Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. Bu vesile ile birçoğumuzun bildiği, neredeyse hepimizin ise kulaklarının aşina olduğu, 1 Mayıs bayramı ile özdeşleşmiş ‘1 Mayıs Marşı’nın hikayesini Gazete Sanat okuyucuları için araştırıp derledim.
1 Mayıs marşının hikayesi aslında Bertolt Brecht’e kadar dayanıyor diyebiliriz. Ünlü şair ve tiyatro yazarı Brecht, Maksim Gorki’nin “Ana” adlı romanından esinlenerek aynı adı taşıyan bir tiyatro eseri ortaya koyar. Takvimlerin 1974’ü gösterdiğinde ise Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından bu oyun sergilenecektir. Oyunda Erkan Yücel, Yaman Okay, Savaş Yurttaş, Erol Demiröz ve Meral Niron gibi tanıdığımız, ünlü oyuncular da sahne almıştır.
Oyunun müzikleri, İstanbul Devlet Konservatuvar’ında öğretim üyeliği de yapmış usta müzisyen Sarper Özsan tarafından hazırlanacaktır. Bertolt Brecht’in yazdığı oyunun metninde “işçiler marş söyleyerek içeri girerler” bölümü vardır. Aynı zamada bu sahne, Rusya’da “Kanlı 1 Mayıs” olarak bilinen 1905 1 Mayıs’ı kutlamalarının da anlatılacağı sahnedir Fakat Brecht, burada kullanılması için herhangi bir marş ya da söz eklememiştir. Bu durum Sarper Özsan’ın ilgisini çeker ve bu sahnede kullanılması için bir marş arayışına girer. Ne mutlu ki Özsan buraya uygun bir marş bulamaz ve kendisi bir söz yazmak için kolları sıvar. 1 Mayıs marşının hikayesi de böylelikle başlamış olur.
Sarper Özsan, 4 Mayıs 2008 tarihli haftalık Aydınlık Dergisi’nde Celal Üster’e verdiği röportajda şöyle der: “Buraya nereden, nasıl bir marş bulacağımı bilemedim. En iyisi, benim bu sahneye uygun bir marş sözü yazıp bestelememdi. Sözlerde ve müzikte hem o günlerin ortamına uygun düşecek, ama aynı zamanda bizlerin içinde bulunduğumuz ortama aykırı düşmeyecek bir marş olmasına dikkat ettim. 1 Mayıs Marşı böyle ortaya çıktı. (…) Örneğin, ‘1 Mayıs Marşı’nın ezgisinin temeli, bizim Kürdî dizimizle sol minör dizisinin karışımı sayılabilir. Marşı yazarken sevilebilir ve rahatlıkla söylenebilir bir marş olduğunu düşünüyordum. Ama marşın, oyunun sınırlarını aşıp bu denli yaygın bir duruma geleceğini o gün düşünmem olanaksızdı.”
Marşın Yaygınlaşması
Böylelikle 1 Mayıs marşı yazılmış ve bestelenmiş olur. Takvimler 1976’yı gösterdiğinde TİP’in (Türkiye İşçi Partisi) ‘Çark Başak’ adlı yayın organı marşın sözlerini yayınlar ve marşın bilinirliği artar. Aynı yılın 1 Mayıs kutlamalarında Taksim’de çeşitli işçi ve parti grupları tarafından söylenmeye başlar. İlk kitlesel söyleyiş ise Türkiye tarihinde “kanlı 1 Mayıs” olarak bilinen 1977 1 Mayıs kutlamalarında Ruhi Su Dostlar Korosu tarafından seslendirilmesiyle başlar.
Aynı yıl, yani 1977’de Dervişan grubunun eşlik etmesiyle Cem Karaca 1 Mayıs marşını söyler ve “1 Mayıs Marşı / Durduramayacaklar Halkın Coşkun Akan Selini” adlı 45’liği doldurup yayınlar. Bu kayıt aynı zamanda Cem Karaca’nın memleket topraklarında yayınladığı son 45’lik olmuştur. 1978 yılında Hey Dergisi’nde bu plak hakkında şöyle denir: “Yıllarca dillerden düşmeyecek bir yapıt”
İlerleyen tarihlerde 1 Mayıs marşı çeşitli sanatçıların albümlerinde de boy göstermiştir. Bunlardan şüphesiz ki en bilinenleri Grup Yorum’un 3 Ocak 1997 çıkış tarihli Marşlarımız adlı albümünde yer alan ve Edip Akbayram’ın Söyleyemediklerim adlı albümünde yer alan kayıtlardır.
Memleketimizde Yazılan İlk 1 Mayıs Marşı
Türkiye’de ise “ilk” 1 Mayıs şiiri, Osmanlı İmparatorluğu’nun da ilk kadın şairlerinden olan Yaşar Nezihe Hanım tarafından 1918’de kaleme alınmıştır. Sözleri ise şu şekildedir:
1 Mayıs ey işçi
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden
Sa’yınla edersin de tufeylileri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştan başa işte koca dünya hareketsiz; yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat
İlk yorum yapan siz olun