İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Öykü Koçoğlu: Sahnede de sosyal hayatımda da duygularını açıkça yaşayan biriyim

Viyolası ile müziğini insanların ruhuna işleyen yetenekli ve enerji dolu müzisyen Öykü Koçoğlu’na merak ettiklerimizi sorduk ve sanata dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Röportaj: Mine Alpan

Öykü Koçoğlu’nu sizden dinleyebilir miyiz? Müzisyenlik serüveniniz nasıl başladı?

Mine Hanım öncelikle bu ince davetiniz için çok teşekkür ederim. Müziğe ilgi duyan ve müzikle geçmişte profesyonel olarak, ardından amatör olarak ilgilenen bir ailede doğdum. 10 yaşına geldiğimde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı sınavını kazanmam ve viyola bölümüne seçilmemle birlikte müzik eğitimim başlamış oldu. Çiğdem Epikmen’in viyola sınıfında lisans eğitimimi, ardından aynı okulda yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Bu sırada hem enstrümanımla ilgili hem de oda müziği alanında dönemimizin en iyi isimleriyle yurtiçi ve yurtdışında çalışma imkanı buldum. Bu isimlerin arasında yakın zamanda kaybettiğimiz ünlü viyola sanatçımız Ruşen Güneş, Tatjana Masurenko, Yuri Gandelsman, Alexander Brusilovsky, Alban Berg Quartet üyesi Gerhard Schulz, Julliard Quartet üyesi Samuel Rhodes ve Pauline Sasche başta geliyor.

2004 yılında açılan sınavı kazanarak İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası sözleşmeli sanatçı olarak çalışmaya başladım. Aynı yıl Bursa Bölge Senfoni Orkestrası’nda takviye sanatçı olarak gittiğim bir konserde Gürer Aykal’la tanışma fırsatı buldum. Kendisi beni orkestra odisyonuna davet etti. Bu karşılaşmadan 15 gün sonra girdiğim odisyonu kazanarak Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda viyola grubu üyesi oldum. Burada viyola grup şefliğine kadar yükseldim. Her iki kurumda da 14 yıl çalıştım. Bu arada 2007 yılında Gürer Aykal tarafından İstanbul Sinfonietta kuruldu. Kendisi benim orkestrada hem “executive director”  hem de grup şefi olarak yer almamı teklif etti.

2011 yılında oda müziği grubum Lepidus Quartet’i kurdum. Berlin Filarmoni Orkestrası’na kabul edilen ilk Türk kemancı, yakın dostum Hande Küden, Lepidus’da en başından beri yer almakta. Birlikte Güney Kore, İtalya, Fransa, Ankara, İstanbul, Adana, İzmir’de konserler verdik. Yaşar Üniversitesi Oda Müziği Yarışması’nda birincilik ödülü aldık. Gelen konser tekliflerinin çokluğu, pandemiye denk geldi. Hande’nin Türkiye’ye geliş gidişi zorlaşmaya başlayınca biz de ortak bir kararla Lepidus Quartet’i, “Lepidus Ensemble”a dönüştürdük. Böylece oda müziği repertuvarı yelpazemiz genişlemiş oldu. Oluşturulan projeleri, birlikte müzik yapmaktan zevk aldığımız arkadaşlarımızla paylaşmaya başladık. Bu bazen bir trio konseri olabilirken en son konserimizde olduğu gibi 14 kişilik bir gruba da dönüşebiliyor.

2020 yılı başlarında Şerefiye Sarnıcı’nda tüm Beethoven Yaylı Trioların yer aldığı iki konser üzerine konuştuk; bu konserin ilkini Tekfur Sarayı’nda gerçekleştirdik, diğeri pandemi nedeniyle iptal oldu. Bunu Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Kültür Merkezi ve Yeldeğirmeni Sanat Merkezi konserlerimiz takip etti. 2020 Aralık ayında Lepidus Ensemble olarak  Zeynep Tanbay Modern Dans Topluluğu’yla Beethoven Quartet’lerden seçkilerle üç gösteriden oluşan bir dans projesi gerçekleştirdik. Çeşitli çevrimiçi konserlerin ardından en son yine Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde bu yıl İspanya tarafından organize edilen, EuroCities üyesi tüm Avrupa kentlerinin ortak projesi olan Erken Dönem Avrupa Müziği günü için Volkan Akkoç yönetimindeki koro ile birlikte Bach Kantat kaydı yaptık.

Bütün bu projelerin yanı sıra Kent Orkestrası kadrolu sanatçısıyım. Ayrıca Okan Üniversitesi Konservatuvarı’nda doktora yapıyorum ve aynı kurumda viyola ve yardımcı keman bölümünde öğretim üyesiyim.

Öykü Koçoğlu sahnede ve sosyal hayatında nasıl biridir ?

Ben aslında sosyal bir kişi olduğumu düşünürken, bir süre önce, prova öncesinde arkadaşlarımı görmenin, prova arasında bir kahve içmenin ve havadan sudan konuşmanın sosyalleşme olduğunu zannettiğimi anladım. Elimizde enstrümanımız yokken sadece müzik dışında bir şeyler konuşmak için birbiriyle buluşan insanlar çevremde oldukça az ve dediğim gibi ben de bu kişilerden biriydim. Bunu fark etmemle birlikte gerçek anlamda sosyalleşmeye başladım. Sosyal yaşamımda aynı meslek grubundan çok fazla arkadaşım, dostum var. Tabii bu nedenle konuşulan, tartışılan konular çoğunlukla mesleki oluyor. Müzisyen olmayan dostlarımlaysa farklı bakış açıları, farklı deneyimler ve farklı konular üzerinden de derin, besleyici bir iletişimimiz var.

Sahnedeyse, tiyatroda da olduğu gibi normal hayatımdan farklı bir role, başka bir kişiliğe bürünüyorum sanırım. Benim için sahne, bütün varlığımla ve bütün algılarımda var olduğum, performansın ön planda olduğu, odağımın eserde ve müziğin bütününde olduğu anların toplamından oluşuyor. Bunun yanı sıra eserle, diğer müzisyenlerle ve müzikle bir olmanın getirdiği müthiş bir doyum da var. Sahnede de sosyal hayatımda da duygularını açıkça yaşayan biriyim diyebilirim.

Yurt dışı ve yurt içi turneleriniz oluyor mu?

2020 yılı Mayıs ayında Berlin Schmöckwitzer Kammerorchester ile 3 konser gerçekleştireceğim bir turneye davet edildim. Bu turnede Hindemith Trauermusik ve Arndt Netzel’in viyola ve oda orkestrası için premier eserini çalacaktım ancak içinden geçtiğimiz zorlu süreç sebebiyle ertelendi.

Lepidus Quartet ve zaman zaman yer aldığım oda müziği gruplarıyla Paris’ten Uganda’ya, Como’dan Panama’ya kadar pek çok yurt dışı turne yaptım. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’yla da bir çok turne gerçekleştirdik. Özellikle İngiltere BBC Proms, Hong Kong, İsviçre Tonhalle Maag Hall, Avusturya Wiener Konzerthaus, Slovenya ve Salzburg Festivali benim için unutulmazdı.

Yeniden rahatça seyahat edeceğimiz günlerde eski tempomuza kavuşacağız ve turnelere devam edeceğiz.

Dünyada en çok beğendiğiniz viyola sanatçıları  kimler?

Yuri Bashmet gibi eşsiz kült isimleri söylemeden olmaz tabii… Sonraki jenerasyonlardan Amihai Grosz, Maxim Rysanov, Antoine Tamestit, Lawrence Power; her biri farklı kültürden müthiş etkileyici müzisyenler… ve Matthew Lipman, Timothy Ridout ve çok sevdiğim Yura Lee’nin tüm konser, kayıt ve söyleşilerini olabildiğince takip etmeye çalışıyorum.

Klasik müzik konserine gidiyor musunuz?

İstanbul’da yaşıyorum. Kentimde oldukça fazla sanat aktivitesine birebir ulaşabildiğim için şanslıyım. Diğer kentlerde gerçekleşen etkinliklere de çevrimiçi olarak ulaşmaya çalışıyorum.  Son yıllarda daha çok yeni müzikleri ve sentez projeleri takip etmekten zevk alıyorum.

Sahnede unutamadığınız, bizimle paylaşmak istediğin bir anınız var mı?

Unutamadığım hem duygusal hem komik pek çok anım var; keşke her biri anlatılabilir anılar olsa… En basitleri sanırım herkesin başına gelen enstrümanla ilgili kazalar; tel kopması, arşenin kıllarının atması ve ardından yaşanan süreçtir.

Orkestrada yazılı olmayan ama gelenek haline gelmiş ve herkes tarafından bilinen kurallar vardır. Bunlardan biri de yaylı çalgılarda konser sırasında “öndeki kişinin başına bir enstrüman kazası geldiğinde arka sehpadaki meslektaşının ona enstrümanını / arşesini vermesi” kuralıdır. Antalya Piyano Festivali’nde grup şefi olarak orkestra konserinde çalarken telim koptu. Enstrümanımı değiştirmek için hemen arkama döndüm, arkamdaki kişi benden gözlerini kaçırdı. Anlamadığını düşündüm, o sırada onun yanındaki viyolacı arkadaşım durumu hemen kavradı ve kendi enstrümanını verip benimkini elimden aldı. Durumu biraz gecikmeli de olsa toparladım, konsere devam ettik. Güzel bir konser olmuştu.

Son olarak şunu sormak istiyorum, ileriye dönük hedefleriniz ve  projeleriniz var  mı?

İçinde bulunduğumuz dönemde en çok konser yapan oda müziği gruplarından biriydik. Bir yıl içinde –ki bahsettiğimiz yıl 2020- neredeyse 9 konserimiz oldu. Lepidus Quartet olarak 2021/2022 konser sezonuna iki müthiş oda müziği konserimiz daha gerçekleşecek. Bu konserlere şuan net olmayan diğer projeler de netleştikçe eklenecek. Pandemi koşulları çevrimiçi etkinliklerin sayısının artmasına ve izleyicinin de bu alışkınlığı içselleştirmesine sebep oldu. Geçen yıl da öngörmediğim pek çok etkinlikte yer alma fırsatı buldum. Çevrimiçi konser ve seminerle beslenmiş açıklamalı dinletiler üzerine bir program oluşturmayı düşünüyoruz. Güzel bir haber de nihayet web sitemi toparlayıp yayına alacak olmam. Etkinlik takviminden tüm programımı ilan edebileceğim. Duyurular için aktif olarak şimdilik Instagram’ı kullanıyorum.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir