İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Pera Müzesi’nde Yeni Sergi: Kristal Berraklığı

Pera Müzesi’nin yeni sergisi Kristal Berraklığı 22 Aralık tarihinde ziyarete açıldı. Kristal imgesinin çağrıştırdığı şeffaflık kavramını farklı anlamlarıyla ele alan Kristal Berraklığı isimli sergi, büyük bir ekonomi oluşturan minerallerin topraktan çıkarılmasıyla ilgili etik ve ekolojik sorunları da mercek altına alıyor, sanatsal üretimde iş birliğinin altını çiziyor. Farklı coğrafyalardan 20 sanatçının eserlerini bir araya getiren Kristal Berraklığı, 7 Mart 2021 tarihine kadar Pera Müzesi’nin üçüncü katında ziyaret edilebilir.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi pandeminin etkisi altında geçen 2020 yılına, bu küresel krize atıfta bulunan yeni bir sergiyle veda ediyor. Küratörlüğünü Elena Sorokina‘ın yaptığı Kristal Berraklığı, farklı ülkelerden 20 sanatçının, çevresel ve toplumsal konuları kristaller ışığında ele alan eserlerini bir araya getiriyor. Küratör ve sanatçıların, ekolojik bir duyarlılıkla yaklaştıkları, her sanatçının kendi yaratıcı ve siyasi bakışını, duyusal ve duygusal damgasını yansıtan Kristal Berraklığı isimli sergi, küresel şeffaflık, insan toprak ilişkisi, salgın sürecinde oluşan yeni bedensel davranışlar, diller, ve bunların medyadaki yeri gibi konulara odaklanıyor.

Farklı ülkelerden ve nesillerden sanatçıları bir araya getiren sergide; Sammy Baloji, Minia Biabiany, Katinka Bock, Bianca Bondi, Gaëlle Choisne, Kıymet Daştan, Elmas Deniz, Sinem Dişli, Gluklya (Natalia Pershina-Yakimanskaya), Deniz Gül, Ilana Halperin, Gülsün Karamustafa, Yazan Khalili, Paul Maheke, Şener Özmen, İz Öztat, Hale Tenger, Güneş Terkol, Berkay Tuncay  ve  Adrien Vescovi’nin eserleri yer alıyor.

Mükemmel bir metafor

Serginin küratörü Elena Sorokina, kristallerin tam matlıktan kusursuz saydamlığa uzanan farklı özellikler taşıdıklarını ve sanattan büyüye, teknolojiden şifacılığa pek çok alanda kullanıldıklarını belirtiyor. Küratör, projenin çıkış noktasını ise şu sözlerle ifade ediyor:“Bilim insanları, canlı olmasalar da kristallerin genellikle ‘büyüdüklerini’ tarif etmiştir. Yaşayan pek çok organizma, kristal üretebilir. Eski kültürlerde kristaller ve mineraller duyuları olan varlıklar gibi görülmüş, canlı ve canlı olmayan, organik ve inorganik madde arasındaki geçirgen sınırlar için mükemmel bir metafor olmuştur.”

 Ekolojik uygulamalar ve ‘sürdürülebilir küratörlük’

Elena Sorokina, başlangıçta saydamlık ve matlık, toprak ve büyüme kavramlarından yola çıkan Kristal Berraklığı projesinin, Covid-19 salgınıyla birlikte ekolojik küratörlüğü daha da fazla odağına alan bir sergiye evrildiğine dikkat çekiyor. Büyüleyici görüntüsüyle tarih boyunca insanları etkisi altına alan kristal imgesinden yola çıkan sergi, günümüz küresel sorunlarını sanat eserleri aracılığıyla yeniden sorgularken, üretim sürecinde projelerin daha sürdürülebilir kılınmasını sağlayan ekolojik uygulamaları benimsiyor. Kristal Berraklığı, sürdürülebilir küratöryel pratikler ve ekoloji üzerine düşünmenin ötesine geçerek, sanatsal, küratöryel ve kurumsal çalışmaların üretim, sergileme ve geri dönüşüm süreçlerindeki ilişkilerle bir ekosistem yaratmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, yapıtların yerel ve iş birliğine dayalı üretimi, yaratıcı geri dönüşüm stratejileri ve sanatçıların daha az seyahat etmesi gibi karbon ayak izini azaltmaya yönelik yöntem ve araçların klasik bir sergi formatı çerçevesinde, yerel ve uluslararası sanatçıların yer aldığı bir müze sergisi içinde uygulanmasına yönelik bir deneme niteliği taşıyor. Bruno Latour’un Ayağımız Yeryüzüne Bassın ve Byung-Chul Han’ın Şeffaflık Toplumu adlı kitaplarının, serginin itici gücü olduğunu belirten Elena Sorokina, bu iki düşünüre atıfla “Yeryüzünü ‘etkin, yerel, sınırlı, duyarlı, kırılgan, titreyen ve kolayca rahatsız edilebilen bir kılıf’ olarak görmeliyiz” diyor ve ekliyor: “Bugün herkes her şey hakkında bilgi edinebilir. Her şey -ve herkes- şeffaf, örtüsüz ve ifşa edilmiş durumdadır. Ne var ki şeffaflığın karanlık bir tarafı da vardır ve biz farkına bile varmadan matlığa dönüşebilir.”

Sergiye eşlik eden katalogda küratör Elena Sorokina’nın sunuş metnininyanı sıra, ünlü düşünür Bruno Latour’un projeye ilham oluşturan yazısı, sanat tarihçisi Spyros Papapetros’un kristallerin yapısına ve özelliklerine ilişkin makalesi ile sanatçı Katy’taya Catitu Tayassu’nun kristallerden yola çıkarak şamanist şifacılık ve ritüelleri konu alan makaleleri bulunuyor. Son olarak, sergiye katılan sanatçıların eserleriyle ilgili açıklamalar ve görseller sunuluyor.

Kristal Berraklığı sergisi, 7 Mart 2021 tarihine kadar Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilir. 

Pera Müzesi Salı’dan Cuma’ya 11.00 – 18.00 saatleri arasında gezilebilir. Müze Cuma günleri 16.00 – 18.00 arası tüm ziyaretçilere, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrencilere ücretsiz! Hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olan yabancı ziyaretçiler ayrıca, Cumartesi 11.00 – 18.00, Pazar günleri ise 12.00 – 18.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir