Müziksiz hayatın bir hata olduğunu söyler Nietzsche. Bu cümleyi söylediği metnin başı ve sonunu almayarak, sözü bağlamından koparıyor muyuz tartışılır. Ancak geçmişten bugüne her tür bakış açısına, ideolojiye, yaşam pratiğine sahip envaiçeşit düşünür, filozof, yazar ve sanatkârın belki de en kıymetli ortak paydasıdır müzik. Bizim de öyle. Bir tür kişilik testi de denebilir mi müziğe? Ne dinlediğimiz, bizim hakkımızda bir fikir sahibi olunmasını sağlar mı? Eh, sanırım sağlar. Yaşamların başından sonuna insana eşlik eden bir büyük sanattır müzik. Doğum itibarıyla bizi sakinleştirip uykuya götüren ninnilerle başlar ilk tecrübelerimiz. Vakit ilerleyip yaş aldıkça artık seçici olmaya başlarız. Biz de yerli – yabancı pek çok müzik türünün içerisindeki şarkı hikayelerini derlemek istedik. Belki seçkide yer alan şarkılardan birçoğunu, birkaçını, hepsini dinlemektesiniz. Belki bu derlemede keşfedecekleriniz de vardır. Bu arada; seçkideki tüm hikayelerin kaynaklarına ulaşmak kolay, dolayısıyla hepsinin değil birkaçının kaynağını da aşağıya ekliyoruz. Hadi hep beraber bakalım.
1. Smoke on the Water (Deep Purple)
1968’de kurulan İngiliz rock grubu Deep Purple onlarca meşhur şarkısının içerisinde en büyük şöhretlerinden birini Smoke on the Water ile kazanmıştır. Kabaca “Su üzerinde duman” diye çevirebileceğimiz Smoke on the Water onu doğuran hikayesiyle de oldukça dikkat çekicidir. Grup, Machine Head adını verdikleri altıncı albümünü kaydetmeye kalkıştığında İsviçre’dedir. Yerel bir konser mekanında kaydedilmesi planlanan albüm için seçilen mekanda ünlü müzisyen Frank Zappa da o sıra konser vermektedir. Frank Zappa öğleden sonraya kadar şovunu bitiremediği için grup da kayıtlara başlayamaz. Deep Purple’ın bass gitaristi Roger Glover’dan öğreniyoruz ki grup Frank Zappa’yı dinlemek için mekana gider ve gösteri başladıktan sonra biri tavana ateş eder. Herkes kısa süre içerisinde dışarı çıkartıldıktan sonra ise mekanın her yeri alevle kaplanmıştır. Her yere sıçrayan ateş büyük bir yangına dönüşür ve yangın geceye kadar devam eder. Konser salonundan eser kalmaz. Grupsa güç bela yeni bir yer bularak altınca albümlerini kaydetmeyi başarmıştır. Ancak yapılan anlaşmaya göre bir şarkı daha kaydetmeleri gerekir. Roger Glover bunun üzerine konser salonunda başlarına geleni yazma kararı alır. Yangın sonrası gördüğü bir rüyayı anlatan bas gitarist uyandığında yüksek sesle ‘’Smoke on the Water’’ ya da buna benzer bir şey deyip durduğunu aktarır. Ardından 15 dakika içerisinde yazılan şarkı kısa sürede grubun en hit parçalarından biri olmuştur ve günümüzde de bu popülerliğini devam ettirmektedir. Şarkıyı dinlerseniz giriş kısmında Frank Zappa’dan, İsviçre’de gittikleri şehir olan Montrö’den ve daha fazlasından bahsettiklerini de öğrenebilirsiniz.
2. Elfida (Haluk Levent)
Türk müzik tarihinde, yazılma hikayesini dinleyen birçok insan bildiği bir şarkıdır Elfida. Ünlü rock müzisyenimiz Haluk Levent bu şarkısını Beyzanur adlı 10 yaşlarındaki bir kız çocuğu için yazar. 2000’lerin başlarında yaşanan bu olayda, kanser hastası Beyzanur için yazılan şarkıyı Haluk Levent ona da söylemiş, ancak şarkıda geçen Elfida karakterinin kendisi olduğunu söylememiştir. Olay şöyle gelişir: Haluk Levent, eski arkadaşı ve bir müzisyen olan Emrah Aydoğdu ile Beyzanur’un hastalık olayını konuşur. Emrah Bey de, Haluk Levent’e dönüp ‘’Yani Elfida mı oldu?’’ diye sorunca ilk fitil de ateşlenir. İkisi beraber daha sonra bu şarkıyı yazmıştır. Elfida, Arapça bir kelime olup hem bir kadın adı hem de ‘’feda etme, gözden çıkarma, verme’’ anlamına gelmektedir.
3. Oh Be (Cem Karaca)
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en güçlü seslerinden biri olan Cem Karaca 12 Eylül 1980 darbesiyle beraber zorunlu sürgün hayatı yaşamaya başlar. Memleketini çok seven, şarkılarından verdiği demeçlere kadar bu sevgisini ilan etmekten geri durmayan müzisyen ülkesinden 7 sene ayrı kalmak zorunda kalır. Ancak 1987’de ülkesine dönebilen sanatçıysa dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın özel izni sayesinde sürgününe son verip memleketine dönebilmiştir. Bu olay nedeniyle Türkiye’de de uzun müddet birileri onu ‘’dönek’’likle suçlamış, yurda dönebilmesinin ancak başbakanlık sayesinde mümkün olduğunu anlayamamıştır. 1990 tarihli ‘’Yiyin Efendiler’’ albümünde görebileceğiniz ‘’Oh Be’’ şarkısı, kendisine dönek diyenlere karşı bir tür yanıt olup memleketine kavuşmanın sevincini de içerir.
4. Hurricane (Bob Dylan)
Müzisyenliği kadar ona Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandırmış şairliğiyle de bilinen Bob Dylan bu şarkısını siyahi bir boksör için yazar. ABD’de ırkçı bir polisin attığı cinayet iftirası nedeniyle suçsuz yere 19 yıl hapis yatan ünlü boksör Rubin Carter siyahlara yapılan ırkçılığın da mümessillerinden biri haline gelir. Ünlü müzisyen Bob Dylan da yapılan bu ırkçılık üzerine Hurricane şarkısını yazar. Bu kelime Türkçe’de kasırga manasına gelir ve Rubin Carter’ın da lakabıdır.
5. Yaşamak İstemem (Yavuz Çetin)
Türkiye’nin en iyi gitaristleri ve rock müzisyenleri arasında yer alan Yavuz Çetin, her yıl düzenli olarak Yavuzfest etkinliğiyle anılmaktadır. ‘’Yaşamak istemem artık aranızda’’ diyerek sistemleri, insanları, bencillikleri eleştiren büyük gitaristin bu şarkısı belki de bir vedadır. Zira 2001 tarihli Satılık albümünde yer alan bir şarkıdır ve sanatçı da aynı yıl Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak hayata veda etmiştir…
6. Deli Kızım Uyan (Şebnem Ferah)
Türk rock tarihinin en büyük isimlerinden Şebnem Ferah da sayısız kült şarkısıyla hafızamızda yer edinen ve ergenlikten yetişkinliğe birçok şarkısıyla anlarımızı doldurduğumuz bir isim. Ünlü şarkısı Deli Kızım Uyan’ı ise hastalıkla boğuşan ablasının baş ucunda beklerken 4 – 5 dakika içerisinde yazmıştır. 1997’nin sonlarına doğru ise ablası Aycan Ferah’ı kaybetmiştir.
7. Al Yazmalım (Cahit Berkay)
Kadir İnanır’la Türkan Şoray’ın başrollerini paylaştığı kült Türk filmi Selvi Boylum Al Yazmalım, kendisi kadar filmde geçen müziğiyle de meşhurdur. 1977’den bu yana etkileyiciliği süren bestenin sanıyoruz ki zamanlar üstü olduğu da ispatlanmıştır. Moğollar müzik grubuyla da bilinen Cahit Berkay, film için yapılması gereken bir beste teklifi alır. Esasen bir gitarist olduğundan ilk başta gitarıyla denemeler yapsa da ortaya bir beste çıkmaz. Sonra bir panik anıyla bu defa uzun saplı bağlamasını alarak tekrar dener, ancak sonuç yine aynıdır. Sonra ‘’Evde bir cura vardı.’’ diyerek bu defa cura enstrümanıyla şansını dener ve cura epey eski, telleri eksik, toz içindedir. Curayı temizleyip yeni tel taktıktan sonra tekrar kolları sıvayan Cahit Berkay yarım saat içerisinde o meşhur Al Yazmalım müziğini ortaya çıkarır.
8. Sen Bir Aysın (Turgut Özakman)
Rüştü Asyalı’nın Keloğlan karakteriyle hafızalara kazınan ‘’Sen Bir Aysın’’ şarkısının müziği anonimdir. Sözleri ise ünlü Türk bürokrat, tarihçi ve avukat olan Turgut Özakman’a aittir. Günümüzde Fasıl-ı Jazz birçok farklı grup ve sanatçı tarafından da seslendirilmektedir.
İlk yorum yapan siz olun