Yazan: İdil Güney Şimşek
Sinema tarihinin en büyük efsanesini duymayan yoktur sanırım. Buharlı bir trenin Fransa’daki Ciotat kasabasına varışını ve buradaki yolcuları konu edinen Lumière Kardeşler yapımı olan “Trenin Gara Girişi” (L’Arrivée d’un Train en Gare de La Ciotat) isimli film sinema tarihinin ilk filmi olarak kabul edilmiştir.
Söylencelere göre izleyiciler, beyazperdeye yansıtılan trenin üzerlerine geldiğini düşünerek salonda paniklemiş ve kaçmaya çalışmışlardır. Her ne kadar sinema tarihçisi – akademisyen Martin Loiperdinger’in araştırmalarına göre o döneme ait gazete, dergi ve polis kayıtları gibi çeşitli tarihsel kaynaklarda bu olayın yaşandığına dair bir bulgu bulunmasa da efsane ya da gerçek, sinemanın izleyicide bıraktığı güçlü etkiyi anlatabilmek için oldukça başarılı bir hikâye diyelim.
20. yüzyılda kendine özgü anlatı dili ile yedinci sanat dalı olarak kabul edilen sinemanın günümüzde her türlü hayali ya da tasarımı gerçekleştirme imkânı sunan teknik mükemmelliğe ulaştığını söyleyebiliriz.
Tarih boyunca bilim ve sanat karşılıklı olarak birbirlerini etkilemiştir. Sinema tarihine baktığımızda da Lumière Kardeşler’in icat ettiği sinematografın temellerinin Thomas Edison’un geliştirdiği kinetoskop isimli -film göstericisinin atası sayılan- makineye dayandığını görmekteyiz.
Hareketli görüntülerin elde edilmesinden çok önce, eski medeniyetlerde seri konu anlatımlarının kabartma resimlerle sunulması görsel anlatımın ne derece önemli ve etkili olduğunu gösterir niteliktedir.
Sinema tarihinin önemli kuramcılarından ve yönetmenlerinden Sergei Mikayloviç Eisenstein sinemayı; edebiyat, resim, müzik gibi geleneksel sanatlardan (traditional arts) üstün görmüştür. Da Vinci’den oldukça etkilenmiş ve aynı zamanda bir mühendis olan Eisenstein’a göre sinema, bilim ve sanatı bir araya getiren en iyi şeydir; harekete ve hız görüntüsüne dayanan yapısıyla düşüncenin gelişim sürecini göstererek izleyiciyi harekete geçirme şansına sahip tek sanat dalıdır.
Kuramcı Balázs ise sinemanın daha önce hiçbir sanatta görülmemiş yeni bir psikolojik etki yaratmasından bahseder ve sinemanın kendine özgü dilini araştırır. Montajın anlam yaratma etkisini ve manipülasyon aracı olarak da kullanılabileceğinin altını çizerken; sahne ve seyirci arasındaki mesafenin sürekli değişmesini sağlayan kamera, izleyicinin oyuncunun gözünden görebilmesi, dramatik etkiyi güçlendiren çekim ölçekleri gibi pek çok sinemaya özgü tekniğin izleyicinin kendini kahraman ile özdeşleştirebilmesini sağladığını belirtir.
Sinema, görsel efektlerin ve teknolojik imkânların sunduğu görsellik ile artık izleyiciyi çok daha fazla etkileme gücüne sahiptir. Unutmamak gerekir ki sinema, dünya çapında dev bir endüstriye dönüşmüştür ve bir sanat olduğu kadar aynı zamanda en yaygın ve kitleleri sürükleyebilen bir kitle iletişim aracıdır.
Sinemanın gücünün farkındalığıyla.
1895 tarihli ilk sinema filmini izlemek isterseniz, iyi seyirler!
Büyük bir keyifle sinema sanatını bilim tarihiyle harmanlamış olduğunuz yazınızı okudum. Tebrik ederim. Kaleminize emeklerinize sağlık. İnsanlığın yaşam mücadelesi verdiği bu pandemi döneminde soluk almamızı sağlıyorsunuz. Teşekkür ederim…
Teşekkür ederim ???? Sağlıklı günlerde sinema, tiyatro, konser salonlarında bir araya gelebilmek dileğiyle…
“Sinemanın Gücü” başlıklı yazınızı okudum; tiyatroya ve türlerine (komedi, dram, tarihi, epik, vodvil, tek kişilik oyun…) ilişkin benzer içerikli yazılarınızı da okumak isterim. Esenlik dileklerimle… ,
Çok teşekkür ederim geri bildiriminiz için. Tiyatro ve türlerine ilişkin yazılar da kaleme alacağım ???? Saygı ve sevgilerimle.
Sevgili yeğenim İdil, çok çok güzel yorumlamışsın… bizi bir konuda daha aydınlatdığın için teşekkürler… güçlü kaleminle yeni yazılarında görüşmek üzere…
Teşekkür ederim, sevgiler ????
Bizim gençliğimizde de, hemen hepimizin bir sinema yönetmenliği denemelerimiz vardı.
Mahallede, evcilik,
Okulda, Çanakkale geçilmez,
Daha sonra, Aşk üzerine…..
İdil’cim Senden ileride, yakın gelecekte,
Sinema yönetmenliği bekliyoruz..
Bu kumaş sende fazlasıyla var….
Sevgiler. ❣️
🙂 Doğru. Oynadığımız tüm oyunlar bir çeşit doğaçlama ya da kurgusu olan senaryolar. İnşallah belki bir gün neden olmasın ???? Sevgiler.
Ilk sinema filmini zevkle seyrettim.efsanesi de ilgincmis.bilmiyordum.????
Teşekkür ederim 🙂 Mutlu oldum ????