Yazan: Merve Yahşi
Film stüdyoları, yapımcı ve dağıtımcıları, salgından doğrudan etkilendi. Buna karşı olarak, dijital dünyanın taleplerini daha iyi anlama ve karşılamak için artık bu yeni iş modelini gelenekselleştirme fırsatını yakaladılar.
2020 sinema salonları için bir karmaşa yarattı. Pandemi sebebiyle sinema salonlarının kapanması, küresel bilet satışlarında büyük bir düşüşe yol açtı. Film festivalleri iptal edildi ya da ertelendi. Film gösterimleri ileri tarihlere taşındı veya süresiz olarak ertelendi. Bazı gişe filmleri dijital platformlara satıldı, dijitalde vizyona girdi. Bu filmlerden biri de Ezel Akay’ın çok konuşulan filmi 9 Kere Leyla filmiydi. Tabii, 9 Kere Leyla’yı sinema salonunda izlemek herkes için çok daha acı olabilirdi. Ancak Covid-19’dan önce bile sinema endüstrisi zaten değişiyordu.
ABD ve Kanada olarak sınıflandırılan Kuzey Amerika pazarı, onlarca yıldır dünyanın en büyüğü olarak nitelendirilmekteydi. Bu 2019’da doğruydu, iki ülke gişe gelirlerinde toplam 11,4 milyar dolarla dünya deviydi. Kuzey Amerika’dan elde edilen gelir, son on yılda çok az büyüme gösterdi. Kuzey Amerika’daki büyüme hızı düşerken, dünyanın geri kalanı hızla sektörel bir büyüme sağlıyordu. Bu, giderek küreselleşen bir sinema pazarı ve sadece Amerikalılar için değil, dünyanın yükselen pazarlarına hitap edecek filmler yapmaya teşvik edilen bir Hollywood anlamına geliyordu. Özellikle Çin güçleniyor. Avrupa Görsel-İşitsel Gözlemevi’nin yıllık raporundan alınan verilere göre, ülkenin gişe rakamları 2015’te yaklaşık 6,8 milyar dolarken 2019’da 9,3 milyar dolara yükselmişti bile.
Pandemi sürecinde hayat pratiklerimizde çok radikal değişimler yaşadık. Dolayısıyla tüketicilerin tercihleri, öncelikleri ve değerleri tamamen değişti. Bunun elbette etkisi çok büyük fakat ortada görmezden gelinemez bambaşka durumlarında olduğunu belirtmek istedim. Hayatımızın her alanında sekötürlerin yeniden şekillenmesine sebeb olan pandemi, zaten dijitalleşen sinema sekötürünün dönüşümünü yalnızca hızlandırdı. 2021’e girerken Türkiye’de de iki yeni dijital platform kamuoyuna duyuruldu. Exxen ve Gain hayatlarımıza girdi. Exxen, Acun Ilıcalı gibi bir medya devinin yapmak zorunda olduğu bir hamleyken, Gain oldukça iddialı ve girift yapısı ile müthiş bir sürpriz yaptı. Gain’in daha hızlı tüketilebilir bir alan olması, dik yayın anlayışı sinemamıza da yansıyacak gibi gözüküyor.
Sektörün Dünya Devleri
2019-2020 seneleri arasında 15 ülkede 1000’den fazla stüdyo işleten, dünyanın en büyük sinema zincirinin sahibi olan AMC Entertainment’ın piyasa değerindeki düşüş, o kadar sert vuruldu ki, iflas olasılığı konuşulmaya başlandı. Hollywood boş dururken, Japonya’nın film pazarı rekorlar üstüne rekor kırmaya devam ediyordu.
Disney, gişe rekorları kıran filmler inşa etse de, dijitalin geleceği olduğunun farkındaydı. Şirket zaten bu yöne doğru gidiyordu, ancak salgın işleri epey hızlandırmış gibi duruyor. Disney’in stüdyo ve tema parkı işletmeleri salgın yüzünden harap oldu ve ikisinin de yakın zamanda önceki kâr seviyelerine geri döneceğini düşünmüyorum. Ancak dijital platformu Disney+ şirketin tek başına parlak noktası olarak okunabilir. Disney+, lansmanından bir yıl gibi kısa bir süre sonra 60 milyondan fazla küresel aboneye ulaştı. Buna bir başarı derken Netflix’in 203,7 milyon abonesinin olmasını görmezden gelmiyorum tabii.
Perakende devi Amazon’a gelecek olursak, Covid-19’un daha fazla insanı çevrimiçi içerik tüketmeye zorlamasıyla Amazon daha da güçlendi. Bir zamanlar kâr yerine büyümeye öncelik vermesiyle ünlenen şirket artık her ikisinde de başarılı gözüküyor.
Velhasıl…
Değişimi yalnızca pandemi üzerinden okumak yapılan analiz ve araştırmaları, verileri görmezden gelmek anlamına geliyor. Durum tespiti yapmaya karar verdiğimden beri birçok yorum okudum. Ülkemizdeki kaynaklar, sinema sektöründe yaşanan veyahut yaşanacak olan değişimi pandemi ve dolayısıyla mecburiyetler üzerinden okuyor. Dünyanın başka yerlerinde bu konu ele alınırken pandemi öncesine de ışık tutulmuş. Dolayısıyla daha objektif ve toplu yorumlar getirilebilmiş gözüküyor. Yazımda kullandığım verileri incelemek isterseniz kaynakça bölümünden ayrıntılı linklerine ulaşabilirsiniz.
Son olarak; Türkiye’de Sinema Salonları’nın Dijital Dönüşümü diye bir makale ile karşılaştım, keyif aldım. İzleme pratiklerimizle ilgili daha önce yazdığım İzlemek, Okumamak başlıklı yazımın da mevzu ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
İyi okumalar, bol dijitalleşmeler!
İlk yorum yapan siz olun