Doğan Ür ve bu zamana kadar yaptıkları malum. Bize kendinizi anlatabilir misiniz dersek sayfalara sığmaz. Bu nedenle çok çok kısa bahsedebilir misiniz sanat yolculuğunuzdan?
Aslında sanata olan ilgim çizgi roman çizerek ortaokulda başladı. Arkadaşlarım matematik sorusu çözerken ben onları çizer çizgi romanımda roller belirleyip onları oynatırdım. Tabi bu yolculuk beni Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesine taşıdı. 1987’de mezun olduktan sonra çeşitli dergi, gazete ve ajanslarda İllüstrasyon ve çizgi roman çalışmalarım devam etti.
Bu arada fakültede tanıştığım müzisyen arkadaşlarımdan etkilenerek amatör olarak şarkı söyleyip beste yapmaya başladım. O yıllarda ön gurup olarak Mojo Bar Taksim de şarkı söylediğim zamanlar oldu. Her şey hayallerimi çizmekle başladı ardından müzik geldi ve birbirini tamamladı.
Yeni çalışmanız Sevsem Yeniden’den de hem müzisyenliğiniz hem kliplerinizle birlikte illüstratör kimliğiniz ön planda. 4 şarkı, 4 klip hepsi de yüksek standartlarda. Ne kadar sürede tamamlandı bu proje, neler yaşadınız?
2016 Yılında eşim de emekli olunca İzmir Eski Foça’da yaşamaya başladık. Müzikle olan bağım hiç kopmadı. Albümdeki bestelerimi ara sıra bahçemizde çalıp söylüyordum. Bu keyifli anları karşı komşum Ersin Nakipoğlu ile kendi imkanlarımızla kaydetmeye başladık. Çizimlerimle birleştirerek animasyon bir klip yaptık. İlk parça 5-6 ay kadar sürdü ardından diğerleri geldi.
İki sanat dalı ile aynı zamanda uğraşmışsınız hem de yıllarca, ağır basan taraf var mı?
Tabi müzik benim için vazgeçilmez bir tutku. Fakat İllustatörlük ve çizerlik benim profesyonel mesleğim.
Müzik dünyası mı daha karmaşık, illüstrasyon dünyası mı? Türkiye’de hangisini meslek olarak yapmak daha zor?
Doğrusu müziği meslek olarak yapmadığım için müzik dünyası ile ilgili derinliğine yorum yapmam zor. İllüstrasyon çalışmalarımı o zamanlar airbruh, sulu boya , guaj olarak çalışırdım. Hala çoğu zaman elde çizerek daha sonra bilgisayara geçiriyorum. Şimdilerde bu sektör dijital dünyada inanılmaz gelişti ve değişti.
Çizerken ve bestelerken neler hissediyorsunuz, nasıl bir ortamdır çalışma alanınız?
Uzun yıllar profesyonel hayatımda bunları yapma şansını pek bulamamıştım. Şimdiyse müzik çalışmalarımda bir kazanç beklentisi olmadığı için, tamamen içimden gelenleri yansıtıyorum. Yaşadığım yer Eski Foça, derin tarihi olan bir balıkçı kasabası. Balıkçılarımızdan, martılarımızdan tarih kokan taş evlerimizden etkilenmemek mümkün değil. Bu ambiansın benim hayal gücümü etkilediği kesin. Bu da çalışmalarıma yansıyor.
Şu an daha sakin bir yerde yaşamınızı sürdürüyorsunuz ve hemen herkesin hayali olan dönemlerden geçiyoruz. Sakin taraftan bakınca, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere bakmak nasıl geliyor?
Hayal etmek ve yaşamak farklı şeyler, buralarda yaşamın zorlukları da yok değil fakat zamanla alışılıyor. Hele İstanbul gibi dünyanın bana göre en güzel şehrinde doğup büyüyen biri olarak. Şarkılarımda vazgeç desem de İstanbul’dan tamamen vazgeçmek mümkün değil. Hemen her sokakta anılarımız dostlarımız var. Benimki vazgeçmek değil, hâlâ İstanbul var hayatımda. Ama daha kısa ve keyifli ziyaretlerle. Bana göre her yer sevdiğin insanlarla güzel ve anlamlı. Aslında ne gariptir ki önce modernize olmak için, tüm imkanlarımızı seferber edip konfor alanlarımızı artırdık. Şimdi ise doğal yaşama dönmeye çalışıyoruz.
Şunu görüyorum; şehirden kaçıp, şehir konforu buralara taşınıyor. Eski Foça sit alanı ve bu betonlaşmaya kapalı olduğu için şanslıyız. Isınmak için biz soba ya da klima yakıyoruz doğal gaz yok, hızlı internet yok. Şiddetli yağışlarda kendi önlemlerimizi alıyoruz. Burada yaz kış yaşıyoruz. Keyifli kış gecelerinde müzik, soba, kestane eşliğinde güzel anılar biriktirip üretmeye çalışıyorum.
Yusuf İslam (Cat Stevens) ile olan bağınızdan biraz bahsetmek ister misiniz? Birlikte çok da güzel projelere imza atmışsınız?
Yusuf İslam ile tanışmam için “hayal etim, oldu” diyebilirim… Müziklerini severek dinler, odamda gitarımla şarkılarını çalardım. Ve birgün gerçekten birlikte odamda gitar çaldık. Akademiden bir arkadaşım birkaç kare çizmemi istedi ben de çizdim. Fakat bu çizimlerin yıllar sürecek bir projenin başlangıcı olduğundan ve Yusuf İslam için çizdiğimden habersizdim. Elimden gelenin en iyisini yaparak teslim ettim. Yolumuz bu şekilde 2004 yılında kesişti. Londra ve Dubai’ye giderek, zaman zamanda onun Türkiye’ye gelmesi ile çalışmalarımız hala devam ediyor. 2009 yılında Royal Allbert Holl ve Monnshodow Melbron müzikali sahne İllüstrasyonları, albüm kapağı ve kitap çalışmalarımız bitti. Şimdi ise birlikte kendi hayatını anlatan bir kitap ve sergi çalışması yapıyoruz. Bir müzisyen olarak hayranı olduğum bir sanatçı ile çalışmaktan onur duyuyorum. Bir şeyler yapıp bırakmak beni çok ama çok mutlu ediyor.
Yeni plan ve hedefleriniz?
Şimdilerde öyküsü bana ait olan fantastik çizgi romanım üzerinde çalışıyorum. Aynı zamanda yeni parçamın hazırlıkları da devam ediyor, yakında onu da sizlerle paylaşacağım.
İlk yorum yapan siz olun