Müziğe olan yeteneğini küçük yaşta keşfeden, Harvard Üniversitesi’nden Fromm derneği ödülü alan, hem lisans hem de yüksek lisans derecesine sahip olan, Amerika’da yaşayan kemancı ve besteci Ali Can Püskülcü ile başarılı sanat yolculuğuna dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Mine Alpan: Müziğe ilginiz nasıl başladı? Ailenizde rol model olabilecek bir müzisyen var mıydı?
Müziğe ilgim 5-6 yaşlarında başladı. Annem ve babam amatör olarak gitar ve mandolin çalıyorlar. Bu benim ilk müzikle olan tanışıklığımı sağladı. O yaşlarda Vivaldi, Bach ve Mozart gibi bestecilerin hayat öykülerini okuyunca onlara olan ilgim artmaya başlamıştı. İlk olarak kemana Vivaldi’nin bir fotoğrafındaki keman tutuşunu gördükten sonra merak saldım. Hemen sonrasında ailem bana bir keman aldı ve 7 yaşımda keman derslerine başladım. Beylerbeyi Özel Müzik Okulu’nda Kemal Güllü ile ilk derslerimi aldım. Beni daha sonrasında konservatuvara girmem konusunda çok iyi yönlendirdi Kemal hoca. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na kabul edildim Ortaokulda. Orada Prof. Çiğdem İyicil ile keman çalıştım. Ailemin desteği olmasaydı bugün müzisyen olamazdım. Onlara çok şey borçluyum… beni her zaman desteklediler, destekliyorlar!
Kendinize hangi yönleriyle yakın hissettiniz kemanı?
Bir çocuk olarak sesinden önce keman bana şekil olarak çok çekici gelmişti. Zamanla keman bende bir tutku haline geldi. Yayındaki kıllarından tutun da, gövdesindeki f deliklerine kadar. Gerçekten çok çekici bir enstrüman. Keman dersleri aldığımda ise, kemana yatkın olduğum ortaya çıktı. Böylece bir obje olarak kemana olan ilgim, müzikal ve teknik açıdan da ilgimin artmasını sağladı. Sesi ve repertuvar zenginliği zamanla kemana aşık olmamı sağladı – hala da öyle!
Performanslarınızda enerjik bir Ali Can Puskulcu görüyoruz. Bu enerjiyi nereden alıyorsunuz?
Bu enerji bende normal olan bir enerji. Benim beynim böyle çalışıyor gerçekten. Ben sanat eserlerinde, stimüle edici ve dalgalı (fluctuating) giden formları kendi karakterime daha yakın buluyorum. Tabi bu daha sakin ve linear formları sevmiyorum anlamına gelmez. Benim müziğim ne kadar dalgalı da gitse, içinde hep bir bütünlük yaratmaya ve aramaya çalışır. Mesela sinema benim sanatımda çok önemli. Stanley Kubrick hayranıyım ve onun filmleri müziğime ve sanat algıma hep etki olmuştur, olmaya devam ediyor.
İlk albüm çalışmanızın ismi neydi? Bu albüm çalışmasındaki besteler nasıl oluştu?
İlk resmi albümümün adı “Gibberish Shreds” dir. Geçen sene (2020) Nisan ayında, New Focus Recordings plak şirketi altında yayına çıktı. Bu albüm benim için çok önemli. Kendi besteci/enstrümancı kimliğimi birleştirerek, bir ses dünyası (shreds) konsepti olarak kendi içimde bir doruk noktasına ulaştırdığımı düşünüyorum. İlgilenenler albümüme bütün dijital platformlardan ulaşabilirler. New Focus Recordings’in websitesinde de program notları yer alıyor, daha detaylı açıklayan albümü…
https://www.newfocusrecordings.com/catalogue/ali-can-puskulcu-gibberish-shreds/
“Broken” ile ASCAP Morton Gould Genç Besteci ödülünü almak neler hissettirdi size?
Bu ödül beni çok mutlu etti. Besteciliğe uzun süre ara verdikten sonra, geri dönmüştüm 2014 yılı gibi. Birkaç yıl sonra bu ödülü almak beni çok onurlandırdı. Bu arada bu ödülü hiçbir okul bağlantım olmadan, sadece kendi başıma çalışırken aldım. Bu ödül bir yerde benim kompozisyon çalışmalarımı da tasdik etmişti. Hala ASCAP ile çok iyi olan ilişkilerim devam etmektedir.
İlerleyen süreçte yaklaşan konserleriniz ve katılacağınız festival dinletileriniz var mı?
Şu anda önümde 3 tane çok önemli konser var. İlk önce 19 Eylül’de Harvard Üniversitesi’nden almış olduğum Fromm derneği ödülünün premiyeri olacak. Bu konser Trio Tempestoso tarafından önce Graz – Avusturya’da gerçekleşecek sonra da Ekim başında tekrar Berlin’de olacak. Bu proje için çok heyecanlıyım. Ekim ayının 17’sinde ise New York’ta, MATA Jr. Festivalinde yaylı kuartetimin prömiyeri olacak. Bu sene MATA Jr. Festivalinde aynı zamanda iki hocadan bir tanesiyim. Onun dışında Aralık ve Şubat’da gene 2 yeni eserimin Boston’da prömiyeri olacak.
Yükselen bir yolda seyahat eden, başarıları ardı ardına gelen Ali Can Puskulcu’nun geleceğe dair hayal ve hedefleri neler?
En yakın süredeki hayalim Covid döneminin sonra ermesi ve hayatın tamamen normale dönmesi. Bütün sanatçılar çok çekti bu işten. Önce sağlık diyorum. Yakın zamandaki hedefim ise bir elektronik katkılı Ensemble eseri yazmak. Onun dışında bir albüm daha çıkarmayı çok isterim. Genel olarak sanatsal hedefim ve hayalim kendimi yenileyerek üretmeye devam edebilmem. Ömrüm boyunca müzikle olmak, müzik yazmak yani! Müzik yazmakla beraber, öğretmeyi de çok seviyorum. Üniversite seviyesinde hocalık yapmak da gelecek hedeflerimden biri.
Uzun yıllar ülkenizden uzakta yaşıyorsunuz, bu konuda ne söylemek istersiniz? Türkiye’de yakın zaman da konserleriniz olacak mı?
Türkiye’yi çok özlüyoruz ve her sene yazın ziyarete gelmeye çalışıyoruz. Ülkemizde iki tane çok beğendiğim yeni müzik gurubu var. Bunlardan biri Ensemble Diskant ve ötekisi Hezarfen Ensemble. Umarım gelecekte beraber bir konser projesi yapma şansımız olur. Bunu çok arzu ediyorum.
Ali Can Püskülcü seninle gurur duyuyoruz ve başarılarının devamını diliyoruz.