürekli okurum. Muhtemelen kendimi de en çok bu türe yakın buldum. Kahramanlara gelecek olursak aslında çoğu kurgusal tipler ancak, hiçbiri gerçeküstü değil. Sokağa çıktığımızda görebileceğimiz veya şu ana kadar illa ki karşılaştığımız tipleri anlatmak istedim.
Sevmeyi bilmeyen kadın Zarife çok içimi acıttı. Var böyle insanlar çünkü. Biraz sevgisizlik hakkında konuşalım istiyorum. Dışarıda akan hayatın günden güne zorlaşmasının sebebi de sevgisizlik gibi geliyor bana. Ne düşünüyorsun bu konuda?
Aslında şahsi fikrim şu yönde, her şeyi hızlı tüketiyoruz uzun zamandır. Bu durumda elbette çağın gereklilikleri var ancak değerlerimiz değişiyor. Sevmenin nasıl bir şey olduğunu unutmaya başladık mesela ya da saygı duymayı bilmiyoruz. Zarife de karakter olarak sıkıntılı biri, dik kafalı. Yeni bir şeyler yapmaya çalışsa da kendine yenik düşüyor. Kolay olanı seçiyor her defasında ve sevmeyi bir türlü öğrenemiyor.
Peki, şimdi sırada neler var? Yeni bir kitap hazırlığında mısın? Neler yapmayı düşünüyorsun?
Açıkçası bu süreç beni çok mutlu etti ve yinelemek isterim. Şimdiden küçük küçük öyküler var cebimde. Önümüzdeki seneye yeni bir öykü kitabı daha gelebilir.
Emekli olmama az kaldı. Yeni hobiler edinmek adına biraz araştırma yaparken sitenize rastladım. Oldukça detaylı çalışmalarınız var. Necmi Bey’in alışkanlıkları ayrıca ilgimi çekti, okumak istiyorum. Bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Elinize sağlık…