Geçmişe bugünün gözlükleriyle bakmak, çoğunlukla şaşılık yapar. Soytarılık mesleği konusunda da böyle. Evet, mesleği dedim, çünkü soytarılık Avrupa’nın devasa saraylarında önemli mesleklerden biriydi. Akıllı bir soytarı hizmetine girdiği kralla kalmaz, hanedanda birkaç krala ardı ardına soytarılık yapabilirdi.
Bu soytarılar, ünlü ressamların tablolarına mankenlik yapacak kadar saygın kişilerdi – örneğin, saray ressamları aşçıların ya da seyislerin tablolarını bu denli çok yapmamıştır.
Bu tabloları yapanlar arasında Velázquez gibi ustalardan Juan van der Hamen gibi biraz daha alçakgönüllü olanlara dek pek çok ressam bulunur.
Verdiğim üç örnek Prado Müzesi’nden. 17. yüzyılda İspanya sarayının şatafatı büyüktü ama cücelerin saygınlığı sadece saraylarla sınırlı değildi. Örneğin Hollandalı ressam Jan Miense Molenaer’in, şu anda Berlin’de sergilenen tablosunda da bir cüce görürüz. Ressamla birlikte yaşayan, onun atölyesini paylaşan bir cücedir bu.
Velázquez’e dönelim. Velázquez’in başyapıtı Nedimeler, kraliyet ailesinin çocuklarıyla birlikte tabloya poz veren saray nedimelerini resmeder. Tablodaki nedimelerden biri cücedir – yaşından anlaşılacağı üzere, sarayda kıdemli bir çalışandır. Üstelik geleceğin kral-kraliçeleriyle birlikte aynı tabloda yer alacak saygınlığa sahiptir.
Saray soytarıları, palyaço değildir.
İlk yorum yapan siz olun