İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hasan Azze ile Söyleşi

Müziğin alt kültür olduğu zamanlarda rap, rap’in popüler olduğu zamanlarda daha alternatif şarkılar yapan biri olarak son şarkında iki tarzın da karmasını görüyoruz. Rap, alternatif sound, bağımsız müzik ve senin nerede durduğun konusunda neler söylemek istersin?

Müzik hayatıma 2005 yılında rap müzik yaparak başladım ve bu yolculuk bir süre sonra beni daha melodik ve alternatif denemeler yapma yoluna götürdü. Bu aslında bir yandan da kendimi keşfetmeme sebep oldu. Bu gelişim sürecinin sonunda yeni ismimle yapabildiğim ve yapamadığım şeyleri düşünüp başka bir persona yarattım ve ismine Hasan Azze dedim. Bu persona alternatif müzik ve rap müziğin bir harmanını içeriyor.

Ses Mühendisisin, kayıt stüdyonda profesyonel hizmet veriyorsun ve aynı zamanda besteci ve yorumcusun. Hepsini birlikte yapmak zor olmuyor mu? Ağır basan bir taraf var mı?

Aslında işin mutfak tarafına kendi müziğimi daha doğru ve kaliteli yapmak için girdim. Ses mühendisliği eğitimi aldıktan sonra profesyonel işim haline geldi. Bundan dolayı da müzisyenliğim biraz arka plana geçti. Çünkü stüdyodaki diğer işleri yapmaktan kendi müziğimi üretecek zaman bulamaz haline geldim. Bu ikisini dengelemek çok zor. Hayatın size sunduğu şeylerle de alakalı. Ama müzisyenlik benim için daha ön planda.

Son çalışman “Günaydın”ın toplumsal mesaj içeren bir özelliği var. Şarkını dinleyip sevenler dışında yeni keşfedecekler için bu konuyu bir de senden dinleyebilir miyiz?

Son teklimiz ‘’Günaydın’’ aslında doğal bir süreçle gelişti. Beraber şarkı yapmak istediğim Alef High stüdyoya geldi ve önce istediğimiz müziğe karar verdik. Onu oluşturduğumuz sırada ufaktan da şarkının fikri ve teması belirlendi. Şarkının ikinci nakarat sonrasında beliren bridge bölümündeki kafa sesi olan bölümü yazdığımda bu şarkının gideceği yer tam anlamıyla belli oldu. Biz de bu şarkıyı ülkemizin en büyük sorunu olan ‘’kadın cinayetlerine’’ atfetmek istedik. Müzikal karakter olarak politik ve siyasi içerikler yapmak pek tercihim olmadı bu zamana kadar ancak bu gerçekten rap müziğin de özü olan eleştirel bakış açısıyla eşitsizlik, haksızlık durumlarını içerdiği için eleştirel bir dille şarkımızda anlattık. Bir nebze de olsa birilerine ulaşıp farkına varmasını sağladıysa ne mutlu. Umarız gün gelir ve bu konularda şarkılar yazmak zorunda kalmayız ve hiçbir kadın sevgisinin bedelini yaşamıyla ödemek zorunda kalmaz.

Eskiden müzik sadece İstanbul ve hatta iddialı projeler için İstanbul bile kesmez yurtdışında yapılır gibi bir algı vardı, oysa senin şu an hizmet verdiğin stüdyon Antalya’da; müzik, gelişen şartlar ve yeni düzen nasıl olacak konusunda görüşlerin neler?

Günümüz internet çağında artık her şey aslında elimizin altında gerçekleşiyor. Evimizdeki bilgisayarlarla her şeyi yapabilir vaziyete geldik. Bu aslında bir süredir mevcuttu ancak bu durumu insanlara kabul ettiren pandemi oldu. Evden her şeyin yapılabileceğine insanlar inandı. O yüzden internetin olduğu her yerde artık müzik işleri de yürüyebiliyor. İhtiyacınız işinizi yapacak ekipmanlar ve akustik düzenlemesi yapılmış bir oda. Hatta birçok müzisyen bodruma yerleşti. Yanlış hatırlamıyorsam İskender Paydaş’ın artık stüdyosu bodrumda. İşler güçler oldukça İstanbul’a gelip gidiliyor. Benim zaten Antalya’da bu stüdyoyu oluşturma amacım da bu oldu. İnsanlar profesyonel işler yapmak için artık ille de İstanbul’a gitmesinler. Yaşadıkları şehirde de bunu sürdürebilsinler istiyorum.

Rap dünyasında -yıllardır o alanda şarkı yapmıyor olsan da- tanınan ve sevilen bir isimsin. Son çalışman rape göz kırpıyor mu? Bir dönüş var mı?

Aslında rap müzik kimliğimi hiçbir zaman bırakmadım. Sadece yaptığım müzik biraz evrildi ve tek başına rap müzik bana yetmemeye başladı. İnsanlar isim değişikliğiyle rap müziği bıraktığımı düşünseler de ben hiç bırakmadan devam ediyorum. Sadece farklı bir forma büründü ve daha profesyonel.

Korana ve müziğe genel etkileri malum, sen nasıl etkilendin?

Korona dönemi başlangıcından 2 hafta önce stüdyo için ciddi bir meblağ kredi çektik. O çekilen kredi olmasa muhtemelen çok daha büyük bir darbe yemiş olabilirdik. En azından bir süre bizi götürecek, iş gelmeden de hayatımızı idame ettirebilecek paramız oldu. Ancak buna rağmen yine durum çok da iyi sayılmaz. Çünkü yakın hedeflerde konserlerimiz olacaktı ve hepsi elimizde patladı. Pandeminin insanlarda yaşattığı belirsizlikler sebebiyle müziğe yatırımlar azaldı, birçok müzisyen işini bıraktı ve bir kısmı yaşamına son verdi. Bunlar gerçekten durumun içinde bir müzisyen olarak çok üzücü. Ama ben yine de halime şükrediyorum. Onca olan şeylere rağmen ayakta kalabilecek gücü kendimizde bulduk. Kimi zaman düştük, umutsuzluğa kapıldık ama vazgeçmedik. Bence artık müzik için önemli olan yetenekli olmak yeterli değil vazgeçmiyor olmak da en temel şart oldu. Hayat sürprizlerle dolu, en umutsuz olduğumuz bir anda karşımıza hayatımızın fırsatı çıkabiliyor. Şükür diyor çalışmaya ve çabalamaya devam ediyorum.

Hasan Azze olarak yıllardır işin hem mutfağında hem önündesin. Geçmişten bugüne tüm yaptıklarını değerlendirmek istersen bu röportajı okuyup örnek almak isteyecek genç müzisyenlere de önerilerin, uyarıların olur mu?

Aslında müzik yolculuğuna 2005 yılında başladım. Belki daha da öncesi var ancak üretmeye başlangıcımı o tarihler olarak alıyorum. Bu süreçte öğrendiğim tek bir şey varsa müzik bir okyanus ve sonu yok gerçekten. Kendime koyduğum bir motto var. Müzik bir okyanusken neden tek bir kıyıda yüzeyim ki. O yüzden yaptığım işlerde hep gelişim ve değişim önceliğim oldu. Tabiri caizse bu yaratım işlerinde zaten ben oldum demek diye bir şey yok. Her daim yeni her daim çaba gereken şeylerdir. Bu yolculukta öncelik gelişime açık olmak ve asla vazgeçmemektir. Söyleyebilecek kadar önemli bulduğum bu iki cümledir. Dışardan kolay görünse de içine girdiğinde çok çetrefilli ve zor bir yolculuk. İşin hem maddi boyutu hem zamansal boyutu hem de psikolojik boyutu mevcut. Bunlara hazır olmadan bu yolculuğa ne başlayabilinir ne de devam edilebilir. Hazır olmak gerekiyor. Olacak olan her şeye -ki onca hazırlık yapılmasına rağmen hiç beklenmedik yerden sorunlar çıkıyor. Buna da hazırlıklı olmak gerekir tabi bu mümkünse.

Son olarak hedefin ve yeni projelerin hakkında neler anlatmak istersin?

Kendime 2021 yılının başında bir söz verdim. Ses mühendisliğini biraz geriye alıp müzisyenliğimi öne alacağım diye ve hızlı bir üretim sürecine girdim. Eğer hayat da buna müsade ederse solo ve düet projelerle bu yıl çok daha üretken bir yıl olmasını diliyorum. Son projemiz Günaydın çıktığı sırada ben yeni projeleri kaydediyordum. Yakın zamanda bir solo proje ve sürpriz düetler dinleyicilerin kulaklarında olacak. Umarım bizlerin içine sindiği gibi dinleyicinin de içine siler ve kulaklarında kalırlar.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir