Ortodoks patrikleri arasında Fotios’un özel bir yeri vardır. Her şeyden önce, Fotios keşişlik yapmamış bir patriktir. Bilgin ve devlet adamıyken, siyasal nedenlerle patriklik görevine atanmıştır. Atanma nedeni Bizans’ın Roma Katolik kilisesinden tamamen bağımsızlaşması yolunda çaba harcanmasıydı. Fotios görevini hakkıyla yerine getirmiş olacak ki, Papayla karşılıklı, birbirlerini kiliseden aforoz ettiler!
Fotios’un çalkantılı siyasal yaşamında daha pek çok öykücük bulmak mümkün ya, onun asıl değeri edebiyat alanında bir ilk olmasıdır. Fotios din adamı kimliğinden çok bilim insanıdır. Onun için “9. yüzyıl Rönesansının yol gösterici ışığı” denmesi boşuna değildir. Çevresine topladığı bilginlerle bir okuma grubu kurmuş, bu grup o güne değin yazılmış eserleri birbirlerine özetleyip eleştiriler yazmıştır. Bu bağlamda, Fotios edebiyat tarihinin eleştiri geleneğini başlatan kişi olarak kabul edilmektedir.
Ne yazık ki, Fotios ve çevresindekilerin aktardıkları eserlerin çoğu bugün kayıptır. Bunların adlarını ve özetlerini Fotios’tan öğrenebiliyoruz ama kendilerine ulaşmak mümkün değil. Yazgının bir oyunu olarak, Fotios’un mezarını biliyoruz ama ona da ulaşmak şimdilik mümkün değil.
Fotios 893’de hayatını kaybedince, Vordonisi Adasındaki büyük manastıra defnedilmişti. Bu ada nerede diye sorarsanız, İstanbul Maltepe kıyılarından denize bakmaktan başka çareniz yok. 1010’daki büyük depremde, Vordonisi adası üzerindeki manastırla birlikte denize “battı” – olası bir Marmara Depreminin şiddeti konusunda örnek olarak köşeye yazılması gereken bir not!
İlk yorum yapan siz olun