İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Burak Hakkı: Dünya biz olmasak da muhteşem ilerliyor.

1972 yılında İstanbul’da doğan, 1993 yılında Vizonshow’u kazanarak “Bayvizon” ünvanı alan, 1994 yılında yapılan “Best Model of Turkey” yarışmasında birinci olan, 1995 yılında Avustralya’da yapılan “Manhunt International” yarışmasında dördüncülüğü elde eden, aynı zamanda en iyi fotomodel seçilen, yine 1997 yılında Tunus’da Türkiye’yi temsilen katıldığı “Top Meditteranie” yarışmasında ikincilik alan, 1995-2003 yılları arasında farklı ajans ve modacılarla çalışan, İtalya, Almanya, Avusturya, Fransa ve İsviçre başta olmak üzere birçok ülkede modellik yapan, İlk olarak “Zehirli Çiçek” isimli dizi film ile oyunculuk kariyerine başlayan ve birçok dizi ve film de rol alan başarılı aktör Burak Hakkı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi siz değerli okurlarımıza sunuyoruz…

Mine Alpan: Burak Hakkı’yı biraz tanıyabilir miyiz?

Burak Hakkı: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ekonometri bölümü mezunuyum. 1990 da modellikle başladığım kariyerim 2000 yılında oyunculukla devam etti.

1994 yılında yapılan “Best Model of Turkey” yarışmasında birinci olduğunuzda hayatınızda neler değişti?

Best model yarışması öncesinde Türkiye’nin en çok iş yapan modellerinden biriydim, ancak elbette Best model yarışması kariyerimde bir sıçrama yarattı. Daha sonra da bu yarışmadan özellikle erkeklerde birçok başrol oyuncusu yetişti. Kısacası fiziksel özelliği iyi olanlar sonrasında yeteneklerini birleştirerek ve çalışarak hak ettikleri yerlere geldiler.

Bir oyuncu olarak role nasıl yaklaşırsınız?

Bir oyuncu olarak role çok detaylı hazırlanıyorum. Senaryo her şey… çok iyi analiz edip, özellikle ilk okumada çok fazla not alıyorum. Rolün dinamiklerini, gitgellerini, senaryo içindeki yerini, daha sonrasında da limitlerini hep not alıp, farklı oyunculuk teknikleri ile birleştirerek role hazırlanıyorum. Sete çıktığımda en az 4-5 alternatife hazır durumda olmalıyım, elbette yönetmenin isteği doğrultusunda.

Sinemaya olan tutkunuzu nasıl tasvir eder ve hangi tür çalışmalarda bulunmak istersiniz?

Sinemaya yönelik tutku inanılmaz. Sinema hem izleyenleri, hem oyuncuları inanılmaz bir dünya yaratmaya götürür ve düşündürür. Ben her zaman sürprize açık, seyirciyi şaşırtan, ilgi çeken, beynimizi farklı algoritmalarla çalıştıran ve beklenmedik sahnelerin olduğu projeleri sevdim.

Tiyatro hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tiyatro bir aktörün ulaşabileceği en üst noktadır. 2 yıl önce Atina’da ve Selanik’te “O Kiklos” adlı bir tiyatro oyununda, Yunanca başrol oynayarak bu muhteşem deneyimi yaşadım. Çok zordu ama bir o kadar da heyecanlıydı.

Eğitim yıllarınızda basketbolla uğraştığınızı ve bu yönde de başarılı olduğunuzu biliyoruz, halen spora devam ediyor musunuz?

Spora haftada bir ya da iki gün olarak devam ediyorum. Fırsat buldukça pilates, yürüyüş ya da evde egzersiz yapıyorum. Faal sporcu olduğum dönemle kıyaslanamaz tabi. Ama gençlerin, özellikle boş zamanlarını sporla geçirmelerinin hem fiziksel ama özellikle düşüncesel boyutta ve kişisel eğitim anlamında kendilerine çok şey katacaklarını söyleyebilirim.

Bundan sonraki süreçte yer alacağınız projeler var mı?

2019 ve 2020 başlarında 3 sinema filminde başrol oyuncusu olarak rol aldım. Ne yazık ki malum sebeplerden her sektör durduğu gibi bizim filmlerimiz de henüz gösterime girmedi. Hepsi montaj aşamasında. Süreci bekleyeceğiz.

Kendinizle barışık mısınız? Değiştirmeye çalıştığınız bir yönünüz var mı?

Kendimle barışığım. Bazen negatif düşündüğüm yada karamsarlığa kapıldığım dönemler oluyor, ancak çabuk çıkıyorum bu durumdan. Kendimi tarım ve doğa ile ilgilenmeye adıyorum böyle dönemde. Dünya biz olmasak da muhteşem ilerliyor. Dünyayı bozmak yerine onun mükemmelliğini, doğanın uyanışını, yeni hayatların can bulmasını, doğanın döngüsünü izliyorum. Ayak uydurmaya çalışıyorum bu duruma tarım sayesinde…

Son olarak Gazete Sanat okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Gazete Sanat okuyucularını  Mustafa Kemal Atatürk’ün iki çok önemli cümlesi ile selamlamak istiyorum.

“Köylü milletin efendisidir” 

“Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir”

Röportaj: Mine Alpan

Fotoğraflar: Sarehhphotography


İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir