İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KRANK Art Gallery “Barok Ev” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor

KRANK Art Gallery, 6 EKim-20 Kasım tarihleri arasında Zeynep Beler, Damla Yalçın, Güçlü Öztekin, Sinan Logie ve Güneş Terkol’un eserleriyle yer aldığı “Barok Ev” isimli karma sergiye ev sahipliği yapacak.

Mekan ne salt bir soyutlama ne de sadece somut fiziksel bir şeydir. Bütün boyutları ve biçimleriyle, hem kavram hem de gerçekliktir, yani toplumsaldır. Bu yüzden ilişkiler ve biçimler bütünüdür. Cansız, sabit, durağan değil, canlı değişken ve akışkandır.

Sanatçılar Zeynep Beler, Damla Yalçın, Güçlü Öztekin, Sinan Logie, Güneş Terkol, KRANK Art Gallery’de gerçekleşecek karma sergide eserleriyle mekanların birbirlerinin içinden akış ve dönüşünü ve aralarındaki çatışmaya karşın içiçe geçişlerini araştırmaktadırlar. Bu akışlar ve çatışmalar ki farklı zamanlarla bir diğerinin ya da öncekinin üzerine yerleşir, çatışır ve mevcut mekanı oluşturur.

Branka Arsic bir makalesinde, sonunda kayıplara karışan Thoreau’nun ev imgesi ve Deleuze’ün “Barok Ev”ini birlikte düşünür.

Mekan kavramının geçişgen doğasını içeren evleriyle Thoreau ideolojik ev tanımını ortaya koyar. Onun eve benzemeyen evleri kimi zaman, içinden geçen her devinimle değişen, nihai şeklini almayan, bulut gibi bir ev ya da bataklık ev, kimi zaman da merdiven ev olarak karşımıza çıkar. Thoreau’nun merdiven evinde zamanlar için ayrılmış odalar bulunmaz, geçmiş temsil edilemez, gelecek de öyle –her ikisi için birer ön oda ve arka oda yoktur, içle dışın birbirinden ayırt edilemediği bir süreklilik vardır. Merdiven, oluşun mekânıdır.

Sanatçı Güneş Terkol’un Japon bağlama teknikleri ile boyadığı “Uçuşan” adlı eserin kumaşında ortaya çıkan izler uçuk mavi mimari bir etki yaratmaktadır. Bu zeminin içinde yer alan üç figür akışkan bir değişime geçiş yapar. Merdivende salınan kadın, uçan kuş ve açılan kapı arasından rüzgarlar geçip gitmektedir.

“Evseme” adlı enstalasyonunda Damla Yalçın iç mekanın içsel değeri üzerine yapılan fenomenolojik bir yaklaşımla anılarının ve hayallerinin bir sentezini sunmaktadır. Mekanlarının poetik temeline anılardan çok şiirsel imgeleri ile dokunur. Bunu yaparken kendi yaşam alanına ait bitkileri kurutup, el yapımı kağıtlar yapar. Bir nevi bitkilerin de kimliklerini kullanır.

Deleuze’ün “Kıvrım: Leibniz ve Barok” adlı incelemesinde betimlediği

“Barok Ev”in ilk katında dünyayı buyur eden bütün duyularıyla beden oturur. İkinci katta bedeni ve bedene her yandan sızan yaşamı izleyen tin oturur. Buradaki ilişki kategorik olmaktan uzaktır, Çünkü katlar arasındaki biteviye gelgitte benlik veya kimlik kurgulanır. Duyumların kesintisiz varlığı ve değişkenliği, kimliğin donup kalmasının önüne geçer.

Bedenle tini birbirine bağlayan eğrisel merdivenin ilettiği bilgi ne

bütünüyle bedenseldir, ne de henüz zihinde işlenmediği için bilgiye ya da kimliğe dönüşmüştür. Bir arada-oluş’tur. Barok evde, üst katta oturan ve dünyayı kendine doğru akıtıp olana bitene yukarıdan anlam veren bir karanlık oda bulunmaz. çünkü duyuların dolayımından geçen bilgi üst katı da değiştirmeyi sürdürür, böylece her şey her an, küçük de olsa değişiklik geçirerek oluşmayı sürdürür.

Sergi 6 Ekim -20 Kasım tarihleri arasında KRANK Art Gallery’de görülebilecek.

  1. Görsel: Guclu-Oztekin_Kalip-_-Mould-2010-Kraft-Kağidi-üzerine-Karişik-Teknik-_-Mixed-Media-on-Kraft-Paper-55-x-50-cm-low-res-small-
  2. Güneş Terkol
  3. Güçlü Öztekin_(GO405)_2012,_Nameless_50,_acrylic_on_kraft_paper,_76_x_98_cm1

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir