Ekranın ve sahnenin deneyimli oyuncularından, mütevazi ve başarılı oyuncu Sinan Albayrak’la, yaşamı ve oyunculuk kariyeri ile ilgili oldukça keyifli bir röportaj gerçekleştirdim.
Mine Alpan: Öncelikle bize değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Sinan Albayrak nasıl biridir diye sorsak, bize kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Sinan Albayrak: Uzun zamandır amacını yitirmiş, biraz kayıp, biraz dalgın, sabırsız, sıkılgan. Lodos’la Poyraz arası bir şey. Kıble’yi şaşırmamak lazım.
-İşiniz dışında zamanınızı nasıl değerlendirirsiniz ?
-Bol bol yürürüm. Yanıma kitabımı alır güneşli bir yer bulur kahvemi söylerim. Sporum önemli, iyi film izlemekten keyif alırım.
-Oyunculuğa başlarken olmak istediğiniz yerle şuan olduğunuz yer arasındaki fark nedir?
-Hedefim hiç yüksek olmadı. Dolayısıyla şu an olduğum yerle arasında bir fark yok.
-Geriye dönüp baktığınızda keşke bunu ben yapsaydım dediğiniz bir iş var mı, yoksa hep ileri bakan bir insan mısınız?
-Tiyatro oyunu olarak var aslında, “Woyzeck”. Hala umut var.
-Sizce sanatçıların hayata karşı duruşu nasıl olmalı ?
-Önyargısız, kibirsiz, çocuk gibi delikanlıca. Ezbercilikten uzak, ezber bozan.
-Zorlukları, keyifli yanları ve birçok kimsenin bilmediği yönleriyle nasıl bir meslek oyunculuk ?
-Yorucu. Çalışma şartları en ağır ülkelerden biriyiz. İşçiye, emekçiye, çalışanına değer vermeyen bir sektördeyiz. Gecesi gündüzü olmayan, aylarca hatta yıllarca başka şehirlerde sevdiğinden, ailenden uzak, arada bir evine gelebildiğin bir iş. Ekranda toz pembe algılanan oyuncunun hayatı, ne kadar kazanıyor olursa olsun, hiç de iç açıcı değildir. Bu arada, çok az sayıda oyuncu hayatının tümünü oyunculuk geliriyle rahat bir şekilde sürdürebilir. Güzel yanlarından bahsetmek istemiyorum çünkü bunların hepsi geçici.
-Birçok film ve dizide oynadınız, sizde iz bırakan bir rol oldu mu?
-Yersiz, Yurtsuz, Ishak.
-Tiyatro, dizi, sinema ve seslendirmeyi sıralamaya koyarsak, hayatınızı en çok etkileyen hangi dal olmuştur?
-Tiyatro ve Sinema işin keyfini hissettirir, dizi karın doyurur. Sadece belgesel seslendiriyorum ve evet, bu da keyif veriyor.
-Oynadığınız karakterlerle aranızda bir bağ kuruyor musunuz? Üzerinizde bu etkileşim ne kadar süre kalabiliyor?
-Canlandırdığınız her karakter gerçek kişiliğinizi aşındırır. Bu sebeple özünüzü hep beslemek, güçlü tutmak zorundasınız. Maneviyat bunun tek gıdası. Canlandırdığınız her rolün inandırıcı olması gerekir. Buna ilk siz inanmalısınız ki izleyen de inansın. Rolden çıkabilmek ve geride iz bırakmamak bazen oyuncunun karakterine göre zorluk gösterebilir. Dediğim gibi, maneviyat.
-Son olarak dizi sektörüne girmek isteyen gençlere neler söylemek istersiniz?
-Girmeyin.
*Görsel sinanalbayrak.net sitesinden alınmıştır
İlk yorum yapan siz olun