İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Melek Baydar: Resimlerimde Daha Çok Özlem, Çocukluğa Yolculuk Temalarını İşliyorum

Herhangi bir sanat dalında, merkez figürlerin yanı sıra henüz lokal olan isimlerle röportaj yapmak da hoşuma gidiyor. Güzel Sanatlar eğitimleri alan genç ressam Melek Baydar ile yaptığım röportajın da motive kaynağı bu. 2000 senesinde dünyaya gelen Melek, Ankara Güzel Sanatlar Lisesi’ndeki eğitiminin ardından soluğu 2018’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde alıyor. Resimlerinde ağırlıklı olarak yağlı boyayı tercih eden Melek Baydar, kolaj çalışmaları ve yeni başladığı otoportre serisi ile de dikkat çekiyor. Bir yandan eğitim hayatını sürdürürken bir yandan da sanatında yeni şeyler deneme ve ne istediğini keşfetme sürecinde olan genç ressam en son füzen kalemi ile yaptığı çalışmasını paylaşmıştı sosyal medya hesabında. Sizle birlikte ben de Melek’i bu röportajda daha iyi tanıyacağım.


Melek hoş geldin. Lisede de güzel sanatlara gittiğin için, resme olan ilgin ilkokul dönemlerine mi denk geliyor?
Merhaba. Küçükken ödevlerimi yaparken verdiğim molalar resim çizmek için olurdu. Kendimi bu şekilde rahatlatır ve motive ederdim. Ortaokuldaki öğretmenimin yönlendirmesiyle Güzel Sanatlar Lisesi’ne bir ay gibi kısa bir sürede hazırlanıp kazandım. Benim ilk dönüm noktam oldu diyebilirim.


İlk çizim deneyimlerin nasıldı?
Okulda resim derslerinde yaşıtlarıma göre o dersi daha çok önemsediğimi ve ilgili olduğumu düşünüyordum. Zaten çevremdeki insanlar da bana bunu hep hissettirdi.


Ankara Güzel Sanatlar Lisesi ve ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi… Mektepler nasıl bir dönüm noktası oldu sanatın için?
Güzel sanatlar lisesini kazanmadan önce resim dışında kafamda kendimle bağdaştırdığım bir alan yoktu aslında. Lisedeyken önceki yıllara göre çok daha mutlu olduğumu hissettim. İşte bu benim işim, ben gerçekten de bu alanda ilerlemeliyim dedim.


Tatlı hazırlayan genç bir kız, bir beşiğin başında duran ayıcık… Bir yandan daha soyut veya farklı figürlerin yer aldığı resimler. Resimlerindeki temaları sorsam ne dersin?
Benden 13 yaş küçük kardeşim bana ilham veriyor. Çocukluğuma götürüyor ve ister istemez paletimdeki renklere bu canlılık yansıyor. Bazen onda kendimi görüyorum. Resimlerimde daha çok özlem, çocukluğa yolculuk temalarını işliyorum. Çünkü çocukluk en saf dönem aslında. İnsanların içinde hala bu göstermedikleri kırılgan saf ve çocuksu yanın olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda yakın çevremde yaşananlar benim için büyük önem taşıyor. Yaptığım işlerle şu anda kendimi keşfetme ve deneyimleme aşamasındayım.


Resimde kendini keşif sürecinde ne tür deneyimler ediniyorsun?
Hangi renklere ve malzemeye ağırlık verdiğimi deneyimliyorum. 6 ay öncesine kadar daha katmanlı dokular çıkartırken şimdilerde bunu biraz azalttım.


Resim sanatında sevdiğin dönem & sanatçıları öğrenebilir miyim?
Post- Empresyonizm dönemini seviyorum. Etkilendiğim sanatçılar, Edouard Villard, Mary Cassatt, Henri de Toulouse-Lautrec, Pierre Bonnard, A.R. Penck, Cuno Amiet’ dir. Bunların yanında sevdiğim birçok sanatçı da var.


Bir otoportre serisine başladın. Bu fikir nasıl doğdu, nasıl ilerliyor?
Bu düşünce aklımda uzun zamandır vardı. Ama kendimi tam hazır hissetmiyordum. Ben kendimle baş başa kalıp kendimi çok dinleyen, içimdeki Melek ile tartışan biriyim. Otoportre fikrim de buradan doğdu. Bir nevi kendimi sorgulama diyelim. Bu çalışmalarım pandemi dönemine denk gelmeseydi daha farklı olabilirdi tabii. Seriye ilk geçen kış başladım. İkincisi de Eylül ayında bitti. Şu an yeni başlayacağım çalışmam için düşünme ve eskiz aşamasındayım.


Senin için ideal üretme ortamı nasıl olmalı?
Evimde daha çok üretken ve ruhsal açıdan daha dingin olduğumu düşünüyorum. Sıcak aile ortamı sanırım vazgeçemeyeceğim bir durum.


Resmin için konu seçerken mistik bir süreçten mi geçiyorsun, yoksa daha planlı ve programlı bir arayışa mı giriyorsun?
Bazen anlık gelişen resimler yapıyorum. O anda yapacağım şeye karar vermek biraz oyun gibi aslında. Ama uzun süreli bir resme başlayacaksam süreç daha planlı ve okul gibi işliyor.


Pandemi senin sanat ve eğitim hayatına nasıl yansıdı?
Pandemi aslında hem olumlu hem de olumsuz etkiledi. Daha çok okuma, araştırma, üretme ve yazma fırsatım oldu. Üretimlerim hakkında önceye kıyasla daha fazla düşündüğümü fark ettim. Tabii karantina dönemi dışarı çıkamamak üretimlerim açısından biraz eksi bir yöndü. Çok sevdiğim ve orada çalışmaktan keyif aldığım okulumdan, atölyemden uzak kalmak da zor oldu tabii ki.


Sohbet için teşekkür ediyorum. Eklemek istediklerin var mı?
Ben de bu keyifli söyleşi için teşekkür ediyorum. Benim için bir ilkti.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir