İlk teklisi Senin İçin ve ardından yayımladığı Yakın Kal isimli şarkısı ile genç neslin dikkat çeken isimlerinden DOU, Pop ve R&B tarzını harmanlayarak hazırladığı Poetry isimli yepyeni şarkısını Warner Music Türkiye etiketiyle dinleyicilerle buluşturmanın heyecanını yaşıyor. Biz de bu vesile ile genç sanatçı ile hayatına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
-Merhabalar Dou, ilk başta seni tanıyabilir miyiz?
Selamlar ben DOU. 1998 yılında İstanbul’da doğdum. Küçük yaştan beri müzikle uğraşıyorum. 12 yaşımda ilk gitarını aldım, 14 yaşımda gitar ve şan dersi almaya başladım. Aynı yıl içerisinde Youtube’a cover çalışmalar yüklemeye başladım. Lisede okuduğum süre boyunca çeşitli sahnelere çıktım (lise yetenek yarışmaları, Vodafone Freezone). Bilgi Üniversitesi işletme bölümünden mezunum. Anlayacağınız müzik hayatımda her zaman vardı ve olmaya da devam edecek. Bunların haricinde çok konuşan ve hareketli birisiyim. Fitness ve takım sporları yapmaktan çok keyif alırım. Spor da hayatımda müzik gibi vazgeçilmez bir yerde duruyor. Olmazsa olmazlarıma arkadaşlarımla vakit geçirmeyi de ekleyebilirim. Bazen boş boş, bazen dünyayı kurtarırmışcasına ettiğimiz sohbetler beni deşarj ediyor.
-Gerçek ismin nedir?
Gerçek ismim Doğukan Oltulu.
-Üçüncü teklin Poetry’i yayımladın. Tekerleme gibi insanın aklında kalan bir havası var. Şarkı sana mı ait? Hikayesini dinleyebilir miyiz?
Evet şarkı bana ait. Söz ve müzik benim. Şarkıda aşık olduğum kadından bahsediyorum. Vücut hatlarının şiir gibi kıvrımları olduğundan, teninin evim gibi koktuğudan. Özellikle bu cümleleri yazarken ona basit bir iltifat etmek istemedim, o yüzden vücudunun kıvrımlarını sevdiğim şiirlerimin dizelerine benzetmek istedim, hem sanatsal hem de romantik. Bu ikisini birleştirdiğimde ortaya şiir çıkıyor 🙂 Teninin evim gibi kokması ise aslında yazdığım en naif cümlelerden biri olabilir. Çünkü derler ya senin ailen neredeyse evin de oradadır diye, işte bende onu ailem (future wife hahahah) olarak adlandırmak istedim.
-Neden hem Türkçe hem İngilizce sözleri tercih ediyorsun?
Aslında belirli bir nedeni yok. Ben farklı kültürleri aynı çatı altında birleştirmekten aşırı keyif alıyorum. Alt yapı olarak şarkılarımı dinlediğinizde bu karışımı enstrümantal olarak da duyabilirsiniz. Bazen sözleri yazarken aynı anlamı İngilizce veya başka bir dil kullanarak daha farklı ilgi çekici şekilde verebileceğimi fark ediyorum. Beynim otomatik doldurmuş oluyor, ben de bu yüzden belirli çizgilere bağlı kalmadan dilleri karıştırarak yeni bir parça yazmış oluyorum.
-Dünyaya açılma gibi bir hedefin var sanırım tüm şarkılarında iki dili tercih etmenin sebebi aynı zamanda Türkçe dilini de tanıtmak mıdır?
Dünyaya açılmak istiyorum evet. Yukarıda da yazdığım gibi aslında belirli bir plan olmadan içimden geldiği gibi kullanıyorum dilleri şarkı yazarken ama Türkçe doğru kullanıldığı zaman kulağa çok güzel gelen bir dil ve yurt dışındaki çoğu insanın bunu görebilmesi ve duyabilmesi için full İngilizce yazdığım parçalara da ara ara türkçe cümleler ve kelimeler ekliyorum. Çünkü aslında bir müziği anlayabilmek için illa söylendiği dili anlamanıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Hayalini kurduğum gibi yurt dışına açılabilirsem yabancı insanlara da Türkçenin o şiirsel kulağa hoş gelen tonunu duyurmak isterim.
-Dou’nun kaleminden çıkan şarkıların çıkış noktaları kendisi mi yoksa başka hikayelerden de esinlenir mi?
Tamamen benim yaşadığım ve hissettiğim duygularla yazdığım parçalarım da var. Ama her zaman kendi duygularımdan esinlenip yazamıyorum, bu beni yavaşlatıyor. 3 sene önce Sting’in MasterClass’ını izlerken öğrendiğim şarkı yazım tarzını kullanıyorum. O, kendimize bir karakter yaratmamızın çok işe yarayacağından bahsediyordu. MasterClass sisteminde ise bende kendime Kemalettin adında bir karakter yarattım. Kemalettin bazen aşık oluyor bazen ayrılık yaşıyor, depresyona giriyor, başına olaylar geliyor ve bende onları sözlere döküyorum. Anlıyıcağınız Kemalettin çok zor bir hayat yaşıyor 🙂
-Aynı zamanda oyunculuk hikayenin de olduğunu duyduk. Bize bahseder misin?
Evet, aynı zamanda oyunculuk yapıyorum ve çok keyif alıyorum. Küçüklüğümden beri her film izlediğimde ben de hemen kendimi o filmde bir karakteri canlandırmak isterken bulurdum, yavaşta olsa bu hayalim gerçekleşmeye başladı. Bir filmde, dizide bir karakteri canlandırmak onun gibi düşünüp onun gibi konuşmak bana çok heyecan veriyor. Yakın zamanda yeni dizi Koyu Beyaz’ı göreceksiniz. Dizide Kevin karakterini canlandırıyorum.
-Oyunculuk eğitimi aldın mı?
Bağlı olduğum ajansta rol bazlı koçluk aldım.
-Dou nelerden beslenir?
Dou arkadaşlarla vakit geçirmekten,1 sezon diziyi bir gecede bitirmekten, her gece kaç milyon kez bitirdiğini bilmediği Friends’i izlemekten, spor yapmaktan ve tabii ki müzik yapmaktan beslenir.
-Bir günün nasıl geçer?
Şu anda çalışıyorum o yüzden günümün bir kısmı işte geçiyor .Eve geldiğimde erken kalktığım için 1 saatlik bir power Nap yapıyorum. Sonrasında genellikle kahve içmeye çıkarım, eve döndüğümde biraz gitar, biraz dizi sonra uyku. Aslında çalışmaya başlamadan önce bunların arasında bir de spora gitmek vardı. Düzenimi oturttuğum an sporu da gündelik hayatıma geri sokmak istiyorum.
-Spor yapar mısın?
Ahahah evet fazlasıyla. Yıllardır fitness yapıyorum, 3 sene boyunca profesyonel futbol oynadım, üniversite de profesyonel olarak Amerikan Futbolu oynadım.
-Sağlıklı beslenme furyasında yerini aldın mı?
Yıllardır spor yaptığım için belirli bir diyet içerisinde kalmaya çalışıyorum ama bunun asla sağlıklı beslenmeye gireceğini düşünmüyorum. Ben aralıklı oruç yapıyorum yıllardır yani günde 14 saat aç kalıyorum ve akşam yemeğinde yüksek kalorili bir yemeği hak etmiş oluyorum. O yüzden sağlıklı ve düşük kalorili gıdaların hayatımda çok yeri olmuyor 🙂
-Vazgeçilmezlerin var mı? Ya da şansım dediğin bir eşya?
Takılarım var. Takı takmayı çok seviyorum hatta bazen takısız dışarı çıktığımda kendimi çıplak hissediyorum.
-En hoşlandığın yanların?
Ben herkesle anlaşabilirim. Gerçekten anlaşamayacağım bir insan olduğunu düşünmüyorum, varsa da bunu challange gibi algılayıp yine işin sonunda anlaşmaya bakarım.
-En hoşlanmadığın yanların?
Çabuk sinirlenirim ve anlık öfkem yüzünden hiç kırmak istemediğim kalpleri kırdım.
-Hobilerin nedir?
Sinemaya gitmek, coctail yapmak, oyun oynamak, yurt dışı gezileri.
-Stiline önem verir misin? Vazgeçemediğin parçalar var mı? Gardolabında olmazsa olmaz parça hangisi?
Stilime önem veren birisiyim evet ama bu soru çok zor bir soru. Takılarım birinci sırayı alır sonrasında ayakkabılarım derim herhalde, 35 den fazla ayakkabım var.
-Modayı takip eder misin?
Evet, etmekten keyif alıyorum ama benim giyinişim biraz 90’larda kaldı. Vintage giyinmekten çok keyif alıyorum, giydiğim itemin bir hikayesi olmasından örneğin.
-En sevdiğin müzik tarzı nedir? En sevdiğin ve ilham aldığın sanatçılar kimler?
Gerçekten en sevdiğim tarzı seçemem. Zaten benim müziklerimde de çok farklı tarzların karıştığını duyabilirsiniz. İlham aldığım sanatçılar listesinde 1. sırayı Justin Timberlake alıyor. Küçüklüğümden beri onu ve Timbaland’in yaptığı alt yapıları dinleyerek büyüdüm.
-En sevdiğin renk, kitap, sinema nedir?
En sevdiğim renk kesinlikle yeşil. Stephen King’in romanları, Bad Boys serisi belki sanatsal olarak bir karşılığı çok fazla yok ama izlerken kendimi çocukluğumda hissediyorum. O yüzden bende anlamları çok fazla gerçekten, kaç kere izledim bilmiyorum.
-İdolun var mı?
Justin Timberlake az önce söylediğim gibi onun şarkılarıyla, onun gibi giyinmeye, dans etmeye çalışarak büyüdüm.
-Hedeflerin nedir?
Ben yazdığım parçaların büyük kitleler tarafından dinlenmesi, dinleyicilerimle aramda o özel bağı kurmanın hayali ile yaşıyorum. Yurt dışına açılmak istiyorum ve durmadan sahne yapmak istiyorum. Benim asıl hedeflerim bunlar, devamı zaten yoldayken seçimlerimizle belirlenecek.
-Yeni projelerinden bahseder misin?
Hali hazırda daha çıkarmamış olduğum 10’dan fazla parçam var ve yazmaya, gelişmeye yeni bir şeyler katmaya devam ediyorum. Sizlerin de dinlemesini sabırsızlıkla bekliyorum. Şarkılarım dışında oyunculuk yaptığım başka projeler de gelecek, onları da ileride konuşuyor oluruz.
İlk yorum yapan siz olun