Lokal ressamlar durağında sırada genç ve yetenekli ressam Ayşima Melike var. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar’da eğitim alan Ayşima, yalnızca insan suretlerini yaratıcı imgeler eşliğinde çizdiği resimleriyle değil işlediği nakışlarıyla da müthiş bir zanaat yeteneği olduğunu gösteriyor. Son faaliyetlerinden biri ise İstanbul Kadın Müzesi küratörlüğünde gerçekleşen “Bana Bırakacağınız Gelecek – Kız Çocukları ve İklim Krizi” projesine tuval üzerine resmettiği kız çocuğu ile katılması oldu. Tuval üzerine işlediği nakışlarla da farklı bir formda boy gösteren Ayşima Melike ile sanatını, aldığı eğitimleri, katıldığı projeleri ve çok daha fazlasını konuştuk.
Ayşima merhaba. Önce bize dünden bugüne bir projeksiyonla kendini anlatır mısın?
Merhaba. 1997 yılında Ankara’da doğdum. 2015 yılında Ankara Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünde eğitimimi tamamladım. 2020 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldum. Alanımla ilgili yaşadığım bu dünyada kendimi geliştirmek adına birçok şeyi deneyimledim. 2011-2020 yılları arasında çeşitli kişisel ve karma sergilere katıldım. Çalışmalarımda ise dünyada ve yaşadığım toplumsal gündemdeki olaylardan etkileniyorum. İmge olarak kadını ve fiziksel, psikolojik şiddet kavramlarını ele almaktayım. Nakış tekniğini de kullanarak farklı disiplinleri bir araya getirdiğim çalışmalar üzerinde üretimlerimi sağlıyorum.
Eskişehir’de aldığın eğitim sanatında eşikler atlamana yardımcı oldu mu?
Eskişehir kendimi ve sanatımı bulmak adına kültürel ve sosyal anlamda güzel kazanımlar elde ettiğim bir şehir. Anadolu Üniversitesi’nde aldığım eğitim süresi boyunca çok değerli hocalarımla ve bu alanda farklı bölümlerde, disiplinlerde çalışan arkadaşlarımla güzel bir sanat ortamı yakalama fırsatı elde ettim ve bunun ne kadar büyük bir kazanım olduğunun izlerini şimdi görüyorum.
2018’de Eskişehir Odunpazarı Belediyesi için yaptığın duvar çizimi dikkatimi çekti. Bunu biraz anlatır mısın?
Bir sosyal sorumluk projesi adı altında ben ve arkadaşlarım bir araya geldik. Bulunduğumuz kentteki insanlara, dünyaya Türk ressamlarını ve onların eserlerini tanıtmak adına çalıştığımız bir projeydi. Proje yapım aşamasında ve sonrasında insanlarla kurduğumuz diyaloglarla bunun olumlu bir şekilde ilerlediğini gözlemledik ve böyle bir projede bulunmak beni mutlu etti.
Duvar çizimlerine daha sonra da devam ediyorsun. Bu nasıl bir deneyimdi?
Evet, Eskişehir’de çeşitli açık ve kapalı mekanlara tasarımlar yapmaya ve çizmeye devam ettiğim bir süreç oldu. Duvar resminin olumlu katkısını resim yaptığım yüzeyleri korkmadan büyütmeye başladığımda ve bir zaman kazanımı elde ettiğimde farkettim.
Resimlerinde genelde hangi malzemeleri kullanırsın?
Resimlerimde genellikle ana malzemelerim akrilik boya ve çeşitli dokularda ve kalınlıklardaki iplerim. Fakat resim yaparken bazen kafanızdaki tasarımı ortaya koymak istediğinizde hangi malzemeyi kullandığınızdan ziyade fikrinizi ortaya koymak önemli hale geliyor. Durum böyle olunca dünyada bulunan her malzeme benim için aslında bir resim aracı haline geliyor.
İmgelerle aran iyi görünüyor. Resimlerindeki & nakışlarındaki temalarda salt gerçeklikten öteye gitmeyi seviyor musun?
Kadınların toplumsal yaşamdaki yeri modernleşme sürecini yaşayan Türkiye’de sık sık farklı şekillerde gündeme gelmektedir. Kitle iletişim araçlarında kadınlar ve kadınların sorunlarıyla ilgili çeşitli haberler çıkmaktadır, ancak bu haberler çoğu kez zina, tecavüz, töre ya da intikam cinayetleri şeklindedir. Ben de bu toplumda yaşayan bir kadın olarak sanatımı icra ederken bu toplumsal sorunlarla ilgili üretimler gerçekleştiriyorum.
Bu imgeleri neye göre belirliyorsun? Mesela son nakış çalışmalarından birinde bir kız çocuğunun etrafında daireler çizen bir kaplan görüyoruz.
Kaplanlar insanları bir av olarak görmüyorlar ve onlara zarar vermiyor. O kadar güçlüler ki ölüm ve yaşam çizgisi arasında mücadele verdiklerinde bu mücadele sonunda hemen yıkılmıyorlar. Bu kız çocuğunu yaşadığı toplumda mücadele verirken imge olarak kullandığım bu kaplanla arasında bir bağ oluşturarak sınırı olmayan bir anafor yaratmak istedim.
İşlediğin nakışlarla çizdiğin resimler arasında üretim süreci açısından nasıl farklar var?
Üretimlerimi gerçekleştirirken en büyük fark benim için zaman. Nakış yaparken herhangi bir nakış makinesi veya bir punch iğnesi kullanmadığımdan daha fazla bir zamana ihtiyacım olabiliyor.
Nakış işleme zanaatını biraz anlatır mısın? Bu süreç nasıl başladı?
Nakış tekniği üniversite yıllarımın başlarında bir keşif yaptığım süreçte tanıştığım bir teknikti. Daha sonra araştırdıkça ve deneyimledikçe üzerine daha fazla yöneldiğim bir teknik haline geldi. Nakış ve boya tekniğini bir arada yürütmeye başladım ve ikisinin de birbirini destekleyen bir bağ kurduklarını gördüm. Her ilmek aslında benim için farklı renklerden oluşan ince kalın bir çizgiden ibaret.
Resimden sıkılıp nakışa, nakıştan sıkılıp resme geçtiğin oluyor mu?
Nakışlarım da aslında benim için birer resim. Yaptığım sanatı bir ele benzetecek olursam benim için nakış tekniği de bu elin parmaklarından biridir. Konu resim yapmak olduğunda ise çabuk sıkılan bir insan değilim fakat teknik seçim sürecimi ruh halime göre belirlediğimi söyleyebilirim.
İstanbul Kadın Müzesi küratörlüğündeki, senin de katıldığın güncel projeden bahseder misin?
Greta Thunberg’in attığı tohumları yeşertmek adına Schneidertempel Sanat Merkezi’nde Meral Akkent küratörlüğünde Nart Özel ve Venassa Ponte ile bir sergi gerçekleştirdik. Türkiye’deki iklim aktivisti kız çocukları bir araya gelerek iklim adaletini ve iklim krizine karşı gerçek önemlerin alınmasını talep ediyorlardı. Biz de Ammonite Digital Art Gallery sanatçıları olarak bu proje için özel 28 eserle iklim aktivistlerinin mesajlarını bir görselle yorumladık.
Eskişehir’in ressamlara, genel olarak da sanatçılara yaklaşımı nasıl?
Eskişehir sanatın her alanında diğer şehirlere göre önemli farklar yaratıyor. Bence bir kent olarak kendine bu anlamda olumlu bir kimlik yarattığını ve sanatçıya üretim yapabileceği, gözlemleyebileceği bir ortam sağladığını düşünüyorum. Her geçen gün bunun daha da artacağını düşünüyorum.
Sanatçı Destek Birliği gibi yaptığın diğer iş birliklerinden de biraz bahseder misin?
Hep beraber Covid-19 virüsü ile mücadele ettiğimiz bu dönem de bizde sanatçılar olarak bu olaydan ve olayın getirilerinden çok etkilendik. Bu dönemde bu güzel projelerle eserlerimizin üretimlerini durdurmadan sosyal medya aracılığıyla dünyanın görmesini sağladık. İyilik İçin Sanat Derneği Anadolu’dan İzlenimler projesi ile bir sergi planımız var. Şu anda bunun için heyecanla çalışıyorum.
Ufukta ne gibi planların, projelerin var?
Gelecekte beni ve dünyayı bekleyen şartlara göre hareket etmek istiyorum ama aynı zamanda hayal ettiğim şeyler üzerine daha fazla gözlem ve okumalar yapıyorum. Üretimlerimi önce Türkiye’ye daha sonra ise dünyaya tanıtıp tıpkı benim de eserlerimde yer verdiğim rol model olan kadınlar gibi alanımda bir rol model haline gelmek istiyorum.
Emeğine yüreğine sağlık genç arkadaşlarımızın böyle üretken olması sosyal sorumluluk projeleri içerisinde yer alması ve gelecek nesillere örnek olması umudumuzu aydınlatıyor başarın daim olsun iyiki tanimisin seni guzellik