Kırklareli’ndeki teşebbüsleriyle birkaç ilki birden gerçekleştiren, “Baykuş Kitap Kafe” adlı kitap & kahve odaklı işletmenin sahibi ve masal atölyeleri düzenleyen Elif Bolu 7 yıldır “baykuşuna bakmakla” meşgul. Elif üniversitede iktisat okumakla beraber kendisi olduğunu hissedebildiği bir yer arayışına giriyor önce. Daha sonra 2014 yılında Kırklareli’nde şahane bir kitap kafe açıyor ve mekanın adını da “Baykuş” koyuyor. “Baykuş ismi nereden geliyor?” diye soruyorum, küçüklüğünde okuduğu bir masalda, üretmekten vazgeçen insanların karşısına uyarıcı bir kimlikle çıkan baykuşu anlatıyor. Masal demişken, Elif son üç yıldır yetişkinlere ayrı, çocuklara ayrı olmak üzere masal atölyeleri düzenliyor. “Masallar gerçek dışı değildir, gerçeği anlatmanın ve anlamanın bir başka yoludur. Ben de bu yolu seçtim.” diyen Elif, performanslarına, masal atölyelerine, işletmesini aktif tutmaya devam ediyor. Üstelik pandemi dolayısıyla ertelenen masal atölyelerine yakında online olarak da ulaşabileceksiniz. Türkiye’deki ilk kadın kitap mezatçılarından da biri olan Elif’in Kırklareli’nde açtığı mekan şehrin ilk kitap kafesi olma özelliğini de taşıyor. Üstelik bir dinleyenin deyişiyle “şifa veren bir sese” sahip olan Elif, çocuk masalları üzerine de seslendirme yapıyor. Unutmadan; Elif’in yakın tarih Türk edebiyatının öncü kalemlerinden Jale Sancak ile de özel ve ayrı bir bağı var…
Elif selamlar. Önce Baykuş Kitap Kafe’nin oluşum sürecinden biraz bahseder misin?
Elbette, çünkü dün gibi. Baykuş’u açmadan önce bölümümle ilgili birkaç iş deneyimim oldu, özel sektörde. Ancak hepsinde de mevcut iş ortamlarına dayanmam en fazla 1.5 yıldı. Uzun işsizlik dönemleri, sonra boğucu iş ortamı. Bir döngü olmuştu artık bu. Çünkü hiçbirine ait değildim ve beni ben yapan özelliklerimden sıyrılmam gerekiyordu oralarda çalışabilmek için. Sonra yine bir işsizlik dönemimde bir masa etrafında otururken “aslında,” dedim “benim bir hayalim var. İçinde kitapların olduğu bir kafem olsa, kekler kurabiyeler yapsam, içerisi mis gibi kahve koksa, adı da Baykuş olsa,” dedim ve ilk adımı atmış olduk. Sonrasında da eş, dost, aile desteğiyle Baykuş’u yarattık. Her yerinde emeğimizin olduğu, ilkeleri ve amacı olan, her sabah kapısını açtığımda içimi huzurla kaplayan bir yer oldu Baykuş.
Kırklareli’ndeki ilk kitap kafeyi açmış olmak nasıl bir duygu?
Kendimi iyi hissettiren bir duygu tabii ki. Sonrasında çoğalmaya başladı burada kitap kafeler. Hepimizin kendimize özgü bir yapısı var. Kitap kafeler bir kültürdür aslında. Kendini arayana, kendini kitaplarda, sessizlikte arayana yoldaş olurlar. Sırdaştırlar.
Baykuş’ta geçmişten bugüne ne gibi etkinlikler düzenledin?
Pek çok yazarı ağırladık. Satranç turnuvası, kitap mezatları, yetişkinler ve çocuklar için masal saati, mandala, öykü ve sinema atölyeleri. Ayrıca okuma gruplarımız var. Birçoğu devam ediyor halen. Felsefe, mitoloji, klasik okumaları ve kadın kimliğine dair okumalar. Okuma gruplarımız belirli okuma listeleri üzerinden yapılıyor. Hem katılımcılar bu zamana kadar okuyamadıkları kitaplarla ve yazarlarla tanışmış oluyorlar hem de beraberce fikirler ve duygular paylaşılmış oluyor .
Kitap mezatını bir kültür olarak Kırklareli’nde yayan ilk isimlerden birisin. Bu etkinlikler nasıl geçti & geçiyor?
Zaman içinde edindiğimiz kitapları açık artırma usulune göre satışa sunuyorum. Bunu yaparken de kitap künyesi hakkında genişçe bir bilgi veriyorum. Çünkü kimi zaman kitabın içeriği hakkında genel bir bilgiye sahip olmayıp kenara koyduğumuz kitaplar oluyor. Minimum bir fiyatla açık artırma başlıyor ve belli bir süre içinde bitiyor. Hızlı olan kitabın sahibi oluyor da diyebiliriz bir nevi. Ben eğleniyorum kitap mezatlarında doğrusu.
Mekanın adı neden “Baykuş” oldu, bunu senden de dinleyelim mi?
Lise yıllarımda okuduğum bir kitaptan geliyor Baykuş adı. Bir Yılbaşı Öyküsü, kitabın adı. Kitabın özü şudur aslında; eğer insanlık için bir şey yapmaz ve hırslarına, tembelliğe yenik düşersen, hayal kurmayı unutursan işte o zaman karşına bir baykuş dikilir. Camına tüner, karanlık sokaklarda seni izler ve sana ölümü gösterir. Bu nedenle baykuşun bilgeliği yaratıcılığımıza ve hayallerimize ışık, baykuşun gözleri de aklımıza mukayyet olsun istedim.
Masal atölyelerine geçmeden önce, benim de yakın zamanda röportaj yaptığım Jale Sancak ile ilişkini anlatır mısın biraz? Nasıl bir alışverişiniz var?
Jale Sancak benim hocam. Ondan çok şey öğrendim ve öğrenmeye zevkle devam ediyorum. Ondan yazıya ve hayata dair ders alabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bazı insanlar hayatınıza dokunur. O fark etmez belki ama sizin yolunuz aydınlanır. Jale Sancak da benim için öyle.
Masal anlatma sürecin ne zaman & nasıl başladı?
Üç yıldır masal anlatıyorum. Bazen kendi yazdıklarımı anlatıyorum, bazen de Türk ve dünya masallarını. Anlatmayı sevmişimdir zaten hep. Gün içinde hepimiz hikayeler anlatıyoruz aslında. Ben sadece bunu daha profesyonel olarak yapmak için yola koyuldum ve eğitimler almaya başladım. Sonra da Jale Hoca ile kesişti yollarımız. Anlatmak yolda olmak benim için. Anlatmak, dinleyenle beraber yola koyulmak. Bazen anlatıcının yolundan bazen dinleyicinin yolundan gitmek. Bu yol kimi zaman hüzünlü, kimi zaman mutluluk verici. Düşünsenize olmayan zamanlar, gidilemeyecek ormanlar, birbirinden farklı karakterler, doğaüstü güçler. Hepsi heyecan verici ve yol, yolda olmak tüm bunların aksine bir gerçek. Bu zıtlıklar sanırım ki masal anlatmayı şevkle yapmama neden olan.
Çocuklara ve yetişkinlere yönelik masal atölyelerin nasıl ilerliyor?
Çocuklarla özel, çocuklar ve ebeveynleriyle beraber ve büyüklere masallar şeklinde çalışmalar yapıyorum. Akademi Jurnal bünyesinde daha öce İstanbul’da bu atölyeleri yapıyordum, şimdi de pandemi sürecinden dolayı online olarak masal atölyeleri yapıyorum.
Bugüne kadar nerelerde, ne tür masal atölyeleri düzenledin?
Yaşadığım yer olan Kırklareli’ de kreşlerde, müzede, sosyal sorumluluk projelerinde, İstanbul’daki farklı mekanlarda.
Pandemi döneminde Baykuş’taki günlerin ve masal atölyelerin nasıl geçiyor?
Süreç elbette Baykuş’u da etkiledi. Geçen yıllara göre oldukça sakin bir süreç geçiyor. Zaten biliyoruz ki genelde kitap satışında sürekli bir azalma var. Kafe hizmetiyle ve sosyal mesafeyi gözeterek yaptığım asgari düzeyde katılımcıyla etkinlikleri yapmaya devam ediyorum bu süreçte. Ve elbette hiçbir koşulda Baykuş’u yalnız bırakmayan müdavimler var. Sağ olsunlar. Baykuş yaşasın diye ellerinden geleni yapanlar. Hayalime inananlar.
Teşekkür ederim sohbet için. Son sözlerini alabilir miyim?
Ben teşekkür ederim. Ben böyle bir zamanda, bilge bir kadının kulağıma fısıldadığı “hayat çok kısa, nasıl mutlu olacaksan öyle yaşa” sözleriyle hayalime, masallara, elinde pamuk şekerle gelip bana sürpriz yapan çocuklara sığınarak yaşıyorum. Kendi halinde derler ya. Gülümsedim. O vakit varsın kalsın herkes kendi hikayesinde. Böyle çoğalacak anlatılacak hikayeler belki de.
Elif’in Instagram adresine buraya tıklayıp ulaşabilirsiniz.
Röportaj: Mert Bekçi
İlk yorum yapan siz olun