Fener kulesi olarak inşaa edilip daha sonra esirler için zindan olarak kullanılan… Hatta ilerleyen dönemlerde yangın haberci kulesi olarak kullanılırken tuhaf biçimde yanmış olan! Ve… sonra ki dönemlerde depremi halka duyuran rasathane iken yıkılan. Kaderin cilvesi gereği, bunlar yetmez gibi kulenin kubbesi fırtınaya yenik düşen ancak her seferinde, yeniden gereken şekilde onarılarak ayakta kalarak, tarihe meydan okumayı başaran “Galata Kulesi” tarihi ve efsanelerini daha önce duymuş muydunuz?
Kulaktan kulağa yayılarak bugünlere kadar gelen “Galata Kulesi” efsaneleri ve ev sahipliğini yapan “Galata bölgesi tarihini” bu hafta sizlere büyük bir heyecanla yazıyorum. İstanbul, dendiğinde akla ilk gelen yapılardan birisi olan Galata Kulesi, dünyanın en eski ve çevresi daima kalabalık olan yapıları arasındadır.
Galata kulesi tam bir sır küpüdür. İstanbul’a tepeden bakar ve kimsenin görmediklerini görür, bilmediklerini bilir.
Can Atilla
İstanbul deyince aklıma kuleler gelir, ne zaman birini çizsem öbürü kıskanır, ama şu kız kulesinin aklı olsa galata kulesine varır, bir sürü çocukları olur.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu
M.Ö. 7. yüzyılda Byzantium adında küçük, antik bir balıkçı köyü olarak kurulan İSTANBUL, Roma hükümdarı Constantin imparatorluğu ile yeni adını almıştır. Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde ise tüm dünyanın kaderi değişmiş, yeni bir çağ başlamış ve şehrin yeni ismi “İstanbul” olmuştur. Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesi ise İstanbul’ un bu kadim tarihine, geçmiş yaşanmışlıklarına ve birçok dönemine şahitlik etmiştir. Kule, İstanbul’ un tarihi “Galata” bölgesinin en yüksek yerine de gözetleme amacıyla, MS 500’lü yıllarda inşaa edilmiştir. Yüksekliği yaklaşık 70 metre olan kulenin ağırlığının tahmini 10 bin ton olduğu düşünülmektedir.
Her zaman sıra dışı bir mahalle olan Galata bölgesinin, Antik Çağda adı “Sykai” (İncirlik) olarak adlandırılan Galata Bölgesinin, kule üzerinde ki sıra dışı etkileri şüphesiz ki, tartışılamaz.
“Burada fesli sarıklı insanlar görmezseniz, şarkta olduğunuza inanamazsınız. Her tarafta Fransızca, İtalyanca ve Ceneviz dilleri konuşuluyor”
Edmondo de Amicis
Romalılar, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar tarafından hem bölge hemde kule her seferinde farklı amaçlarla kullanılmıştır. Gayrimuslim halkın çoğunlukta olması sebebiyle , eskiden Galata’ya ‘Karşı taraf’ deniyordu. 17’nci yüzyılda, Galata’da 70 Rum ve 18 Müslüman mahallesi bulunduğu rivayet edilir.
“Galata kavmi bir kaç fırkadır. Birinci fırka gemiciler, ikinci tüccarlar, üçüncü sanatkarlar, dördüncü marangoz ve kalafatçılardır. Ekser ahalisi Cezayir elbiseleri giyerler. Zengin kaptanları vardır”
Berk İlhan
Haliç’in ve İstanbul Boğazı’nın panoramik manzarasını sunan tarihi yapı, Karaköy’ün üst kısmında yer almaktadır. Semtin adının, çevresinde ahırlar bulunmasından dolayı “süt” anlamına gelen “galaktus” veya İtalyanca “merdivenli yol” demek olan “calatadan” kelimelerinden geldiği iddialar arasındadır.
Hakkında pek çok rivayetler bulunan Galata Kulesi, önce 1509 yılında İstanbul’da sarsıcı şekilde gerçekleşen depreme yenik düşüp, kısa sürede yeniden onarılsa da ilerleyen yıllarda çıkan bir yangında yeniden kullanılmaz duruma gelmişti.17. yüzyılda ise yangınları duyurmak için ‘kös’, yani davul çalınma yeri olması sebebiyle “kös kös dinlemek” deyimi tarihi Galata Kulesinden gelir.
Gözetleme kulesi, hapishane, itfaiye kulesi, yıldız gözlem evi gibi çeşitli amaçlara hizmet eden kule hakkında birçok ilginç halk efsanesi bulunmaktadır. En çok bilinen efsanelerden biri Romalılar döneminden kalmış olan, “bir kadın ve erkek, Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıkarlarsa, o çiftin evleneceği” efsanesidir. Bir diğer efsane ise “Kız Kulesine fiziki benzerliği ile Galata Kulesinin ziyaretçi aşıklarını güzelleştirdiğidir”. Bilindiği üzere, günümüzde aşk filmlerinin çoğu Galata bölgesinde çekilmektedir. Ayrıca sadece bir kişinin içinden geçebileceği yükseklik ve genişlikte inşa edilen yer altı tünellerinin var olduğundan bahsedilmektedir. Tarihsel aşamalar ile incelendiğinde iklim şartlarından az etkilenmek, su saklamak, yırtıcı hayvanlardan ve saldırılardan korunmak için yapılan tüneller, günümüzde gizemini koruyan yapılar arasındadır.
Osmanlı İmparatorluğu’ na ait bir kule olmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından indirilen ancak önceleri kulenin tepesinde bulunan büyük haç işareti sebebiyle, kulenin Bizans döneminde ki adı ise “Büyük Burç” (Megalos Pyrgos) ve “İsa Kulesi” idi.
Gökteki kutup yıldızı gibi, İstanbul’ un devasa, metropolik binalarından önce her yerden görünen “Galata Kulesi”, atlattığı badirelere rağmen hayatta kalabilme mücadelesi ile herkesin hayat hikayesi ile bağ kurmaktadır.
Meraklısına duyurulur!
Tekrar tekrar dirilmesi, hakkındaki efsaneleri ile nice yaşamlara köprü vazifesi gören “Galata Kulesi” hakkında daha çok bilgi sahibi olmak isterseniz, şehrin kütüphanelerini ziyaret etmenizi naçizane tavsiye ederim. İstanbul hakkındaki bütün kitaplarda ve seyahatnâmelerde Galata Kulesi’nin bahsi mutlaka geçmektedir.
Yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle… Hoşçakalın
Yazan: Tülay Çağlar Kadı
[…] yokuşunun başına geliyordu. Karaköy ile Bankalar Caddesi’nin kesiştiği noktadan başlayıp Galata’ya çıkan Yüksekkaldırım’dan Karaköy’e doğru uzanan mühendis, her seferinde bu dimdik […]