İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tarihi Büyükada’da Kayıp Hazine’nin Sırları

Genç Timaş’tan çıkan polisiye romanlarıyla ilgi çeken Kayahan Demir, kaleme aldığı son kitabı Kayıp Sırlar Muhafızı’yla okurlarını Osmanlı döneminde işlenen bir suç hikâyesinin peşine takıyor. Tarihi bir atmosferle sarıp sarmalanan romanda, tarihi karakterle tanışıyor, Büyükada’nın dik yokuşlu tarihi sokaklarında nefes nefese kalıyor, dönemin anlatısı ile çekildiğimiz heyecan verici hikâye boyunca suçu kimin veya kimlerin işlemiş olabileceğine dair tuhaf, muzip, ironisi yüksek bir hikayenin parçası oluyoruz.   

“Birçok çetrefilli ve tehlike arz eden vukuatta olduğu gibi bu cinayet olayında da yine beni görevlendirdiler. Dış görünüşümden midir yoksa soğukkanlılığımdan mıdır bilmem, nerede numunelik ve tehlikeli olay var, oraya hep beni gönderirler! Zamanında birçok soyguncuyla, başıbozuk çetelerle, eşkıyalarla mücadele ettiğim doğrudur. Ama itiraf etmeliyim ki, bu kadar tehlikeli ve çetrefilli bir vukuatla ilk kez karşılaşıyorum.”

Beyoğlu bölgesi zabitlerinden Hafiye Demirbey ile tanışıyoruz. Pera Muhafızı olarak da bilinen Demirbey, tüm gelişen olayları baştan sona kendisi anlatıyor bizlere. Olaylarla kurduğu bağlantılar, akıl yürütmeleri, seçtiği yollarla son derece akıllı ve bir o kadar da muzip bir bakış açısına sahip olan Demirbey’i gerçekten de bu sefer çözümü zor bir cinayet vakası beklemektedir.

Demirbey, Beyoğlu zabitidir ama Büyükada’da bir saatçi dükkânı patlatılmıştır ve tüm gazeteler bu haberi yazmaktadır. Dönemin Kadı Efendisi olayı aydınlatması içi Demirbey’i görevlendirir. Kadı Efendi ile birlikte yanına Mucit Macit lakaplı, çılgın zaman tüneli projesini hayata geçirmeye çalışan bilim meraklısı arkadaşını da alan Demirbey’e Büyükada’nın yokuşlu yolları gözükür.

Büyükada’ya ayaklarını basar basmaz olaylar çok hızlı bir şekilde gelişmeye başlar. Sahilde kumların üzerinde, “Kayıp Sırlar Muhafızı” yazısını gördüklerinde patlatılan saatçi dükkânının patlatılma sebepleri üzerine etraflıca düşünmeye başlarlar. İş gerçekten çok ciddidir. Fatih Sultan Mehmet’in yıllardır aranan kayıp hazinesidir mevzu bahis olan. Bin bir çeşit kötü niyetli insan bu hazineyi ele geçirmenin peşindedir.

Lando araba sayesinde sahilden uzaklaşıp tekrardan Büyükada’nın içine doğru ilerliyoruz. Kır atlar hızla köşke doğru koşarken Macit de bir taraftan bana laf yetiştiriyor:

“Ne yani? Şimdi meşhur Mizzi Markiz’in köşküne mi gidiyoruz? Doğrusu kendisini hep merak etmişimdir.”

Şaşırıyorum.

“Sen Bay Markiz’i tanımıyor musun?”

Mizzi Köşkü hikâyenin en önemli mekânı. Ve tabii ki Mizzi Markiz karakteri. Kahramanlarımız bu köşkten çeşitli tuhaf sesler geldiğini öğrenirler ve köşke doğru yola çıkarlar. Görkemli köşke girdiklerinde köşkün sahibi Mizzi Markiz’i elleri bağlanmış bir şekilde bulurlar. Markiz, kendisine bunu yapan kişiyle dükkânı patlatanın aynı kişi olduğunu söyler. Bu bilgi ile birlikte olaylar bambaşka bir yönde çatallanmaya başlayacaktır. Maceraya dört gizemli karakter daha dahil olur: İstanbul’un dört muhafızı olarak bilinen Haritacı, Saatçi, Kaptan-ı Derya ve Riyaziyeci. Bu muhafızlarda Fatih Sultan Mehmet Han’ın hazinesinin yerini gösteren haritanın birer parçası mevcuttur. Hazinenin kötü niyetli insanların eline geçmemesi adına yer altında kalması daha iyidir. Hazinenin yerine gösteren harita bu yüzden dörde bölünmüş ve Kayıp Sırlar Muhafızları’na dağıtılmıştır. Saatçi dükkanını patlatan şüpheli kişi işte bu haritanın parçalarını bulup birleştirme peşindedir. Hikâyeye bu aşamada Büyükada’da saat işlerine bakan Arnavut Cevdet de dahil edilir.

Kayıp Sırlar Muhafızı heyecanı ve sürükleyiciliği bir an bile bitmeyen bir roman. İstanbul’a dair tarihi birçok önemli unsurun da böylesine polisiye bir hikâyede fon olarak çok iyi kullanılması merakı daha da arttırıcı bir etken olmuş. İstanbul sokakları o dönemde de –aynı şimdiki zamanda olduğu gibi-  gizemli suç olaylarının her an olduğu mekanlar olarak kadim hikâyelere sahip. Kayahan Demir’in bu yeni polisiye serisi tarihi alt yapısı ile şimdiden son derece sürükleyici ve merak uyandırıcı bir şekilde başladı. Serinin yeni kitaplarını da yine Genç Timaş etiketiyle merakla bekliyor olacağız.  

İnceleme: Aynur Kulak

SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN

TADIMLIK OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir