Durdurulması imkansız, kontrol edilmesi imkansız, içinde bulunduğumuz çağ ile beraberse hızına yetişmemiz imkansız. Değerini hiçbir anın içinde kaybetmeyen, en değerli tek unsur “Zaman”. O her zaman var, bizler ise O’nun düzeneği içerisinde var olmaya çalışan canlılar olarak bir şeyler yapmaya çalışıyor, bazen de tehlikeli yolculuklara çıkıyoruz. Enver Kubilay Yüksel imzalı Saatçilerin Tehlikeli Yolculuğu “Zaman” unsurunu bana tekrar hatırlattı ve beni tehlikeli bir yolculuk içerisine sokarak fantastik yönü ile heyecan dozu yüksek bir hikâye okumamı sağladı. Roman baştan sona gizem, büyülü gerçeklik, distopya ve fantastik unsurlarıyla ütopik bir hayal boyutunun içine çekiyor bizleri. Zamanın akışı tehlikeli bir şekilde bozulabilir mi? Peki, bozulan zamanın akışını yeniden düzenlemek mümkün mü?
“Zamanı yok etme ve var etme gücü, Saatçilerin akıl almaz tehlikeleri ve geri dönüşü olmayan felaketleri göze almalarını gerektirirdi. Saatçiler zamanı ileri veya geriye alamazlar ama herhangi bir zaman birimini ekler veya eksiltebilirlerdi. Ancak sonrasında nelerin yaşanabileceğini kestiremezlerdi. Bundan dolayı, ekleme ve eksiltme kararlarını nadiren alırlardı. Çünkü köyün nesilden nesile anlatageldiği, tarihçilerin kayıtlara “bir saat otuz iki dakika olayı” ismiyle geçirdiği kötü bir hatırası vardı. Yüzyıllar önce, uzak kıtaların birinde patlayan büyük bir yanardağın lavlarından, koca bir şehri, milyonlarca insanı, hayvanı ve bitkiyi kurtarmaları gerekmişti.”
Enver Kubilay Yüksel’in hikâye başlar başlamaz yarattığı atmosfer zamana dair anlatılan büyülü gerçekliğin içine tam anlamıyla girmemizi sağlıyor. Tamamı Saatçiler’den oluşan bir köydeyiz. Saatçiler Köyü’nde yaşayan herkes saatler ve zaman konularıyla ilgili her ayrıntıda ustadırlar. Saatçilik ve zamanı yaratan tüm unsurlar onların varoluşunun temel taşıdır. Varoluşlarının temelini oluşturan özellikleri ile istedikleri herhangi bir dakikayı dünyadan silebilir, o dakikada yaşanan her şeyi yok edebilir, yok ettikleri dakikaların yerine yenilerini ekleyerek zamanın işleyişinde geri dönülmez felaketlere yol açabilirler. Fakat tüm bu özelliklerini hiçbir zaman kötücül amaçlar uğruna kullanma yoluna gitmeyen Saatçiler evrende zamanın işleyişini tıkır tıkır sağlayan kişiler olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Hikâye yarattığı büyülü atmosferle ilerlerken Anno ile tanışırız. Zekasıyla ve hisleriyle diğer çocuklardan –ve aslında yetişkinlerden de- ayrılan Anno nadir bulunan sezgileriyle köyde yaşayan herkesten ayrıdır. İcat edilen her saate ilgi duyan, dakikalarla ve saniyelerle sihirli bir bağ kuran, on iki yaşındaki Anno’nun herkesin gıpta ettiği bir özelliği de vardır.
“Anno garipti çünkü sanki zihninde onu yönlendiren bir saatle yaşıyordu. Tıpkı arıların doğup büyüdükten sonra kendiliğinden çiçeklere uçması, altıgen petekler oluşturarak ballarını orada saklamaları gibi, o da kendiliğinden saatler yaratıyor, hep saatler üzerine düşünüyordu. Fkat hepsinden daha tuhafı, en tecrübeli Saatçilerin bile kafasını karıştıran bir yeteneğe sahip olmasıydı. Yanındaki, yöresindeki hiçbir saate ihtiyaç duymadan, hiçbirine göz atmadan saatin kaç olduğunu saniyesi saniyesine bilirdi.”
Saatçilerin Tehlikeli Yolculuğu’nda, bizler Anno’yu da tanıdıktan sonra, zamanın akışı birden tehlikeli bir şekilde bozulmaya başlıyor. Hikâyeye eklenen yeni karakterler, usta saatçi Kadime Hanım ve zamanın işleyişini tehlikeye sokan Zamansızlar anlatılan bu heyecan verici serüvene başka bir boyut kazandırıyor. Kötülük zamanın etrafını bir çember misali sarıyor. Bu çemberden çıkmak imkansız gibi. Çünkü Hayat Saati işlemeye devam ediyor ve asıl olarak kötücül davranışlarla hareket eden Zamansızlar’dan önce Hayat Saati’ne usta saatçi Kadime Hanım önderliğinde ulaşmak gerekiyor. Saatçiler köyünün sakinleri için Saatçilerin Tehlikeli Yolculuğu böylece başlamış oluyor.
Artık çıkılması elzem olan bir yolculuğun kararı köyün 24 üyesinden oluşan kurul tarafından alınır. 60 yetişkin ve 60 çocuk olacaktır çıkılacak olan tehlikeli yolculuk içerisinde. Zamanı yaratan tüm bu zamansal birimler önemlidir, çünkü zamana ekleme veya zamanı eksiltme kararlarının nadiren alındığı tarihsel gerçeklerde, “bir saat, otuz iki dakika olayı” çıkacakları bu yolculukta onları en tedirgin eden meseledir. Onların dünyasında bir virüstür bu ve bu virüs Zamansızlar’ın zaman akışını tehlikeli bir şekilde bozmasıyla yeniden canlanır. Kum saatindeki bir kum tanesi yerinden oynatılmış, Hayat Saati’ni bulmak ve ona ulaşmak elzem olmuştur.
Zamansızlar içinde bulunduğumuz zamana dair tehlike içeren boyutları görmemiz adına fantastik yaratıklar, Kadime Hanım bir bilge kişi olarak yön gösterici, Anno yeni yollar bulma ve zamanı yeni neslin ihtiyaçlarına göre şekillendirme konusunda yetenekli bir çocuk olarak Saatçilerin Tehlikeli Yolculuğu’nda heyecan dozu hiç düşmeyen büyülü bir zaman yolculuna davet ediyor bizleri. Enver Kubilay Yüksel tüm zamansal boyutları ile zamanı çepeçevre saran matematiği ve geometriyi de içine alan heyecan dozu hiç düşmeyen fantastik bir zaman kapsülü inşa ediyor. Bu kapsülün içerisinde tam olarak ne olup bittiğini merak edenler için Saatçilerin Tehlikeli Yolculuğu sizi kitapçı raflarında bekliyor. Çünkü burada size romana dair anlattığım hikâye hem hikâyeye hem de zamana dair anlatılanların onda biri. Daha fazlası ve en heyecanlı kısımları için romanı okumanız gerekiyor.
Yazan: Aynur Kulak
İlk yorum yapan siz olun