İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sanat Karşıtı Sanat; Dadaizm

Fikrin Sanata Dönüşmesi adlı yazımda Kosuth’un “Felsefeden Sonra Sanat” makalesinden bahsetmiştim. Kosuth, insanın varoluşundan beri üretilen sanatı, Duchamp’tan önce ve Duchamp’tan sonra olarak ikiye ayırır. Bu bakış açısı bir bakıma doğrudur. Sanat tarihinin hiçbir alanında bir akım kendinden sonra gelen akımların neredeyse tamamını etkilemeyi hiç başaramamıştır. Oysa Dadaistlerin, düşünceleri ve sanatlarıyla kendilerinden sonra gelen sanatçıları ve akımları etkilediği bilinir. Bu güçlü etkileşimin nedenini Dadaizm’in kendisinden önce gelen tüm sanat anlayışını keskin çizgilerle reddederken yerine koyduğu yeni sanat anlayışıyla eskiyi tamamen yıkmasına bağlıyorum. Elbette cümlelerimden de anlaşılacağı üzere fikirlerim kişiseldir. Ancak benimle aynı fikre sahip birçok sanat tarihçisinin olduğunu da belirtmeliyim.

Dadaizm, I. Dünya Savaşının etkisiyle tüm dünyanın çalkalandığı bir dönemde kendini gösterdi. Salgın hastalıklar, savaş, toplu katliamlar ve bütün bunlara neden olan insanın yıkıcı etkisi, Dadaistlere göre anlamlı olan her şeyin anlamını yitirmesine neden oldu. Sanatçılar geriye kalan ve insanın neden olduğu anlamsızlığı sorgularken anlamsızlığın anlamını keşfettiler. İçi boşaltılmış eylemler ve ürettikleri eserler, düşünceyi ön plana çıkarmak içindi. Düşünceleri ise geleneğin reddiydi. Sanatçılara göre Dadaizm,  I. Dünya Savaşı’nın vahşetini ve böyle bir şeyin yaşanmasına izin veren tüm dünyayı saran cinnet halini protesto eden bir “anti-sanat” hareketiydi.

“Dadaizm, bazı sanatçıların çivisi çıkmış dünyaya verdiği bir cevaptır” diyen Anna Carola Krausse, Dadaistlerin eser üretirken hangi düşünceden yola çıktıklarından bize bahseder. Toplu katliamların yaşandığı savaş döneminde sanatçılar, insanın ve sanatın ikiyüzlülüğüne şahit olduklarını belirtir. Dadaizm’den önce güzel ve değerli olanın ifadesi olan sanat, reddedilir. 

Dadaistler, önceden belirlenmiş estetik değerler ve güzellik ölçütleriyle eserler üretmeyi reddeder. Söz konusu değerler burjuva sınıfının belirlediği sanat anlayışını yansıtır. Kalıplaşmış sanat döngüsünün dışına çıkan Duchamp, “Beğenilerime uyum sağlamaktan kaçınmak için kendimi, kendimle ters düşmeye zorladım” diyerek sanatın özüne yerleştirdiği düşünceyi paylaşır. Dadaist sanat eserlerini ve Duchamp’ı anlamak için bu düşünceyi bilmek gerekir.

Konuyu bir örnekle somutlaştırırsak, hepimizin bildiği ve çok sevilen Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa eserinin reprodüksiyonunun, Duchamp tarafından değiştirilmiş versiyonuna bakmamız gerekir. Mona Lisa’ya sakal ve bıyık çizerek, resmin altına “L.H.O.O.Q”  kısaltmasını ekler. Kısaltmada şu yazılıdır: “Kızın yakıcı kalçaları var.” Peki Duchamp neden herkes için kusursuz olarak görülen bir sanat eserini bu şekilde küçük düşürücü bir değişime uğratmış olabilir? 

Mona Lisa, sanatta durmadan tekrar eden estetik değerler ve zevklerin temsili gibidir. Duchamp, Mona Lisa’yı değiştirerek gelenekselleşmiş sanat anlayışını reddetmiş olur. Burjuva sanatına bir saldırı barındıran eseriyle Dcuhamp, aslında hayatın her noktasına sinmiş iktidarın kendini tekrar tekrar üreten formlarını eleştirir. Başka bir açıdan gelenekselleşmiş beğeniler, siyasal iktidarın kendisini gösterme şeklidir. Sanatçı eseriyle söz konusu durumu eleştirmiş olur.

Kıvrak bir zekanın ürünü olarak anılabilecek bir başka eseri ise 1913 yılında bir sandalyeye monte ettiği bisiklet tekerleğidir. Saygın bir sanat galerisinde sergilenmeden önce bir hurda olarak nitelendirilen bu çalışma, sanat galerisinde sergilenmesiyle birlikte bir “sanat eseri” olarak görülür. Duchamp, yaptığı şeyin farkındadır. Göstermeye çalıştığı “sanat” algımızın sadece eserden değil, eserin sergilendiği mekandan da kaynaklı olduğudur. Duchamp kendi ifadesiyle bu eseri “sanatın ikiyüzlülüğünü göstermek için” yapar ve toplumun önüne koyar. 

Marcel Duchamp, American, born France. 1887-1968 Bicycle Wheel (Roue de bicyclette), New York 1951 (third version, after lost original of 1913) Metal wheel mounted on painted wooden stool, 50 1/2 x 25 1/2 x 16 5/8″ (128.3 x 63.8 x 42 cm) The Museum of Modern Art, New York. The Sidney and Harriet Janis Collection, 1967 © 2006 Marcel Duchamp / Artists Rights Society (ARS), New York / ADAGP, Paris / Succession Marcel Duchamp

Kurt Schwitters, I. Dünya Savaşı ve yıkımın etkisini fazla hissettirdiği sözleriyle yaptıkları sanatı “Zaten her şey paramparça olmuştu. Tek yapabileceğimiz, bu harabenin içinden yeni bir şeyler yaratabilmekti” diyerek özetler.

Dadaizm’in ürettiği yeni sanat, absürd ve saçma kelimeleriyle anılırken, Donald Kuspit, Sanatın Sonu kitabında Duchamp’tan bahsederken Dadaizm’i bizlere şöyle aktarır; “Her bir sanat eseri deyim yerindeyse sanatçının kendi kendisiyle karşılaşmasını, yani sanatçının malzemesi aracılığıyla duygularını yeniden yaşayıp, yeniden düzenlediği analitik bir seansı temsil eder. Her ne kadar sonuçta ortaya çıkacak şey sanat kılıfı altında kendini ifade etmekten, kendine ayna tutmaktan (yoksa kendi kendini taklit etmekten mi?) ibaret kalabilecek de olsa, atölye, sanatçının kendi kendini tedavi etmeye çalıştığı bir kliniğe dönüşür”   

Sonuç olarak Dadaizm ve Duchamp çok fazla eleştiriye maruz kalsa da sanatın yönünü değiştirmeyi başarır. Dadaizm’den sonra ortaya çıkan tüm sanat akımları içinde bir parça Dadaizm’i barındırdı. 

Kaynaklar

Hodge, Susie “Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri” Domingo Yayınları, İstanbul, 2016

Kuspit, Donald “Sanatın Sonu” Metis Yayınları, İstanbul, 2018 

Krausse, Anna-Carola “Rönesans’tan Günümüze Resim Sanatının Öyküsü” Literatür Yayınları, İstanbul, 2005

Yıldız, Bülent “Marcel Duchamp Eserlerinin Yıkıcı Düzlemi ve Ready-Made’lerindeki Anti-Topografi” Art Sanat Dergisi, Sayı:6 İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2016, Sayfa:113-145       

Yazan: Elif Patan

Bir yorum

  1. Nahit V. Nahit V. 21/05/2020

    Harika bir yazı, yazar hanımı tebrik ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir