Antik dönemden günümüze insanlığın en temel ihtiyaçlarını karşılamada ve süs eşyası üretiminde kullanılan cam, günümüzde çok farklı formlarda hayatımızdaki hükmünü sürdürmeye devam ediyor. Tamamen camdan yapılmış bireysel sanat eserlerini ifade eden Cam Sanatı, sanat severlere farklı tekniklerle işlenerek özgün formlar kazanan geniş bir yelpaze sunuyor.
Birleşmiş Milletler 2022 yılını Uluslararası Cam Yılı ilan etti. Aynı zamanda ülkemizde cam ile ilgili çalışmaların merkezi olmak, insanların cama dokunmasını ve camı sevmesine aracı olmak, camın ülkemizde kabul gören temel sanat dallarından biri olmasını sağlamak amacıyla kurulan Cam Ocağı Vakfı’nın kuruluşunun da bu yıl 20. yılı.
İstanbul’un en önemli sanat merkezlerinin başında gelen Atatürk Kültür Merkezi de bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleriyle Cam Ocağı Vakfı ile iş birliği yaparak bugüne kadar düzenlenmiş en kapsamlı cam sanatı sergilerinden olan “Uyum ve Denge: Cam Işıkla Yaşar” sergisine ev sahipliği yapıyor.
3 Aralık Cumartesi günü Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Sayın Özgül Özkan Yavuz’un katılımıyla ziyaretçilere kapılarını açan serginin küratörlüğünü Seda Yavuz üstleniyor.
Seda Yavuz’un Türkiye’de cam sanatının en büyük destekçilerinden olan Cam Ocağı Vakfı’nın 2.300 parçayı aşan koleksiyonundan titizlikle seçtiği eserlerden oluşan sergide izleyiciler cam üretim aşamalarından, camın sanatla olan ilişkisine uzanan süreç ve eserleri farklı formlar üzerinden keşfetme şansı yakalıyor.
Bugüne kadar düzenlenmiş en dikkat çekici cam sanatı sergilerinden olan “Uyum ve Denge: Cam Işıkla Yaşar” 25 Aralık’a kadar AKM Galeride ziyarete açık.
“Uyum ve Denge: Cam Işıkla Yaşar”a dair merak ettiklerimizi Küratör Seda Yavuz’dan dinledik.
Seda Hanım, öncelikle tebrik ederiz. Kapıdan girildiği anda insanı büyüleyen, ışıl ışıl ve uzun süre hafızalardan silinmeyecek eserleri kucaklayan müthiş bir işe imzanızı attınız. “Uyum ve Denge: Cam Işıkla Yaşar” sergisi fikri nasıl oluştu?
2022 yılı Uluslararası Cam Komisyonu, Cam Topluluğu Dernekleri ve ICOM-Glass tarafından Birleşmiş Milletler Uluslararası Cam yılı olarak belirlendi. Aynı zamanda ülkemizde özel bir girişim olarak karşımıza çıkan Cam Ocağı Vakfı’nın kuruluşunun da bu sene 20. yılı. Cam Ocağı Vakfı, ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim ve öğretimle Türkiye’de cam sanatının en büyük destekçilerinden. Bir taraftan da çok geniş bir koleksiyona sahip olan Cam Ocağı Vakfı, geleneksel ve çağdaş teknikler kullanan cam sanatçılarının buluştukları bir alan aynı zamanda. Hem Cam Ocağı Vakfı’nın 20. yılını doldurması hem de Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Cam Yılı ilan etmesi dolayısıyla cam sanatının tarihini, camın sanatla olan bağını, gelişimini ve sonuçlarını aktarmak üzere geniş ve kapsamlı bir sergi gerçekleştirerek sanatseverleri, cam sanatı deneyimiyle buluşturmayı arzuladık. Sergi, AKM Galerinin konumu ve boyutuyla çok uyumlu oldu. Sergimizde amaçladığımız iki yön var; bir taraftan cam sanatıyla ilgili bilgi kazandırmayı hedeflerken bir taraftan da izleyiciyi camın ışıklı ve renkli dünyasında düşünsel bir deneyime katmak. Cam hayatımızda en çok yer alan kullanım malzemelerinin hammaddesi olmasının ötesinde Cam Ocağı Vakfı’nın koleksiyonunda yer alan eserlerde görüleceği gibi farklı olanaklarla dönüşen bir materyal. Sergide bu olanakların klasik kullanımlarından örneklerin yanı sıra şaşırtıcı kullanım alanlarına da odaklandım. İzleyicinin, yansıma, şeffaflık, kırılganlık ve en önemlisi ışık oyunlarıyla bezeli bir sergiye tanıklık etmesini hedefledim.
Sergi seçkisindeki kriterleriniz neler oldu?
Yaklaşık 2.300 parçadan oluşan koleksiyondan bir sergi seçkisi oluşturmak için öncelikle tekniğe ilişkin kategorilerde ayrımlar yaptık. Temel sınıflandırmayı; sıcak cam üfleme, alevle şekillendirme, kuma döküm, füzyon, kalıpla şekillendirme, ve boncuk olarak belirledik. Ayrıca aile yadigarı bir atölye de var; ‘mine atölyesi’. Vakfın kurucusu Yılmaz Yalçınkaya’nın kayınvalidesi Nuran Somuncuoğlu, Türkiye’deki ilk mine sanatçılarından. Atölyede Nuran Hanım’ın mine eserlerinin yanı sıra çağdaş mine teknikleriyle üretilmiş eserler de bulunmakta. Sonrasında da bu tekniklerin zaman zaman birlikte kullanıldığı zaman zaman da teknikleri dönüştürerek yapılan eserleri sergiye dahil etmeye özen gösterdim.
Sizce serginin ziyaretçilerde bırakacağı iz ne olacak?
“Bir nesneyi sanat yapan nedir?” sorusuyla yola çıktığımız sergimiz, ziyaretçileri 20. yüzyıl itibarıyla zanaatın bir nesnesi olmaktan çıkıp sanatın öznesi olmaya başlayan cam malzemesine farklı bir gözle bakmaya davet ediyor. Işık ve yansımanın yanı sıra opak heykelsi formlar malzemeye dair şaşkınlık yaratıyor. Ziyaretçiler, özetle camın çok yönlü bir sanat olduğunu keşfedecekler.
Sergide kaç sanatçının eseri yer alıyor?
Işık, yansıma ve rengin ön plana çıktığı “Uyum ve Denge: Cam Işıkla Yaşar” sergimizde, yerli ve yabancı olmak üzere toplam 64 sanatçımızın işleri yer alıyor.
Sergi bitiminden iki gün önce, 23 Aralık Cuma günü, sanatseverlere cam sanatının tarihini aktarmak üzere bir söyleşi de sunuyorsunuz. Bu söyleşiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Cam sanatına ilgi duyanlar için 23 Aralık Cuma günü, saat 17:00’da AKM Kütüphanesinde Prof. Dr. Mustafa Ağatekin, ‘’Dünyada ve Türkiye’de camın sanat alanı içindeki gelişimi’’ isimli bir söyleşiyle sanatseverlerle buluşacak. Prof. Dr. Mustafa Ağatekin söyleşisinde, hem Türkiye’de hem de dünyada gelişen sanatta camın rolünü, tarihini, dönüşümünü ve camın sanatla olan bağını sanatseverlere aktaracak.
İlk yorum yapan siz olun