İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özgür Akgül ile İlk Solo Albümü ‘Hediye’ Üzerine Söyleşi

Polis, deli Deli Olma, 7 Yüz gibi hafızalara kazınan film müzikleriyle dikkatleri çeken, Türk-Alman  temelli film müziği bestecilerini ve ses tasarımcılarını aynı çatıda buluşturan Stüdyo Kolektif’in  kurucusu Özgür Akgül, ilk solo albümü ‘Hediye’yi geçtiğimiz günlerde yayınladı.

Özgür Akgül’ün geleneksel stildeki melodileri, elektronik müzikle harmanlayarak özgün bir müzik deneyimi sunduğu ilk albümünde Hasan Gözetlik, Göksun Çavdar, İstanbul Strings, Zafer Tunç Resuloğlu, Korhan Erol, Burhan Hasdemir gibi değerli müzisyenlerin de katkıları yer alıyor. Anadolu’nun köklü müzik geleneğinin modern elektronik tınılarla harmanlandığı ‘Hediye’nin hikayesini Özgür Akgül’den dinledik.

Özgür Bey merhaba, öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Müzik konusunda biraz dolambaçlı bir yolum oldu. Kemana üniversite yıllarında başladım. Bu tabii biraz dezavantajdı. İktisat eğitimim bittiğinde performansla ilgili bir master vs mümkün değildi temelim olmadığı için. Müzikoloji alanından tutundum biraz müziğe. Sonrasında film müzikleri yapmaya başladım, bununla ilgili Almanya’da Filmakademie Baden Württemberg’de bir master yaptım ve Film müzikleri/Sounddesign alanında yoğunlaşmam devam etti. Zaman zaman şarkı prodüksiyonları yaptım. Stüdyo prodüksiyonu sevdiğim bir deneyimdi ama gönlüm canlı icracılıktaydı aslen. 2012’ydi sanırım, Mabel Matiz’le çalmaya başlamam bunu daha iyi anlamama vesile oldu. Sonrasında yine Film/tiyatro müzikleri ve şarkı prodüksiyonları devam etti. Berlin’e taşınma, korona dönemi vs derken gönlümdeki projeyi yapmam ancak bu sene mülkün oldu.

Berlin’de Türk bir müzisyen olmakla ilgili neler söylemek istersiniz?

Sanırım müzik her yerde biraz zorlu bir sektör. Berlin’in de fakir müzisyenler başkenti diye bir ünü var 🙂 Diğer yandan iyi-kötü, deneysel-konvansiyonel her şeye bir yer açan da bir şehir.

Kendi beste ve düzenlemelerinizin yer aldığı ilk solo albümünüz Hediye’nin detaylarına girmeden önce, albüm isim seçiminiz olan ‘Hediye’nin büyükannenizle olan bağını sormak istiyorum?

Büyükannem Hadiye, hayatımda önemli bir rolü olan, ikinci annem diyebileceğim bir kadındı. Bu albüme çalışırken bir şarkıyı yaptığım dönemde rüyamda görmüştüm kendisini. ‘Hediye’ olsun diye düşündüm parçanın ismi, biraz orada anlamıştım O’nun bana bir Hediye olduğunu. Kendisini geçtiğimiz sene kaybettik, benim de albümü tamamladığım bir dönemdi. Albümü Hediye ismiyle ona ithaf etmek doğal bir sonuç oldu.

Hediye’de hem Anadolu’yu yansıtan kıvrak ritimler, gayda gibi kültürümüzü yansıtan enstrümanlar hem de caz, dub ve elektro gibi çağdaş tınıları bir arada keyifle dinleme imkanı yakalıyoruz. Böyle bir albüm yaratma fikri nasıl doğdu? Albümde size destek olan çok sayıda değerli müzisyen yer alıyor. Biraz bu süreçten de bahsedebilir misiniz?

Bu albüm Almanya’ya taşınmamın temel itkilerinden biriydi. Biraz içgüdüsel olarak bunu yeni bir ortamda yapma fikri çok çekici geliyordu. İstanbul’dayken çok kaba bir taslak oluşturmuştum aslında ama sonradan çok değişti albümün genel yapısı. Türkiye’de yaptığım taslakta daha az keman vardı, biraz da kararsız bir duruşu vardı sanırım. O dönemden sadece bir parça olduğu gibi yer alıyor albümde.

Ama İstanbul’da bir takım stüdyo kayıtları yapmıştım tanıdığım, sevdiğim müzisyenlerle. İstanbul müzik potansiyeli anlamında başka bir yerle kıyaslanamayacak bir şehir. İstanbul Strings, Zafer Tunç Resuloğlu, Burhan Hasdemir bu ilk demo aşamasında desteklerini esirgemediler. Uzun zaman önce Memleket Meselesi filmi için bestelediğim ve prodüksiyonunu yaptığım ‘Paşalı’ da yine büyük üstadlar Göksun Çavdar ve Hasan Gözetlik’in icralarıyla dahil oldu albüme.

Sonra Berlin’de müzikle ilgili birkaç olumsuz iş deneyimim oldu ve genel olarak müziğe ve özelde bu albüme yaklaşımım o dönemde değişti. Kemana ağırlık vermeye başladım, keman etrafında nasıl bir sound kurabilirim diye uğraşmaya başladım. Sonrasında pandemi başladı ve tüm odağımı albüme yöneltme fırsatım oldu.

Hediye’nin canlı performanslarında birlikte sahne aldığınız Schnieke ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Aslında Hediye harika müzisyenlerin katkılarının yanında yalnız yapılmış bir albüm. Bahsettiğim gibi yeni bir şehre taşınma, pandemi vs. derken albümün belki yüzde 60-70’i evde, analog synthesiser ağırlıklı bir duyuşla yapıldı. Asıl hedef bunu canlı icra etmek olduğundan küçük bir çekirdek ekip arayışına girdim. Bu konuda çok şanslıydım ve yine Türkiye’den farklı zamanlarda gelmiş iki harika müzisyene denk geldim: Gizem Oruç (maestromuz, e. gitar, synthler ve programming) ve Berkay Küçükbaşlar(davul, e. davul). Şanslıydım, çünkü ikisi de çok severek dahil olup bütün kalplerini koydular. Kısa bir zamanda şaşırtıcı bir ortak duyum oluştu. Çok sık olan bir durum değil bu. Lansman konserimiz çok eğlenceliydi. Umarım yakın zamanda Türkiye’de de konser yaparız. Bu arada bizi bir araya getiren müthiş singer-songwriter Nil İpek’e çok teşekkürler

 Instagram @schnieke___

  albüm linki: https://orcd.co/hediye

Röportaj: Pelin Ateş

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir