Korece edebiyatının ülkemizde tanınır kılınmasında etkili isimlerden biri olan çevirmen Göksel Türközü, Hang Kang’ın Beyaz Kitap’ı üzerinden çevirmenliğini ve Korece eserlerin dilimize kazandırılması için nelerin gerekli olduğunu Damla Karakuş’a anlattı.
April Yayıncılık etiketiyle raflarda yerini alan Beyaz Kitap, okurunu oldukça sarsan bir metin. Okuduktan sonra kendimi tutamayıp üzerine sayfalarca yazmışlığım var, kendimden biliyorum. Beyaz şeylerin listesi üzerinden otobiyografik bir eser sunan Han Kang, insanı pek çok konuda düşünmeye ve kendi içinde bir başka yolculuğa çıkmaya davet ediyor. Kitabı dilimize Korece aslından kazandıran isim ise Göksel Türközü. Tüközü, Kang’ın Türkçedeki diğer kitapları Vejetaryen ve Çocuk Geliyor’u da sahiplenmişti. Kendisinin de belirttiği gibi Korece çevirmenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçemiyor. Türközü ile Beyaz Kitap üzerine konuşurken çevirmenlik hakkındaki konulara, Korece edebiyatına ait eserler için neler yapılabileceğine, Kore kültürüne ve Han Kang’ın duygu dünyasına da yüzümüzü döndük. Şimdi ben de sizi Beyaz Kitap’ın duygu dünyasında gezinen özel bir röportaja davet ediyorum.
ÇEVİRİ YAPMAK BENİM İÇİN BİR TERAPİ NİTELİĞİNDE
– Göksel Bey merhaba! Sizi ve çalışmalarınızı tanıyarak başlamak isterim. Biraz kendinizden söz eder misiniz?
Merhaba Damla Hanım. 1972 yılı, Ankara doğumluyum. Lisans eğitimimi Ankara Üniversitesi DTCF Kore Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda, 1994’te tamamladım. 1996 yılında Kore hükümetinin bursu ile Seul Devlet Üniversitesi Kore Dili Eğitimi bölümünde yüksek lisansa başladım. 2004 yılında aynı bölümden Dr. unvanı alarak Türkiye’ye döndüm. AÜ. DTCF’de iki yıl daha çalıştıktan sonra 2006’da halen çalıştığım Erciyes Üniversitesi’ne geçtim. Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanlığı yapıyorum.
– Sizi okurlar Han Kang’ın romanlarıyla daha yakından tanıdı; hem Vejetaryen hem Çocuk Geliyor hem de Beyaz Kitap’ın çevirmenisiniz. Koreceden dilimizde kazandırılmış başka romanlarda da imzanız var. Çevirilerinizin yanında kitaplarınızın da olduğunu biliyorum. Yazma rutininiz nedir?
Benim asıl işim eğitim. Koreceyi elimden geldiğince iyi bir şekilde öğretmek için çabalıyorum. Bu sebeple Korece öğrenmek isteyenlere yönelik Türkçe kaynak eksiğini kitap yazarak gidermeye çalışıyorum. Akademisyen olduğum için akademik çalışmalar da yapmam gerekiyor. Korece üzerine yazdığım kitapların Korece öğrenmek isteyenlere faydası olduğunu görmek de güzel. Açıkçası derslerin yoğunluğundan dolayı yazmaya vakit ayırmak çok zor oluyor. Derslerden ve resmi işlerden fırsat buldukça akademik çalışmalar ve çeviriler yapıyorum. Günde şu kadar saatimi akademik çalışmaya, şu kadar saatimi çeviriye ayırıyorum diyemem. Bu konuda belirlenmiş bir rutinim yok. Zamanımı mümkün olduğunca iyi değerlendirmeye çalışıyorum.
– Han Kang’a gelelim… Beyaz Kitap’ı çevirirken sizin aklınızdan hangi beyaz fikirler geçti? Bu sorudan biraz daha genele yayılarak sormak isterim ki, bir çevirmen eserin ne kadar içinde, ne kadar dışında kalıyor? Esere hangi mesafeden bakıyorsunuz?
Beyaz Kitap’ı çevirirken tüm beyazların aklımdan geçtiğini söyleyebilirim. Han Kang’ın yaptığı liste gibi ben de tüm beyazları düşündüm ve kafamdan eklemeler de yaptım. Örneğin eskiden fabrika ürünü bezler çıkmadan önce kullanılan beyaz bebek bezlerini, üzerinde pudra şekeri olan un kurabiyelerini, yoğurdu, ayranı, papatya yapraklarını, paçalı beyaz güvercinleri… Çevirdiğim eserlerde genelde yazarla, eser kahramanlarıyla duygudaşlık kurmaya çalışırım. Eserden esere değişiyor, ama genelde eserin içine girmeye çalışırım. Esere içinden bakmaya çabaladığımı söyleyebilirim.
– Yazarken ya da çeviri yaparken nasıl bir Göksel Türközü var masada? Ruh halinizi nasıl tanımlarsınız?
Yazmak çeviri yapmaktan çok daha zor. Çeviri yapmak benim için bir terapi niteliğinde. Günün stresinden uzaklaştığımı hissediyorum. Kendimi çevirdiğim eserin içinde hissediyor, farklı dünyaları yaşıyorum. Yazarkenki ruh halim ile çeviri yaparkenki ruh halim birbirinden çok farklı.
KORE’DE ERKEN ÖLEN ÇOCUKLAR İÇİN “HAYIRSIZ EVLAT” TABİRİ KULLANILIR
– Han Kang’ın dilimize çevrilen üç eserinin çevirisi de size ait. En zoru, kendinizi en çok kaptırdığınız ve en bitsin istemediğiniz hangisiydi?
En zoru Beyaz Kitap, kendimi en çok kaptırdığım Çocuk Geliyor, hiç bitsin istemediğim ise Vejetaryen’di. Beyaz Kitap’ın zor olması kısa metinler olmasına rağmen içinde barındırdığı gizli anlamlar, ayrıntılar ve sırlar yüzündendi. Çocuk Geliyor, Kore toplumunun özellikle Gwangju halkının yaşadığı büyük sarsıntı ile kendi toplumumu özdeşleştirmemdi. Vejetaryen’de ise Yonğhe’nin sağlıklı bir hayata devam etmesini dilerdim. Onun çektiği acı beni de derinden sarstı. Bitki olmak, dünyada en zararsız canlı olmak isteği benim de karşı koyamadığım duygular yaşamama sebep oldu.
– Peki, Beyaz Kitap’ın çevirisi bittiğinde zihninizde ne kalmıştı?
Masumiyet, kundak ve kefen. Han Kang’ın yaşadıklarını, hissettiklerini çeviri yaparken ben de bizzat hissettim diyebilirim. Zihnimde hayata tutunamayan bebekler, onların saflığı ve masumiyeti kaldı.
– Yoğun bir kitap Beyaz Kitap. Sizin kitapta en etkilendiğiniz bölüm hangisi oldu? Örneğin, yazarın annesine karşı öfkeli olduğunu düşünüyor musunuz?
“Veda” bölümü beni en çok etkileyen bölüm oldu. “Ölme, yalvarırım ölme” cümlesi… Daha konuşmayı bile bilmeyen iki günlük bir bebeğin anlayamayacağı bu sözler çok etkileyici.
Kore’de erken ölen çocuklar için “hayırsız evlat” tabiri kullanılır. Erken giderek anne babayı üzdükleri için. Eskiden bebek ölümleri çok sık olduğu için bebeğin doğumunun yüzüncü gününde bir kutlama yapar Koreli aileler. 100 günü doldurduysa yaşar artık diye sevindikleri ve bu sevinçlerini herkesle paylaşmak istedikleri için. Yazarın annesine karşı öfkeli olduğunu düşünmüyorum. Sadece annesi için üzgün olduğunu hissettim.
KORE EDEBİYATI HENÜZ DÜNYAYA TAM AÇILMAMIŞ BİR HAZİNE SANDIĞI GİBİ
– Korece eserlerin dilimize kazandırılmasında özel birkaç isimden birisiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Bu alanın ihtiyaçları nedir?
Özel olduğumu söyleyemem, ama Kore’nin edebi eserlerini Türk okurlarla buluşturmak beni çok mutlu ediyor. Kore edebiyatının Türkiye’de daha fazla tanınmasını istiyorum. Bu alanda en büyük ihtiyaç kalifiye çevirmen. Çevirmen sayısı çok yetersiz. Bir elin parmaklarını geçmiyor çevirmen sayısı. Biz de çevirmen yetiştirmek için elimizden geldiğince çaba gösteriyoruz. Ayrıca Türkiye’deki yayınevlerinin ilgisi çok önemli. Yayınevleri Kore edebiyatına daha fazla ilgi gösterirlerse Kore edebiyat eserleri daha fazla Türk okuyucu ile buluşur. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın TEDA Projesi kapsamında düzenlediği Çeviri Atölyesi programına Korece geç de olsa dâhil edildi. Ancak bu atölye sadece 2 kez düzenlenebildi. Devlet ya da özel sektör destekli çeviri çalışmalarının daha fazla yapılması çevirmen yetiştirmek konusunda daha etkili olacaktır.
– Göksel Bey, özellikle Korece gibi çevirmeni az olan bir dil için sizden dinlemek isterim. Çok değerli bir iş yapıyorsunuz. Çevirinin kültürlerarası gelişimdeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür ederim böyle düşündüğünüz için. Kore kültürü bizim kültürümüze çok benzer unsurlar taşıyan bir kültür. Çeviri eserlerde de bunu görmek mümkün. Zaten edebiyat kültürlerarası iletişimde çok önemli bir sanat dalı. Edebi çeviriler karşı kültürü daha iyi tanımamıza yardımcı oluyor. Çeviriler aracılığıyla karşı kültürü tanıyabiliyor, anlayabiliyoruz. Kendimize pek çok şey katabiliyoruz. Çeviriler sayesinde insanın her yerde aynı olduğunun farkına varabiliyoruz. Kore kültürünün bize ne kadar yakın olduğunu edebi eserlerinde de görebiliyoruz. Coğrafi olarak ne kadar uzak iki kültür olsa da benzerliklerimiz çok. Çeviriler aracılığıyla bu benzerlikleri teyit etmek, farklılıkları görebilmek, onları anlayabilmek çok önemli. Kısacası çevirinin kültürlerarası etkileşimde önemi yadsınamaz bir gerçek.
– Bu alan için hayaliniz nedir?
Kore edebiyatının şaheserlerinin Korece aslından Türkçeye kazandırılması. Kore edebiyatı henüz dünyaya tam açılmamış bir hazine sandığı gibi. Bu sandığın açılarak doğru ve etkileyici çevirilerle dünyaya tanıtılması gerektiğini düşünüyorum.
Çeviri yaptığını ve kitap yazdığını bilmiyordum sevgili kuzenim. Çok heyecanlandım bu yüzden. Kitaplarîna nasıl ulaşabilirim?
Görüşmek üzere.
Öğrenerek okuduğum bir söyleşi olmuş. Hep sorular hem de yanıtlar için teşekkür ediyorum.