İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çağdaş Amerikan Edebiyatının Usta Şairi John Ashbery’nin Ödüllü Kitabı: Dışbükey Bir Aynada Otoportre

Ketebe Yeryüzü Şiirleri serisinin yeni kitabı Dışbükey Bir Aynada Otoportre okurla buluştu. John Ashbery’nin kaleme aldığı şiirleri yine bir şair olan Nazmi Ağıl dilimize kazandırdı. Kitabın girişinde yer alan çevirmenin önsözü, yayınlandığında Pulitzer Ödülü başta olmak üzere pek çok ödül alan kitap ve Ashbery’nin dünyasıyla ilgili önemli detaylar içeriyor.

Çağdaş Amerikan edebiyatının önemli şairlerinden John Ashbery şiirin yanı sıra romanlar, oyunlar ve sanat eleştirileri de yazdı. Şiirleriyle Amerika’da verilen hemen hemen bütün ödülleri kazanan Ashbery, 1975 yılında yayımladığı Dışbükey Bir Aynada Otoportre kitabıyla Ulusal Kitap Ödülü, Pulitzer Ödülü ve Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü’ne layık görüldü.

Ketebe Yayınları’nın Yeryüzü Şiirleri serisiyle okurla buluşan kitap, Ashbery’nin dünyasını olduğu gibi yansıtıyor. Açık uçlu ve anlaşılmaz bulunan şiirleriyle kötü bir üne sahip olan John Ashbery, bir “alan şairi” olarak tanımlanıyor. Buna göre üründen çok yazma sürecinin önemli olduğu şiirlerde amaç yaşamdaki canlılığa, karmaşıklığa ve kendiliğindeliğe ulaşmak.

Şair-Çevirmen Nazmi Ağıl’ın kitabın girişinde yazdığı önsözde Ashbery’nin şiirine ve dünyasına dair pek çok detay ve bilgi yer alıyor. Ağıl, Dışbükey Bir Aynada Otoportre şiirini şu cümlelerle anlatıyor: “Şair 15. yüzyıl ressamı Parmigianino’nun bir dışbükey aynaya bakarak yaptığı otoportresine bakar ve aynanın özelliği yüzünden ön planda duran elin kıvrılıp yeniden sahibine dönüyor olmasını bir koruma refleksi olarak yorumlar. Bu refleksin sanatın kendi içinde bir bütün ve dış dünyaya, yaşamın canlılığına kapalı bir sistem olduğu mesajını verdiği sonucuna varır… Şairin resme bakarken ve şiiri kaleme alırken aklından geçen her şey şiire dahil olur, ne de olsa sanat ve hayat arasındaki sınır geçirgendir ve sanatın korunmuş bütünlüğü iddiası gerçeklikten uzaktır. Bu noktada başlığın tabloyu mu yoksa şiiri mi nitelediği de sorunsallaşır, çünkü şiir de tablo gibi, yaratıcısının bir otoportresi olmuştur ve dilin gerçekliği aktarmadaki yetersizliği düşünüldüğünde, onu yansıtan da dışbükey bir aynadır.”

Bir kent şairi olan John Ashbery şiirlerinde zaman, doğa, mevsimler, sanat ve hayatın içindeki klişeler gibi pek çok temayı işler. Ashbery’nin üslubunda yüklemler, özneler ve zamirler arasındaki uyumsuzluk şairin ifadesiyle şiirinde “çoksesliliği” ortaya çıkarır. Kendine has tarzıyla yaşadığı döneme damga vuran şairlerden John Ashbery’nin Dışbükey Bir Aynada Otoportre şiirindeki şu mısralar şiiri hakkında fikir veriyor:

“…Ruh

Olduğu yerde kalmak zorunda, huzursuz da olsa,

Cama vuran yağmur damlalarını,

Rüzgârın dövdüğü sonbahar yapraklarının iç çekişini dinlerken,

Özgür olmak, dışarda olmak isteyerek ama o bu yerde

Poz verip kalmalıdır. Olabildiğince az

Kımıldamalıdır. Portrenin söylediği bu.

Ama o bakışta şefkatin, eğlenmenin ve pişmanlığın

Gerilimi içinde öyle güçlü bir bileşim var ki

Uzun süre bakamıyor insan.

Giz fazla açık. Zavallığı iç burkuyor,

Sıcak yaşlar fışkırtıyor: Ruhun bir ruh olmaması,

Bir gizi bulunmaması, küçük olması ve boşluğuna

Tam oturması: yerine, dikkat anımıza.

Müzik bu ama sözler yok.

Sözler yalnızca spekülasyon…”

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir