İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dilşad Atasoy: Resim benim özgürlük alanım

Hayat yolculuğu ve sanatsal yaklaşımı hakkında ressam Dilşad Atasoy’la samimi ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: Mine Alpan

Dilşad Atasoy’u tanımayanlara özetle nasıl anlatırsınız?

Okuyan, yazan, gözlemleyen, sanatla yaşayan ve resim yapan biri, bu yeterli bir tanım benim için… Uzun yıllar öğretmenlik yaptım, ardından çeşitli sanat projeleri, sanat programları, sanat haberleri… Fakat ne yaparsam yapayım, hep resim yaptım. Düşünüyorum da, yaşamımda değişmeyen tek şey resim yapma isteği olmuş ve yapabilmişim, şanslıyım.

Sizin için resimin anlamı nedir?

Resim benim özgürlük alanım. İçimi açtığım, duygularımı düşüncelerimi ifade ettiğim yer tuvalin yüzeyi, bunu, boyalar, fırçalar ya da farklı malzemeler kullanarak yapmaya çalışıyorum. Ne söylemek istersem söylüyorum orada, o dili kimsenin bilmesi gerekmiyor, bana ait bir dil bu. Yaptıklarım izleyiciye dokunuyorsa, onda bir etki yaratıyorsa bir iletişim oluşuyor. Belki benim dilimi çözemiyor izleyici ama yeni bir dil oluşuyor tuvalle arasında. Benim sözümden başka bir söz buluyor orada. O da ayrı bir sevinç benim için.

Her fırçayı vurduğunuzda o an beyninizde, ruhunuzda neler hissediyorsunuz?

Önce duygu, sonra düşünce, sonra onu dile getirme isteği. Biliyor musunuz, kafanızda olgunlaşmış bile olsa, boş bir tuvalin karşısına geçip içinizdekini o yüzeye aktarmak ne kadar zor. Aklınızla eliniz arasındaki koordinasyonu sağlamak çok uzun ve sürekli çalışma gerektiriyor. Yoğun bir heyecan ve coşkuyla başlayıp, istediğinize ulaşamayınca çöktüğünüz zamanlar oluyor. Bazen de coşkuyla başlayıp aynı coşkuyla bitirdiğim resimler var. Bu harika tabii… Ama genel olarak, değişen yoğun duygu durumları ve hep bir heyecan yaşıyorum diyebilirim.

Sizce sanatçı olabilmek için sanat üzerine eğitim almak yeterli ve gerekli midir? 

Sanat eğitimi almak çok önemli, sadece yetenek ya da çalışma yetmiyor genellikle. Dünyada sanat eğitimi almamış çok ünlü ressamlar var. Fakat akademik olarak sanat eğitimi almamışlar. Usta çırak ilişkisi tarih boyunca hep var olmuş ki, çok önemli olduğunu düşünüyorum ben de… Kendim için söylemem gerekirse yıllarca farklı atölyelerde desen, suluboya, yağlıboya, akrilik çalıştım. Çeşitli Üniversitelerden sanat tarihi ve renk eğitimleri aldım. Her fırsatta bana katkı sağlayacak tüm eğitimlere katılmaya devam edeceğim yaşamımın sonuna kadar. Yaşamda eğitim sürecinin hiç bitmeyeceğine inanırım, sanatta da öyle…

Resimlerinizde işlediğiniz konular nelerdir?

Daha önce de belirttiğim gibi ben aslında hislerimle, hissettiklerimle resim yapıyorum. Dünyada, ülkemde ya da kendi yaşamımda olan, insana, doğaya dair çok şey beni etkiliyor. Bazen hüzün, bazen öfke, bazen sevinç, bazen isyan ya da umutla bakıyorum hayata. Tüm bunlar resmime de etki yapıyor. O gün hangi ruh hali içindeysem o yansıyor tuvale. Bazen çok renkli, bazen çok karamsar olabiliyorum. Resimlerim için, içimi açma biçimim, sözümü söyleme biçimim diyebilirim. Beni etkileyen bir konuda bazen aylarca okuma yapıyorum, üstünde düşünüyorum, derinleşiyorum. Sonra o konuda bir seri çalışma yapıyorum. Bugüne kadar yaptığım sergiler hep böyle oldu. Bazen de günlük duygu durumları yönlendiriyor beni, onlar daha özgür resimler belki de, içimden geldiği gibi.

Son olarak şunu sormak istiyorum, sanatın insan üzerindeki gücünden birkaç kelime ile bahseder misiniz?

Sanat yaşamın olmazsa olmazı bana göre. Elbette öncelik yaşamdaki zorunlu gereksinimlerin karşılanması herkes için. Sonra ruhun, gözün, zihnin doyurulması var ki bu ancak sanatla mümkün. Bir insan hangi mesleği yaparsa yapsın, sanatla yaşamını beslemeli ki, yaptığı işi daha iyi, daha mutlu yapabilsin. Hani derler ya, “Ben mühendisim sanattan anlamam.” Öyle olmamalı işte, sanat herkes için var, herkes sanatla iç içe yaşamalı, ruhunu sanatla doyurmalı, sanatla beslemeli. Sanatın her dalı için geçerli bu. Kimse ben müzikten anlamıyorum ya da ben sinemadan anlamıyorum demiyor, dinliyor ve izliyor değil mi? Çünkü o ruhuna iyi geliyor, donanımına katkı sağlıyor. Plastik sanatlar için de böyle olmalı, olması için çaba harcanmalı. Plastik sanatlar bunun dışında kalıyor hep. Daha elit bir kitleye aitmiş gibi değerlendiriliyor. Oysa ki, orijinal eserlerle dolu bir ortamda yaşamak insanı ne kadar zenginleştiren ve dinginleştiren bir durum.

2 Yorum

  1. Dilşad Atasoy Dilşad Atasoy 23/10/2021

    Sevgili Mine Alpan, ilginiz için size ve Gazete Sanat’a çok teşekkür ederim, sanatla ve sevgiyle kalın.

  2. Mine Alpan Mine Alpan 25/10/2021

    Dilşad hanım bizde çok teşekkür ediyoruz. Hoş ve keyifli bir röportaj oldu. Bundan sonraki süreçte de nice başarılara imza atmanızı diliyorum.Sevgiler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir