İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Metafizik Resimde Dış/Düş Mekân: Giorgio de Chirico

Giorgio de Chirico, 20. yüzyılın en önemli İtalyan ressamlarından biri olarak kabul edilmekle birlikte, başta sürrealist sanatçılar olmak üzere pek çok sanatçıyı etkilemiştir. 1917 yılında bir araya geldiği Carlo Carra ile metafizik resim akımını meydana getiren Chirico, düş ve bilinçaltı yansımalarını taşıyan, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yalnızlık ve huzursuzluk ortamının etkilerini gerçeküstü bir üslupla betimlemeye çalışan bu sanat akımına dair önemli eserler ortaya koymuştur.

Akımın öncülerinden Chirico’nun metafizik resmi, gündelik gerçekliği mitolojiyle birleştirerek; açıklanamayan, nostaljik, gergin beklenti ve yabancılaşma yüklü bir ruh halini yansıtan yeni bir resim anlayışı oluşturmuştur. Almanya’da aldığı eğitim Almanların karamsar dünya görüşünün resmine yansımasına sebep olurken, kullandığı temel düşünce ve temaların oluşumunda ise Arthur Schopenhauer ve Friedrich Nietzsche felsefesi etkili olmuştur. Bu sebepledir ki yokluk ve boşluk kavramları resimlerinde yoğun olarak hissedilmektedir. Ayrıca resimleri doğduğu yer olan Yunanistan’ın mitolojisinden izler taşımaktadır.

“Schopenhauer, sanat güzelliğinin doğa güzelliğinden üstün olduğunu savunur. Doğal güzellik rastlantısal ve beklenmedik bir uyumun meyvesidir. Sanat doğadan hareketle anlaşılmaz, tersine ideaların derinlemesine izlenmesiyle varlıkların ortaya çıkması sağlanır. Nietzsche sanatı tek metafizik varoluş biçimde yüceltir ve insanın varlığını sanat kavramı içinde görür. Gerçeğin bizi yok etmemesi için sanata sahip olduğumuzu ileri sürer. Sanat yaşamın kendisidir ve bir kurtuluştur. Bilinçaltında zamanlar birbirine karışır ve imgeler bir aradadır. Sanatı bilinçaltı verilerin imgesel dışavurumu olarak tanımlar. Chirico, Nietzsche’nin bu düşüncelerini benimser ve onun keşfettiği yabancı, derin, sınırsız, ıssız ve yalnız bir şiirsellikten sonbahar akşamına benzeyen duyguyu tuvale aktardığı nesnelere vermeye çalışır.”

Nalan Yılmaz, Giorgio de Chirico’nun Sessiz Meydanları

“Düş, bilinçaltı çağrışımları ve bu doğrultuda yaşanan her şey imge oluşumuna neden olur. Bilinçaltının olanaklarını Freud’un geliştirmiş olduğu bilinçaltı (psikanaliz) çalışmaları ilgi kaynağı olduğu gibi, çalışmaların yönlendirilmesinde de kullanılır. Freud’un psikanaliz yöntemine göre; insanın gizli kalmış, bilinç düzeyine çıkamamış istek ve düşünceleri bilinçaltında gizlidir. Bu gizli bölüme ancak rüyalar, hipnoz ya da yarı rüyalı dönemler sayesinde girilebilir. Gerçeküstücülerin oldukça ilgisini çeken bu bilimsel görüşler ve çalışmalar tam bir gerçeklik yakalamada önemli bir etken olacaktır. Normal yaşamda bastırılmış duygu ve düşüncelerin rüyalarda canlanması bilinçaltı kapılarının aralanarak, sansürlenmiş gizli kalmış duyguların, imgelerin ortaya çıkmasına neden olur. Freud’un rüya oluşumları, rüyaları etkileyebilen ve onları yönlendiren dış etkilerin olabileceğini açıklaması gerçeküstücülerin ilgisiyle karşılanır. Rüya yorumlarının ve bu yorumlar sayesinde kişinin bilinçaltına ulaşabilmesi gerçeküstücülerin çalışmalarının bilimsel dayanak bulması onlar açısından ayrı bir heyecandır.”

Havva Küçükler Daldaban, Gerçeküstü Resmin Oluşumunun Nesnenin Dönüşümüne Bağlı Olarak İrdelenmesi

Chirico’nun metafizik resimlerinin başlıca teması bilinç olmakla birlikte, resimleri bazen ürkünç, sessiz, melankolik ve çoğu zaman esrarengiz bir hava barındırmaktadırlar. Chirico resimlerinde genel olarak kimsesizlik ve boşluk görüntüleri yaratmıştır fakat bu resimler paradoksal olarak aynı zamanda güç ve özgürlük gibi duygular da ifade etmektedirler. Resimde kullanılan nesnelerin metafor ve çağrışımı yoluyla da bu duygu yoğunluğu güçlendirilmiştir. Betim repertuvarı klasik heykeller, İtalya meydanları, boş pasajlar, tekinsiz ve dramatik gölgeler, kuleler, antik çağlardan gelen mimari ögeler, vitrin mankenleri, geometrik objeler, ufukta ilerleyen kara trenler ve yaşamdan rastgele seçilmiş nesnelerden oluşurken ortaya alışılmışın dışında, rüya mekânlar çıkmaktadır. Mekânı çevreleyen, üstünü örten gökyüzünün çoğu zaman tekinsiz tonda yeşil oluşu, yaşadığımız bu dünyadan çok daha başka bir yerlerde olduğumuz hissini kuvvetlendiren unsurlardandır.

Oluşturulan bu mekanlardaki fon ve form ilişkisi veya çelişkisi, izleyiciye tedirgin, kararsız hissettirmekle birlikte izleyiciyi bir gizem ve düş dünyasına çağırmaktadır. Düş ve bilinç, geçmiş, şimdiki zaman ve bazen de bir kehanet unsuru gibi duran gelecek zaman, aynı mekân kurgusu içinde sonsuz bir ahenkle bulunmaktadırlar. Resimlerinde perspektifi, mantıksız ve çelişkili bir biçimde kullanan Chirico, yarattığı farklı ufuk düzlemleri dolayısıyla görünürde sonsuzmuş izlenimi yaratan boşluklarla geleneksel görme alışkanlıklarını bozarak resmi izleyen kişinin algısını büyülemektedir.

“De Chirico’nun resimlerinde kullandığı sıcak renkler ve tanıdık ikonlar, aldatıcı bir biçimde huzur verir. Değişken perspektif çizgileri, hayali iç ve dış mekânlar, antik imgeler ile yeni başlayan yüzyılın endüstriyel silueti arasındaki bağ, hem şaşırtıcı hem de anlaşılmaz bir biçimde tanıdıktır. Bu mekân algısı tıpkı bir şehirde kaybolmak ya da bir yabancının evinde dolaşmak gibi bir izlenim uyandırır. Boş meydanlar, gölgeli sıra kemerler, yalnız heykeller sabahları hatırlanmayan ürkütücü rüyaların kalıntıları gibidir. De Chirico’nun en standart natürmortları bile bu anlamda sarsıcı ve etkileyicidir.”

P. Baldacci, J. Jennings, The Metaphysical Period

Chirico’nun yarattğı mekânlarda, yatay veya dikey düzlemde, art alanda veya ön planda, önemli veya önemsiz görünen her unsur ve nesne ağırlığını ve varlığı tek tek hissettirecek bir geometrik düzende karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu nesneler sanki her an kaybolup gidecek büyülü bir dünyaya aitmiş gibi durmaktadırlar. Ama bir yandan da fantazyasını öyle inandırıcı bir biçimde sunmaktadır ki bu dünyanın her bir nesnesi şiirsel bir ebediyete sahipmiş gibi gelmektedir. Chirico, gördüklerinin ardında yatan gizemi, bilinçaltını ve bilincini, hayallerini, fantezilerini, korku, hüzün, sevinç ve umutlarını sakladığı o iç dünyasının keşfini rüya mekânlarda resmetmiş, bu resimler de bizim o yolculuğa iştirak biletlerimiz olmuştur.

Referanslar:
Nalan Yılmaz, Giorgio de Chirico’nun Sessiz Meydanları, Lebriz Sanal Dergi, 9 Şubat 2009
Havva Küçükler Daldaban, Gerçeküstü Resmin Oluşumunun Nesnenin Dönüşümüne Bağlı Olarak İrdelenmesi, Çukurova Üniversitesi SBE, Yüksek Lisans Tezi, 2006
P. Baldacci, J. Jennings, The Metaphysical Period, New York, 1997
Ömer Yiğit Aral, De Chirico: Mekânın Metafizik Belleği

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir