Birbirinden farklı kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Tasarım Parkı’nın kurucusu yüksek iç mimar Nursema Öztürk ile Tasarım Parkı’nı kurma hikayesi, Tasarım Parkı’nda düzenlenen etkinlikler ve sergiler üzerine konuştuk.
Tasarım Parkı’nı hayata geçirme fikri nasıl oluştu?
2002 yılında Alman İç Mimarlar Birliği (BDIA) ile tanışmam sayesinde bu fikir ortaya çıktı. Dile kolay 21 yıl önce… Bu çalışmaları Türkiye’de başlatan kişi oldum ve sonrasında iki ülke arasında bir köprü olarak geniş kapsamlı workshop ve sergileri tasarımcıların katılımı ile 2016 yılına kadar devam ettirdim. Bu ses getiren ve neredeyse ilk nitelikli etkinlikler diyebileceğimiz çalışmalar epey büyüyünce her yıl mekan bulma sıkıntısı ortaya çıktı. Yoğurtçu Parkı ile karşılıklı, iki katlı, köşe 400m2’lik bir mekan bizim mekan sıkıntımızı çözdü. Bir tasarımcı olarak yurtdışı tasarım fuarları, design weekler hep hayalimdi ve bu hayal ile Tasarım Parkı ismi ile (Tasarımların parkı gibi) bir düşünce ile marka oluştu ve 2010 yılından bugüne 13 yıldır bu bölgede çalışmalara hiç ara vermeden devam ettik. Pandemi döneminde bile online sohbet, atölye gezileri gibi çalışmaları aralıksız sürdürdük.
Tasarım Parkı’nda düzenlenen etkinliklerin içeriği ile ilgili bilgi verir misiniz?
Mekanımızı tasarım odaklı ve hareket kabiliyeti sunabilecek hale getirdik , çok girişli olması biraz heyecan ve sürpriz yaratıyor, bu sebeple biraz seçici olarak ve yaratıcılığı önemsiyoruz. Tasarım Parkı farklı meslek gruplarından ve sektörlerden kişileri bir araya getiren özel bir mekan olma özelliği taşıyor, yeni dönemde de dikkat çeken sergiler, atölye çalışmaları ve deneysel projeler düzenleyeceğiz. Aynı zamanda kurum ve markalar için etkinlik alanı olarak hizmet ve imkan sunuyoruz. Sergi & sanatçı buluşmaları, ilham veren sohbetler, sürdürülebilirlik odaklı buluşmalar ve atölye çalışmaları gibi pek çok sayısız etkinlikler ile birlikte garaj mekan konsepti ile alt katında sürprizli alanlarla yaratıcı mekanlarda etkinlikler tasarlıyor ve ev sahipliği yapıyoruz. Bahçe alanımızda yaklaşık yüz kişilik kapasite ile müzik albüm lansmanları imkanı sunuyoruz.
Tasarım Parkı’nda sıklıkla sergiler gibi sanatsal etkinlikler de düzenleniyor. Sizin özelinizde Tasarım Parkı’nın sanata bakış açısından bahseder misiniz?
Sanat benim 3 yaşımdan beri ailemde gördüğüm ve ailemden taşıdığım genlerle hayatıma nasıl girdiğini bilmediğim, hep doğal olan bir şey. Ailemizde ilk akademili ressam Mehmet Belentepe 1930 Mezunu ve sonrası annem ve seramik sanatçısı. Ablam ile benim güzel sanatlarda okumama vesile olmasına kadar geliyor. Çocukluğumda resim yarışmalarında birinciliklerim vardı ve hep iyi resim yeteneğim ile bilinirdim. 1984 yılında İç Mimarlık ve Endüstriyel Tasarımı bölümü ile sanat ile tasarım arasında kaldım ve tasarım ve iç mimarlık ana mesleğim oldu , sonrasında resim ile ilgim hobi olarak kaldı.
İçimde kalan bir özlem olarak Tasarım Parkı bünyesinde sanat ve tasarım ile dolu dolu oldu. Amerika’dan döndüğümde 1997 yılında açtığım Elturco İç Mimarlık ofisimin açılışını ünlü sanatçıların resimlerinin sergisi ile gerçekleştirdik. Yeni bir koleksiyoner olduğumu söyleyebilirim. Sanatçı eserlerine koleksiyonumda yer vermeye başladım.
Tasarım Parkı’nın diğer galerilerden farklı olmasını istiyorum. Aslında standart bir galeri olmaktan öteye geçmek istiyoruz ve önceliğimiz işin ticareti değil. Birinci önceliğimiz genç sanatçılara alan açmak, görünür olmaları için bir arada çalışmak ve en önemlisi şeffaf olmak. Sanatçılar galeri tekelinde bazen sıkışıyorlar, biz de onların hareket kabiliyetlerinin azaltıldığını görüp, işin tüccarı olmamayı seçtik. Bu durum her iki tarafı rahatlatan ve samimiyet yaratan bir durum diye düşünüyorum.
Tasarım Parkı’nın geçmiş yıllarda Contemporary İstanbul ve İstanbul Bienali kapsamında çeşitli çalışmaları ve iş birlikleri olmuştu. Önümüzdeki dönemde de böyle çalışmalar gündeminizde olacak mı?
Bizim katkılarımızın fark yaratacağını düşündüğümüz, sanat ve tasarımın olduğu her mecrada varız.. Pandemi ile duraklayan bu çalışmalar şimdi hız kazandı ve daha da çoğalmaya başladı. Yeni proje tekliflerine, iş birlikteliklerine her zaman kapımız açık. Özellikle tasarım odaklı çalışmalar içinde yer alacağız.
Yeni sezon sergi takviminizden bahseder misiniz? Hangi sanatçıların sergileri olacak?
Kapılarımızı yeniden ve yeni mekanımızda açılışımızın üzerinden 1 yıl geçti. Bu süreçte dört nitelikli sergi, dört büyük etkinlik ile takvimimizi doldurduk. “Mavi” sergisinden sonra, ‘’Her telden Masallar‘’ sergisi ile mine sanatçısı Türkiye den Rozita Kasuto ve USA’dan Umut Demirgüç Thurman sergisi geliyor. Ardından yılı farklı bir sergi olan “Thurmanite ve Ötesi” ile bitireceğiz. James Thurman’ın kendi geliştirdiği patentli tekniği ile “Thurmanite ve Ötesi” sergisinde sanatçının eserleri kıtalar arası bir yolculukla Tasarım Parkında olacak .
Danışma kurulumuzda görüşülen ve yeni yılda planladığımız pek çok sergi var fakat şuanda isimleri vermek için erken.
Yeni sezonda Tasarım Parkı’nda sanatseverleri neler bekliyor? Farklı etkinlikler ve workshop’lar da olacak mı?
Evet .. Mekanlarımızı üçe böldük. 50 kişilik çok amaçlı salonumuz, atölye alanı ve 15 kişilik eğitim alanı gibi… Bu tip workshoplar bizi heyecanlandıran ve çevremizin merakla beklediği işler arasında yer alıyor. Bunun dışında renkli workshoplara ağırlık veren bir program hazırladık.
Alt katımızda sanatçıların gelip çalışabildikleri bir alanımız var. Bu alanda üretilenleri üst katımızda satışa sunarak tasarımcıların mekan ile olan iletişimini sağlamış oluyoruz. Özellikle tasarımcı ve sanatçılar ile geri dönüşümden üretilmiş, tasarlanmış ürünlere yer veriyoruz. Giriş alanımızda kafe alanımızın içinde Pop Art bir satış alanımızda sergilediğimiz ürünler oluyor. Yavaş yavaş çeşitliliği arttırıyoruz.
Geri dönüşüme çok önem veriyoruz. Hatta Tasarım Parkı ön bahçe alanında sürpriz çalışmalar yapacağız. Şu ana kadar Tasarım Parkı’na gelmiş elektronik atık vb.. ürünleri çöp olmadan tasarım eseri haline getirmek için güzel projeler ürettik..
Drama eğitimleri, dans, illüstrasyon çalışmaları, kişisel gelişim içerikli etkinlikler, yemek workshopları, film gösterileri, kitap, yazı atölyeleri, Cash Flow oyunu (ön finansal okur yazarlık), sohbet toplantıları, kitap imza günü, masal geceleri gibi eski etkinliklerimize geri dönerken kendimizi yeni döneme hazır hale getiriyoruz.
Röportaj: Aydan Öksüz
İlk yorum yapan siz olun